Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da AKP Danışma Meclisi Toplantısı’nda açıklamalarda bulunuyor.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Değerli dava ve yol arkadaşlarım. Teşkilatlarımızın kıymetli mensupları. Başımın tacı sevgili hanım kardeşlerim… Gözümüzün nuru kıymetli gençler… Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Biraz sonra hediyelerini vereceğimiz mahalli ve sandık başkanlarımızın nezdinde, kuruluşundan bugüne AK Parti saflarında görev alan tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. AK Parti’nin kuruluşundan itibaren her kademede, her seçimde, iyi ve kötü her günümüzde birlikte olduğumuz kardeşlerimizden ebediyete intikal edenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
İstanbul ayrı bir yere, ayrı bir hikayeye, ayrı bir öneme sahiptir. Her fırsatta tekrar tekrar hatırlattığım gibi, İstanbul sade bir semtini sevmenin bile bir ömre bedel olduğu bir şehirdir. İstanbul, güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar bir şehirdir. İstanbul insanı seversen olayım yarin dedirten bir şehirdir. Biz İstanbul’u işte böyle aşkla seviyoruz. Esasen İstanbul’u sevmek demek, Türkiye’yi sevmek demektir. İstanbul’u sevmek demek, gözü ve gönlü burayla rabıtalı Balkanlarından Kuzey Afrikası’na kadar koskoca bir coğrafyayı sevmek demektir. Bu kadar sevilen bir şehre hizmet etmek de o kadar meşaketli ama o derece şerefli bir iştir.
Sevgili gençler, bizim gecemizi gündüzümüze katarak çalışmamızın gerisinde işte bu aşk vardır. Bize yedi düvele meydan okuma gücü veren de bu aşktır. İşte dün, Gaziantep’te bunu gördük. Hem kapalı salon teşkilat toplantısında hem miting alanında on binlerin olduğu o meydanda bu aşkı gördük. Bu coşkuyu gördük. Hamdolsun fabrikaya gittik, işçilerimizle beraber olduk. Orada da bu heyecanı gördük. Gençler, elbette her dava gibi bizim davamızın da sembolleri vardır. Tekbirimizle, ezanımızla, bayrağımızla, İstiklal Marşımızla, camilerimizle, minarelerimizle bu sembollere sıkı sıkıya sarılmamızın gerisinde davamıza olan inancımız bulunuyor. Bunun için İstanbul’un 1453 yılındaki fethi, bizim için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılması bizim için çok kıymetlidir.
Çamlıca Camii bizim için çok ama çok değerlidir. Zira Anadolu yakasındaki en büyük semboldür. Avrupa Yakası’ndan baktığımız zaman gördüğümüz en büyük semboldür. Aynı şekilde Mimar Sinan Camii böyle bir semboldür. Şimdi Barbaros Hayreddin Paşa Camii evet, dikiliyor. Rabbime hamdolsun. Bunlar bize nasip oluyor. demek ki iş bilenin, kılıç kuşananın. Verdiğimiz mücadele, Ayasofya’yı minarelerinden kurtaracağız diyenlere karşı inancımıza sahip çıkma mücadelesidir. Verdiğimiz mücadele, hatırlayın… Gezi olaylarında ‘Zulüm 1453’te başladı’ diyenlere karşı, bu CHP’nin artıklarına karşı bu toprakların ebedi vatanımız olduğunu göstermenin mücadelesidir. Şayet bazen öfkeli gözüküyorsak, tek sebebi sevdamızdır.
Bu arada Zeytinburnu’na geçmiş olsun diyorum. Osman Bey bu haftasonu inşallah bir Sarıyer yapalım. O hanım kardeşimizin evini bir ziyaret edelim. Bugün aynı fedakarlıkların örnekleriyle sık sık karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir şehrimizde kadın kolları ilçe başkanı olan hanımefendi kardeşimiz, teşkilat toplantısından ayrılıyor. Bir saat içinde geri dönüp işine devam ediyor. Bu tabloya şahit olan milletvekillerimizden biri, yanındakilere niçin gidip geri döndüğünü soruyor. İlçe başkanımız, hanımefendinin henüz dört aylık bir evladı bulunduğunu, arada bir çocuğunu emzirmek için 24 kilometre uzaklıktaki evine gidip hemen geri geldiğini anlatıyor.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***