Bu soruya yanıt ararken önce oportünite kararı ne demek, bunu bir görelim ama konunun da “dövize endeksli TL mevduatı sistemi” (yeni faiz tanımı) olduğunu da hatırlatalım.
Google’da oportünite kararını Fransızca (décision d’opportunité) yazdığınız zaman karşınıza “opportunité” kavramı için Fransızca şöyle bir tanım çıkıyor, isteyen Google’dan teyid edebilir:
“L’opportunité se définit par opposition à la légalité, comme l’ensemble des considérations d’intérêts, d’utilité et de justice amenant une autorité à faire tel acte ou à donner telle solution à une affaire dont elle est soumise.”
Bu tanımda en önemli vurgu “oportünite” kavramının legalite/yasallık kavramının karşıtı olarak tanımlanmış olması; bir otoritenin karşılaştığı bir sorun karşısında çıkarlarının, faydasının ve bir tür adalet anlayışının sonucu olarak bu soruna çözüm üretme çabasına “oportünite” ve yetkili bir kurumun bu amaç doğrultusunda verdiği karara da “oportünite kararı” deniyor.
Tekraren ifade ediyorum, burada anahtar kavram oportünite kavramının legalitenin/yasallığın karşıtı olarak tanımlanmış olması.
Bu “dövize endeksli TL mevduatı” meselesinde “oportünite kararı” vermesinden endişe duyulabilecek yetkili kurum olarak da karşımıza Anayasa Mahkemesi çıkıyor.
Malum, kurun çok yüksek oranlarda artışı karşısında faiz enstrümanını doğrudan kullanmaktan imtina eden siyasi otorite (Merkez Bankası diyemiyorum) “Dövize endeksli TL mevduatı getirisi” olarak tanımlanan bir sistemi(!) gündeme getirdi, özel ve kamu bankaları da uygulamayı başlattı bile.
Ancak, “istimi (buhar) arkadan gelsin” şakasında olduğu gibi, başlayan uygulamaların henüz bir yasal çerçevesi yok, tevatür bu hafta bir yasal düzenlemenin çıkacağı.
Bu uygulama için yasal düzenlemeye neden ihtiyaç var?
Çünkü bu modelde(!!!) mali yük (fiscal load) ya Merkez Bankasına ya da Hazineye gelecek, yükün böyle yansıma mecburiyeti yani modelin işlemesi için kamu kaynağının kullanılma mecburiyeti yasal bir düzenleme gerektiriyor, AKP milletvekili Elitaş da bu hafta bu düzenlemeyi çıkaracağız dedi.
Kim ne derse desin, modelin özü örtülü bir faiz artışına tekabül ediyor.
Türkiye’de milyonlarca banka hesabı var ve bu milyonlarca TL hesabından sadece üç yüz bininin vadesi üç ay ve ötesi.
Başka bir ifade ile, Hazine (Merkez Bankasının kanununda açık yasak var, M.56) milyonlarca vergi mükellefinin sırtından bu üç yüz bin hesaba kaynak aktaracak, bunu da yasal bir çerçeveye oturtmak istiyorlar.
Yasal bir çerçeveye oturtmak belki mümkün ama bu yasal çerçevenin anayasal karşılığı olmayacak çünkü Anayasanın 73. Maddesi ancak kamu giderlerinin vergilerle karşılanacağını belirtiyor.
Kamu gideri demek kamu hizmeti demek.
Bu üç yüz bin hesaba aktarılacak Hazine kaynaklarının ise bir kamu hizmeti olarak değerlendirilmesi olanaksız.
Hazine çıkıp çok çok pahalı bir İtalyan ayakkabısı alanlara, mesela Prada marka, ayakkabının fiyatının yarısını ödeyeceğini söylemesi ne kadar bir kamu giderini (hizmetini) vergilerle karşılamak ise, bu mevduat meselesi de aynen öyle.
Konu çok muhtemelen AKP’nin yapacağı düzenleme sonrası Anayasa Mahkemesi’nin önüne gidecek.
Anayasa Mahkemesi kanımca hukuken tartışılması bile çok zor bu konuyu 73. Madde üzerinden iptal etmez ise tarihi bir yanlış yapmış, kitaplara girecek bir oportünite kararı almış olur.
Oportünite kararları hukuk, legalite/yasallık karşıtı konulardır.
Anayasa Mahkemesi 1994 senesinde benzer bir vahim hata daha yapmış, Tansu Çiller’in Başbakanlığı ve yarattığı kriz ortamında daha önce vergilendirilmiş bilanço karları üzerine ikinci bir vergi salınmasını Anayasaya uygun görerek tarihine bir kara leke sürmüştür ve bu kara leke kitaplarda örnek oluşturacak bir oportünite kararıdır, umarım bu mevduat saçmalığı konusunda tekrarlanmaz.
Birilerinin faiz takıntısı nedeniyle nasıl saçmalıklarla karşılaşıyoruz, değil mi?
Umarım, Anayasa Mahkemesi böyle vahim bir hata yapmaz çünkü konu ve 73. Madde çok sarihler.
Ama burası Erdoğan Türkiye’si, 107 Yargıtay hakimi, üç günlük üyesi (Erdoğan tayini) ve Yargıtay’da bir kararın dahi altında imzası olmayan bir adamı Anayasa Mahkemesi’ne Yargıtay’dan üye olarak seçtiler.
EK: BDDK beş iktisatçı için, ikisi milletvekili, milletvekillerinden biri de Merkez Bankası eski Başkanı, suç duyurusunda bulundu.
Türkiye büyük bir hızla dibin dibine doğru gidiyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***