AKP Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bizim bütün belediye başkanlarımızın telefonlarını dinliyorlar.” açıklamasına yanıt verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na (İBB) yönelik çalışanların terörle iltisaklı olduğu gerekçesiyle başlatılan teftiş hakkında, “Yerel yönetimlerde CHP’nin başarısını Erdoğan bir türlü sindiremedi. Belediye başkanının Milli İstihbarat Teşkilatı mı var? Ama onların yanında terör örgütleriyle kucaklaşan bir sürü adam var. Hazmedemedikleri için saldırıyorlar. İçişleri Bakanlığı müfettişleri görevlendirmiş. Geç kaldın kardeşim. Daha önce gönderseydin bari. Sadece o değil ki… Bizim bütün belediye başkanlarımızın telefonlarını dinliyorlar. Başkanlar için özel masalar kurdular, bütün alınan elemanlara bakıyorlar. Baksınlar. Eğer terör örgütüyle iltisaklı varsa ilgili kamu kuruluşu devlet geleneğinde uyarılır. İktidarda kalmak için söylemeyecekleri yalan, atmayacakları iftira yok. ” ifadelerini kullanmıştı.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısı sonrasında gerçekleştirdiği basın toplantısında soru üzerine Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına yanıt verdi.
‘BU SÖYLEDİKLERİNİN ZEMİNİ YOK’
AKP’li Ömer Çelik’in açıklamaları şöyle oldu:
İlk olarak benim hatırladığım kadarıyla 2018’de benzer cümleler söyledi. Bu sene belediye başkanlarının dinlendiğini söylüyor. 2018’den beri ne ortaya belge koyuyor, ne de savcılığa gidip suç duyurusunda bulunuyor. Bir partinin genel başkanının belli bir sınır içinde konuşması lazım.
Kurumlara doğrudan suç teşkil eden yaklaşım atfetmek laubalilik anlamına geliyor. ‘Beni dinliyorlar, MYK’yı dinliyorlar’ dediğinizde bu tipik bir fitne siyaseti olur. Bu iddiasının arkasına hangi belgeyi koymuş.
Çıkacak açıklayacak neye göre söylüyor, bu izlenime nasıl varmış. Bu söylediklerinin zemini yok. 2018’den bu yana iddiamın arkasına şu belgeyi koyuyorum dediğini duyduk mu? Böyle bir şey yok. Bu iyi sonuçlar doğuracak yaklaşım değildir.
HDP HEYETİNİN CHP GENEL MERKEZİ ZİYARETİ
Karşımızdaki ittifakın senaryosu her gün değişiyor. Bu bileşenlerin ne olacağı, adaylarının kim olacağı bizi ilgilendirmiyor. Sayın Kılıçdaroğlu geçenlerde 7 madde yayınladı. Bir sonraki cumhurbaşkanının kendi ittifaklarından olacağını söylüyor ve talimatlar veriyor.
CHP’nin seçilmiş hükümetler üzerinde denetleme iktidarı arzusu her zaman vardır. Hayali cumhurbaşkanına talimat vermeye dönüştürdüler. Bu Türkiye’deki vesayet tarihi açısından yeni bir aşamaya tekabül ediyor. Kılıçdaroğlu, ‘Bir sonraki aday ben olacağım, seçilirsem şunları yapacağım’ da demiyor.
CHP-HDP ikilisi açısından baktığımızda şöyle bir tablo var. Bir konuda anlaşıyorlar. Tezkereye karşı çıkıyorlar. Hem CHP hem de HDP karşı çıktı. Burada zeminleri olduğu görülüyor. Sonra Kılıçdaroğlu çıktı ‘Kandil’i yıkacağız’ dedi. Biz de dedik ki hem tezkereye karşı çıkacaksın hem de Kandil’i yıkacağım diyeceksin.
Bu iki yapı nasıl ittifak kuracak. Biri Kandil’i yıkmaktan bahsederken diğeri de Kandil’in meşrulaştırılmasına gayret ediyor. Biz de bu şapkadan nasıl bir cin çıkacak diye bakıyoruz. Bu şapkadan cin çıkmaz, sadece cin çarpması çıkar.
‘MİT DEMOKRATİK DENETİMDEN KAÇAN BİR TEŞKİLAT DEĞİL’
MİT bakın kamuoyu çok bilmiyor bunlar. Bu teşkilatın kendi çalışma kuralları var. Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için operasyonlar gerçekleştiriyor. Bu teşkilat dünyanın sayılı teşkilatları arasına girdi. Türkiye için mücadele ederken şehit verdiğinde şehitlerini bile gizlice defnediyorlar. MİT’in Türkiye’nin demokrasisine göz dikenlere karşı aynı silahlı kuvvetler gibi nasıl operasyonlar yaptığını biliyoruz.
Birisi MİT’e bu faaliyetleri yapamaz diye soruşturma açılmasını istiyorsa terör örgütüne destek vermek gibi bir anlayıştan geldiğini görüyoruz. Yüce Meclis’in vekilleri MİT’in faaliyetlerini tartışabilirler. Bu meşru bir alandır. MİT de demokratik denetimden kaçan bir teşkilat değil.
HAYVANLAR İÇİN BARINAK İHTİYACI
Sayın Cumhurbaşkanımız, Asiye kızımızın durumunu yakından takip ediyor. MKYK toplantısından önce son görüntülerini gördüğünü, hocalarla konuştuğunu, görüntüleri gördüğünde üzüldüğünü söyledi.
2002’teki seçimlere giderken o zaman Adana’da hayvan sever dostlarımız gelmişlerdi, şu şu düzenlemeleri yaparsanız devrim olur demişlerdi. 2004’ten beri bunları yaptık, devrim niteliğinde çalışmalar yaptık. Her cana hürmet etmek lazım. O canların sağlığının korunmasını hassasiyetle takip ediyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız da sayın hanımefendi de birer hayvan sever. Hayvan besliyorlar. Bir durum var, Asiye kızımızın başına gelenlere kadar, buraya emin olun şikâyet yağıyor. Bu bir alan. Bunun düzenlenmesi lazım. İnsanlar tehlike ile karşı karşıya kalıyor. Çocukların ve yaşlıların zarar görmemesini temin etmeye çalışmak ve sokaktaki bu hayvanları sahipsiz bırakmamaya çalışmak. Bu olay bu şekilde devam ederse insanlarımızın canını koruma konusunda zaafa düşeceğiz.
Birileri bu talimatları yerine getirirken hayvanlara dönük zalimane bir yaklaşım içine giriyorsa o da suçtur, gereğini yaparız. Bazı çok kötü barınak türü düzenlemeler var. Burada hayvanların yaşaması mümkün değil. Barınak derken onları kastetmiyoruz. Sokak hayvanları sahipsiz değildir.
Tamam işte sahipsiz değil. Yarın bir gün hedef olacaklar. Bu konuyu bir bilek güreşi konusu olmaktan çıkarmak lazım. Her türlü görüşe açığız biz. Cumhurbaşkanı bunu söyledikten sonra zalimane görüntüler ortaya çıktı diye yaklaşım doğru değil. Kastedilen şey gerçekten kaliteli, sağlık hizmetlerinin verilebildiği…
STOKÇULUKLA MÜCADELE
Türkiye serbest piyasa ekonomisidir. Bazı yaklaşımlarda sanki tüm esnafımız stokçuluğun içinde gibi tavır ortaya koyuluyor. Bu doğru değil. Serbest piyasa kuralları içinde yapılması gereken şeyler var. Birtakım dinamikler devreye girmişse, piyasa dengesini bozucu faaliyetler devreye girmişse bunlar güçlü şekilde takip ediliyor.
Stokçuluk meselesinde deposunda mal olan herkese stokçu denmiyor. Ama o sektörün makul ve akli akışına aykırı şekilde, piyasa dengesini bozucu şekilde davrananlar varsa onlara karşı tabii ki bunlar devreye giriyor. Bu fiyat denetimleri, stokçulukla ilgili faaliyetler denetleniyor, para cezası veriliyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***