İnsani yardım örgütleri Yunanistan’ın Girit Adası açıklarında 400’e yakın göçmeni taşırken tehlike mesajı veren geminin kurtarma operasyonunun “geri itme” operasyonuna dönüştüğü bildirdi.
Yunanistan ve Norveç’ten sivil toplum kuruluşları Yunanistan’ın “son on yılın en büyük kurtarma operasyonu” olarak tanımladığı olayda gemideki 382 göçmenin günler sonra İstanköy (Kos) Adası’na çıkmasının denizde “gereksiz yere uzatılmış bir çile” olarak tanımladı.
İnsani yardım kuruluşu Intersos Hellas Başkanı Dr Apostolos Veizis İngiliz The Guardian gazetesine verdiği demeçte “Bu gemideki erkekler, kadınlar ve çocuklar korunma arayışında ve gemi tehlike mesajı gönderdikten sonra en yakındaki güvenli limana götürülmeleri gerekiyordu” dedi.
En yakın güvenli limanın yalnızca birkaç mil ötede olduğunu belirten Veizis geminin dört gün boyunca tutulduğunu ve bu gereksiz uzatma süresince temel hizmetlere erişimden yoksun kalındığına dikkat çekti.
“En büyük geri itme operasyonu”
Bölgedeki insan hareketlerinin takip eden Ege Tekne Raporu adlı Norveçli sivil toplum kuruluşunun başındaki Tommy Olsen olayın yaşandığı 29 Ekim günü saat 8,30 sularında yardım arayışındaki yolcuların ilk fotoğraf ve videolarının ellerine ulaştığını belirtti.
Fotoğraf ve görüntülerde Yunan sahil koruma devriyesinin eşliğinde geminin tıka basa insanla dolu olduğu ve Girit Adası kıyılarını açıkça görüldüğünü belirten Olsen, Yunan yetkililerin geminin konumunu kabul etmeyi reddetmesinden dolayı şaşkınlığa düştüğünü ifade etti.
Yunan yetkililerin geminin bulunamadığında ısrar etmeleri ve daha sonra Girit’ten uzaklaştırmaya çalışmalarının garip olduğunu belirten Olsen aynı gazeteye yaptığı açıklamada “Bu anında bana aslında başka bir geri itme ile, hatta yıllardır görülen en büyük geri itme operasyonu ile karşı karşıya olduğumuzu düşündürdü” diye konuştu.
O saatten itibaren üç gün boyunca geminin açık denizde Türkiyen yönüne doğru sürüklendiğine dikkat çeken Olsen “Her saat geminin jeo-konum bilgisi ulaşıyordu ve geminin geri ve ileri gittiğini görebiliyordum.
Pazar gününün erken saatlerinde yolcuların 500 kilometre uzağa seyahat ettikten sonra inmelerine izin verildi. Bu süre boyunca insanlar su bile verilmediğine hatta bazılarının çok hasta olduğuna dair mesajlar gönderdi” sözleriyle durumu açıkladı.
Yunan yetkililer ilk başta Murat 729 adlı Türk bandıralı geminin Girit açıklarındaki uluslararası sularda bulunduğunu kabul etmiş ve Türkiye’den gemiyi geri alması başvurusunda bulunmuştu.
Türk tarafı ne dedi?
Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı’ndan yapılan açıklamada “29 Ekim’de sabah erken saatlerde, Girit Adası doğusunda, Yunanistan Arama Kurtarma Bölgesi içerisinde, makine arızası nedeniyle sürüklenen ve içerisinde yaklaşık 400 sığınmacı olan bir ticari geminin yardım talep ettiği, gemiye Yunanistan Sahil Güvenlik unsurları tarafından müdahale edildiğinin öğrenildiği” belirtildi.
Açıklamada, Yunanistan makamlarının, “Türk bayraklı olduğu iddiasıyla geminin Türkiye tarafından alınması”nı istediği aktarıldı ve Yunanistan tarafına verilen yanıtta “Geminin iddia edildiğinin aksine Türk bayraklı değil, Kamerun bayraklı olduğu, uluslararası hukuk kuralları kapsamında, denizde yardıma ihtiyacı olan herkese bayrak tabiiyeti gözetmeksizin en kısa sürede gerekli insani yardımın yapılarak emniyetinin alınmasının gerektiğinin iletildiği” kaydedildi.
Yunan sahil güvenlik yetkilileri gemideki yolculardan birinin ifadesinde geminin “Türk bandıralı olduğu” ve “Türkiye’den yola çıktığını belirttiğini aktarmıştı.
“AB hukukunun ihlali”
Açıklamada ayrıca “48 saatten daha fazla denizde bırakılan sığınmacıların, 31 Ekim’de İstanköy Adası’na intikal ettirildiklerinin açık kaynaklardan öğrenildiği” de ifade edildi.
Mültecilere hukuki yardım sunan sivil toplum kuruluşu Ege Mülteci Destek’ten Minos Mouzourakis olayın Avrupa Birliği yasalarının ihlali olduğunu bildirdi.
The Guardian’a değerlendirmede bulunan Mouzourakis “Bu davada kaygı sebebi olan durum Yunan hükümetinin Yunanistan’da bir sığınma süreci bile başlamadan insanları geri göndermeye çalışması. Bu Avrupa Birliği hukukunun temel hakların ihlali” diye konuştu.
Gemide bulunan Pakistanlı, Afgan, Bangladeşlii Suriyeli, İranlı ve Lübnanlı göçmenlerin bulunduğu bildirilen gemikilerin İstanköy Adası’nda kurulan dikenli tellerle çevrili merkezde 14 gün süreyle karantina altında tutulduğu ve ardından mülteci başvurusu için işlemlere başlanacağı belirtildi.
29 Ekim tarihinde Girit Adası açıklarında tespit edilen gemi ile ilgili Yunan yetkililerden aktarılan bilgileri esas alarak haber ajanslarınca geçilen haberlerde “bugüne kadar yapılan en büyük kurtarma operasyonu sonucunda geminin güvenli bir şekilde limana demirlediği” bildirilmişti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***