Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Bilal Erdoğan’ın kurucusu olduğu ve son dönemde kurum içinden sızan belgelerle gündemde olan TÜGVA’ya desteğini açıkladı. Çankaya Köşkü’nde Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Diplomasi Akademisi programı kapsamında Avrupa ülkelerinden gelen akademisyenlerle bir araya gelen Kalın, TÜGVA’ya yöneltilen iddialarla ilgili olarak şöyle konuştu:
“Arkadaşlarımız son derece şeffaf, kanunlara, kurallara bağlı bir şekilde çalışmalarını yürütüyorlar, gençliğimize çok güzel hizmetler sunuyorlar. Bunlardan rahatsız olanlar gitsinler kendi meseleleriyle uğraşsınlar. Arkadaşlarımızın yaptığı güzel çalışmaların farkındayız, devamını diliyoruz.”
Serbest Görüş:
‘TARİHİ DEĞİŞTİRECEK ADIMLAR ATILIYOR’
Türkiye’de çok önemli şeyler yapıldığını, tarihin seyrini değiştiren adımlar atıldığını iddia eden Kalın, “Olmaz, olamaz, yapmazlar, yaptırmazlar, imkansız” denilen şeylerin yapılır hale geldiğini ifade etti.
Kalın, konuşmasına şöyle devam etti: “Bize ‘Yapamazsınız.’, ‘Kendi uçağınızı yapamazsınız.’, ‘Kendi savunma sanayi ürünlerinizi yapamazsınız.’, ‘Kendi şehirlerinizi kuramazsınız.’, ‘Kendi ekonominizi yönetemezsiniz.’ diye söylendi. ‘Yapamazsınız’ın altında 2 şey var. Bir tanesi, ‘Bunu yapacak aklınız, zekanız, imkanınız yok ki sizin.’ Daha derinde, daha ırkçı bir şekilde, ‘Sizin böyle bir kabiliyetiniz, kapasiteniz yok. Son 200 yıldır iyi olan her şey Batı’dan gelendir.’ algısı işleniyor. İkincisi ise ‘Yaptırmayız, izin vermeyiz.’ Nasıl izin vermeyiz? ‘Yaptırım uygularız, engelleriz, adı konulmamış ambargolar uygularız.’ Hamdolsun Türkiye artık bu kabuğunu kırdı. Son 15-20 yılda ‘Yapamazsınız, yaptırmayız.’ dedikleri her şey teker teker bir kenara konuldu. Biz kendi arabamızı da yapıyoruz. Önümüzdeki yıl inşallah bu zamanlarda biz kendi elektrikli arabamızı kullanacağız. TOGG çıkacak, 13 ay kaldı, önümüzdeki yılın sonuna doğru inşallah kendi arabamızı üretmiş olacağız. SİHA, TİHA teknolojilerini üretir hale geldik. Farklı alanlarda çok daha güzel şeyler üretmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin bu özgüveni var. Kendi köklerinin farkında, ayaklarının bastığı toprağı bilen ama dünyaya açık ufuk perspektifinden bakan bir ülke var. Yerli ve milli olmak kendimizi dünyaya kapatmak demek değil. Dünya vatandaşı olmak da kendi kimliğimizi, tarihimizi unutmak demek değil.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***