Ankara’da gergin ve ince hesaba dayanan görüşmeler yaşanıyor. Hem Ruslar, hem de Amerikalılarla görüşen güvenilir kaynaklardan aldığım bilgi, Moskova’nın Ankara’ya Kobane’de “Gel gel” yaptığı iddiası doğru.
İnsan hayatını, sürgün, açlık ve ölümü göz ardı edip bir makine gibi hareket eden Rusların planı basit: Türkiye’yi Kobane’ye sokarak hem Amerika, hem NATO ile arasını daha da açmak, F-16 alım işini tamamen öldürmek ve Esad Rejimi için hayati olan M4 karayolununun kontrolunu almak.
Kaynaklarımın aktardığına göre, Rusların Ankara’ya bir diğer mesajı da şu: Tel Rifat, Menbiç ve Tel Temir’i unut, buralara girmen mümkün değil.
Kobane Ruslar ve rejim için şu anda stratejik öneme sahip değil ama İŞİD’e karşı ilk zaferin kazandığı, Amerikan-Kürt işbirliğinin başladığı kent olarak dünya kamuoyu ve Amerikalılar için simgesel önemi büyük.
Erdoğan’a nisbeten yakın Kongre üyelerinden Senatör Lindsey Graham, Türkiye’nin Kobane’ye yönelik bir saldırısının gündeme geldiği 15 Ekim 2019 tarihinde şu tweetleri atmıştı:
“Türkiye askeri harekatını sürdürür ve Kobani çevresindeki Kürt bölgelerini almaya devam ederse, bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözünün ihlali ve büyük bir tırmanış olarak kabul edeceğim.
Kongre ve yönetimin, Erdoğan’ı Kobani’de ve çevresinde işlenen her türlü vahşetten şahsen sorumlu tutacağından eminim. Türkiye’ye tavsiyem, Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye arasındaki ilişkiyi tamamen yok etmeden önce durun.”
Senatör Graham, bu tweetlerden üç gün sonra da Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği operasyonlardan dolayı Ankara’ya karşı yaptırımlar içeren bir yasa tasarısını Kongre’ye sunacağını açıklamıştı.
Hazırlanan pakette askeri mali transferler, Halkbank, S-400 alımı, Erdoğan ve ailesinin mal varlığının araştırılması ve vize yaptırımlar yer alıyordu.. Tasarıya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin net mal varlığı tespit edilecek, 60 gün içinde rapor açıklanacaktı. Trump ve Senato’nun o dönem çoğunluk liderleri Demokratların da desteklediği bu tasarının geçmesini engellemişti.
Putin, şimdi Ankara’ya Kobane yolunu açarak Ankara-Washington gerilimini tırmandırmayı, dünya kamuoyunu ayağa kaldırıp Türkiye’yi iyice yalnızlaştırıp kendisine muhtaç hale getirmeyi ve Türkiye’yi Amerikan silah sisteminden çıkarmayı hesaplıyor.
Yerel seçimlerde ağır bir darbe alan Biden yönetimi, Türkiye’nin Kobane saldırısına sessiz kalmayı tercih etse bile, hem Demokratlar, hem Cumhuriyetçilerin büyük öfkeye kapılıp Ankara aleyhine yaptırımları arka arkaya geçirmesi gündeme gelecek.
Washington’da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin giderek sorgulanır hale geldiği bir dönemde Kobane’nin devreye girmesi NATO içinde de büyük sıkıntı yaratacak kaçınılmaz olarak.
Ancak Ankara’da sağduyusu hala ağır basan kesimler bu planın risklerinin farkında. Herşeyden önce M4 otoyolunun altının ve üstünün tamamen temizlenme kısmı Türk Silahlı Kuvvetlerini bölgedeki Cihatçılarla karşı karşıya getirecek. Söylemesi, yapmasından daha kolay bir operasyon. Bu unsurların Türkiye içinde de varlığı göz önüne alındığında, ülke içinde de bir şiddet ve terör dalgası başlama riski var.
Ayrıca, Silahlı Kuvvetler yönetimi ve analistler, İdlib’te bu yolun denetiminin Rusya-Esad Rejimine verilmesinden sonra zaman içinde Türkiye’nin İdlib’te varlığını sürdürmesinin imkansız hale geleceğini ve ülkenin yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalacağını, sıranın daha sonra Türkiye kontrolundaki bölgelere geleceğini düşünüyor.
Ayrıca sadece F-16 alımından değil, tüm Amerikan silah sisteminden mahrum kalınacağını ve milyarlarca dolarlık yeni bir yapılanma bütçesiyle karşı karşıya kalacağını görüyor.
Ancak şu anda Türkiye kamuoyunu stratejik düşüncesi kısıtlı, MHP güdümündeki emekli generaller biçimlendiriyor büyük ölçüde. Erdoğan-Biden ile görüşüp F-16 almaya çalışırken emekli generaller ekranlarda “Suriye-Amerika çatışmasının kaçınılmaz” olduğundan bahsedip Ankara’nın savaşa hazırlanması gerektiğini iddia edbiliyordu.
Bu denklemde Erdoğan büyükelçiler krizinde olduğu gibi aklıselimi mi seçecek yoksa ülkeyi ateşe atacak bir harekata onay mı verecek sorusu kritik öneme haiz. Ancak Türkiye başkenti Putin ve Rusya’nın oyunun farkında diyelim şu an için.
Çünkü gerek Washington gerek Moskova, Türkiye’nin Suriye’nin geleceğinin biçimlenmesinde çok önemli bir rol oynayacağının farkında. Washington’da Erdoğan’dan haz etmeyen isimler bile bu gerçeği kabul ediyor.
Washington’da konuşulan bir başka senaryoda Erdoğan’ın sağlık durumu. Biden ile görüşmesinde yorgun göründüğü ama sağlığıyla ilgili dikkat çekici bir rahatsızlık gözlemlenmediği belirtiliyor. Ancak yine de Erdoğan sonrası senaryolar konuşuluyor ve bu senaryolarda ülke yönetimini sandığın belirleme ihtimali kimi kesimlerde düşük görünüyor. Amerika başkentinde, Erdoğan sonrası Hulusi Akar-Süleyman Soylu arasında bir güç mücadelesi yaşanacağı, MİT Başkanı Hakan Fidan’ın burada kilit isim olabileceği konuşuluyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***