Suriye Demokratik Güçleri Başkomutanı Mazlum Kobane, Al-Monitor’den Amberin Zaman’ın sorularını cevaplandırdı. Görevden alındığı yolundaki spekülasyonları yalanlayan Kobane, hem Amerika’nın hem de Rusya’nın Suriye’de yeni bir Türkiye işgaline karşı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o zamanki Başkan Donald Trump’tan Suriye Kürt bölgesinin büyük bir bölümünü işgal etmek için izin aldığı Ekim 2019’dan farklı olarak, Türkiye şu anda uluslararası toplumun direnişiyle karşı karşıya.
Ancak, kamuoyu desteği düştükçe, Erdoğan giderek daha pervasızlaşıyor ve herşeyi yapacak hale geliyor. Yapsa da yapmasa da binlerce Suriyeli Kürt, on yıllardır yaşanan en kötü kuraklık ve COVID-19 pandemisinin etkisiyle mücadele ederken, daha fazla kan dökülmesine ve sefalete neden olacak bir Türk saldırısının korkusuyla yaşıyor.
Birçoğu daha iyi bir yaşam arayışıyla bölgeden yasadışı yollardan kaçmaya devam ediyor. Korkunç ekonomik koşullar ve istikrarsızlık, bir dayanak noktası elde etmek isteyen İslam Devleti’ne fırsat sunuyor.
Suriye Demokratik Güçleri Başkomutanı Mazlum Kobane, ABD’nin koruması altında bu çalkantılı zamanlarda ülkenin en istikrarlı ve en özgür kesimine yön vermeye çalışıyor.
Biden yönetimi, mevcut görev süresi boyunca güçlerini Suriye’de tutma sözü verdi. Ancak Afganistan’daki son fiyasko şüphe uyandırdı ve Suriyeli Kürtlerin Şam’la bir anlaşmaya varmaları gerektiği ve bu anlaşmaya yalnızca Rusya’nın yardım edebileceği konusunda artan bir anlayış ağır basmaya başladı.
Ancak 2018’de Türkiye’nin Kürtlerin çoğunlukta olduğu Afrin bölgesini işgal etmesine izin veren Rusya’nın iyi niyetle hareket edeceğine güvenilebilir mi?
Al-Monitor, Mazlum Abdi olarak da bilinen Kobane ile Suriye’nin kuzeydoğusundaki bir askeri üste kendisinin ve halkının karşı karşıya olduğu zorlukları konuştu. 53 yaşındaki komutan, yerel terörle mücadele güçlerinin giydiği lacivert muharebe kıyafetleri içinde zinde ve rahat görünüyordu. Sözlerini özenle seçti. Kobane açıkça Türkiye’yi, Rusya’yı veya Suriye hükümetini kışkırtmak istemiyor.
– Erdoğan, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Demokratik Suriye Güçlerine karşı yeni bir askeri operasyon başlatma tehdidinde bulunuyor ve her gün medyada yeni bir Türk işgalinin nerede ve ne zaman gerçekleşebileceğine dair spekülasyonlar yapılıyor. Erdoğan’ın tehditlerinin peşinden gideceğine inanıyor musunuz? Kesinlikle geçmişte hep böyle yaptı.
Mazlum Kobane: Erdoğan burada bir askeri müdahaleye girişmeden önce her zaman uluslararası aktörlerin desteğini aradı. Tehditlerde bulundu ve tehdit etmeye devam ediyor. Müdahale edeceği konusunda ısrar ediyor ve ısrar etmeye devam edecek. Bunu yaparken bir operasyon için zemin hazırlamaya çalışıyor. Ancak Suriye’nin kuzeydoğusundaki mevcut durum artık farklı. Dengeler değişti. Geçmiş örneklerde, Türkiye ile uluslararası güçler arasında bağlayıcı bir anlaşma yoktu. Ne Serekaniye’ye (Ras al-Ain) yönelik Ekim 2019 saldırısından ne de Afrin’e Ocak 2018 saldırıdan önce. Ancak şu anda yürürlükte olan iki anlaşma var: Erdoğan ile Vladimir Putin arasında Soçi’de imzalanan anlaşma veTürkiye’nin Suriye’ye karşı Ekim 2019 Barış Pınarı Harekatı’nın ardından Ankara’da ABD ile Türkiye arasında imzalanan anlaşma. Bana göre Türkiye Rusya’dan da ABD’den de onay almadıkça Erdoğan böyle bir adım atamaz. Ve bildiğim kadarıyla böyle bir onay yok.
-Rusya ve ABD size bu tür garantiler verdi mi?
Mazlum Kobane: Evet. ABD bize bu güvenceleri verdi. Bize resmi olarak ilettiler. ABD, Türkiye’nin bize karşı herhangi bir saldırısını kabul etmeyeceğini ve buna karşı olduğunu söyledi. Konuştuğumuz ABD’li yetkililer, Türkiye’ye Rus S-400 füzeleri satın alması nedeniyle]karşı mevcut kongre yaptırımlarını da hatırlattı. Erdoğan ve Başkan Joe Biden arasında Roma’daki G20 zirvesindeki son görüşmesinde, Erdoğan’a ABD’nin bize karşı herhangi bir saldırıyı kabul etmeyeceğinin söylendiğini bildirdiler.
Ruslar da bize Türkiye ile herhangi bir anlaşma yapmadıklarını söylediler. Yine de Türk destekli Suriye Ulusal Ordusu güçlerinin kendi başına Türk ordusundan ayrı bir biçimde bize saldırabileceğini söylediler. Aslında bize bir tarih verdiler. Bugün bize saldırmaları gerekiyordu (5 Kasım) ama hiçbir şey olmadı.
– Nereye saldırmaları bekleniyordu?
Mazlum Kobane: Tell Rıfat, Serekaniye [Ras al-Ain] ve Girespi [Tell Abyad] bölgelerinde. Dediğim gibi, mevcut koşullarda bir Türk saldırısı olası görünmüyor. Ayrıca Ruslar bize Türklere bize karşı bir saldırıyı kabul etmeyeceklerini söylediklerini belirttiler.. Ancak Türk destekli güçlerin ne yapabileceğini belirleyemiyorlar. Onlardan gelen bir saldırıyı da kabul etmeyeceklerini söylediler. Ancak pratikte, sahada ne olacağını göreceğiz.
– Türkiye’ye karşı Amerikalılar kadar sağlam durmadıklarını mı söylüyorsunuz?
Mazlum Kobane: Hayır, hiç de değil. Bu çok kritik bir noktadır ve uygun bir açıklama gerektirir. Ruslar, Türkiye’nin saldırmasına izin vermelerinin söz konusu olmadığını, ancak Türk destekli isyancı grupların Türkiye’nin izni olmadan bize saldırabileceğini söyledi. Ancak, Türkiye’nin doğrudan müdahil olmadığı sürece, Türk destekli isyancıların asla herhangi bir saldırı başlatmayacağına inanıyoruz.
– Kuzeydoğudaki dengelerin değiştiğini söylediniz. Bu, Erdoğan ve AKP’nin hızla zemin kaybettiği Türkiye için de geçerli. Erdoğan’ın, dikkatleri ekonomik sıkıntılardan uzaklaştırmak ve belki de 2023’te yapılacak seçimleri ertelemek için bir bahane olarak belirttiğiniz faktörlere rağmen size karşı bir operasyon yapabileceğine inanmıyor musunuz?
Mazlum Kobane: Benim görüşüm, bu tür eylemlere kesinlikle başvurmaması gerektiğidir. Ama sonuçta Erdoğan’dan bahsediyoruz. Yurt içinde kendi konumunu güçlendirmek için bize müdahale edebilir. Bu nedenle tehditlerini ciddiye alıyoruz ve bu senaryoyu göz önünde bulundurarak gerekli tüm önlemleri alıyoruz. Bize karşı bir Türk operasyonu yapılacakmış gibi davranıyoruz.
– Bu arada Türkiye’de çok önemli bir şey oldu. Ana muhalefet partisi CHP, Kürtlerle diyalog başlattı ve 2019 yerel seçimlerinde tanık olunduğu gibi, Kürtlerle fiili bir ittifak kurdu. Geçen ay CHP, Irak Kürdistanı’na bir ilk olarak düzeyli bir heyet gönderdi. Ve daha yakın zamanda, hükümetin parlamentodaki Türk kuvvetlerinin iki yıl daha Suriye ve Irak’ta konuşlandırılmasına izin veren önergesine karşı oy kullandı. Bu başka bir ilk.
Mazlum Kobane: Bu yasaya ilk defa karşı çıktıkları doğrudur. Erdoğan etrafındaki fikir birliği kayboluyor. AKP ile aşırı sağcı MHP arasındaki ittifak da zayıflıyor. Bu unsurlar, uluslararası güçlerin bir Türk operasyonuna karşı sergilediği direnişle birleşince CHP’yi cesaretlendirecektir. Aynı zamanda, CHP önümüzdeki seçimlere yatırım yapıyor.
– Kürtlere kur yapmaya çalıştığını mı söylüyorsunuz?
Mazlum Kobane: Evet ama her halükarda bu olumlu bir sinyal ve önemli bir adım. Ve CHP bu şekilde hareket ediyorsa, bu Türkiye’nin iç dengelerinin değiştiğini gösterir. Ve bu bize umut veriyor.
– Bir CHP heyetini Rojava’ya davet etmek ister misiniz?
Mazlum Kobane: Neden olmasın? Olumlu bir şey olurdu.
– Rojava’daki ekonomik koşullar her geçen gün daha da zorlaşıyor. Bir yanda Türkiye’nin uyguladığı ambargolar ve ABD’nin Esad rejimine uyguladığı yaptırımlar var. Öte yandan, onyılların en şiddetli kuraklıklarından biri ve COVID-19 salgını… Bunlara ek olarak Türkiye’nin saldırı tehditleriyle birlikte suyu kısıtlamaya devam etmesi var. Bu faktörler İslam Devleti’ne yeni bir hayat verebilir mi?
Mazlum Kobane: DEAŞ Suriye’nin her yerinde aktif. Bu olumsuz ekonomik koşullar da DEAŞ’a karşı mücadelemizi etkiliyor. Zemini yeniden kazanma yeteneği, giderek Suriye’deki ekonomik koşullarla bağlantılı. Çok fazla işsiz insan var. Yaygın bir yoksulluk var. Tüm bu faktörler, yönetimimizin otoritesini azaltmaktadır. DEAŞ bundan faydalanıyor. Bu nedenle, uluslararası koalisyon güçleri ve terörle mücadele eden tüm güçler, buradaki ekonomik durumu çözmek için acil adımlar atmalıdır. Ekonomiyi desteklemek, terörle mücadelenin temel direklerinden biri haline geldi. Biz Suriye Demokratik Güçleri olarak bunu açıkça söylüyoruz. DEAŞ’la etkin bir şekilde mücadele edeceksek ekonomiye öncelik vermemiz gerekiyor.
– Petrol bu bölge için kritik bir gelir kaynağı. Ancak Biden yönetimi, ABD petrol şirketi Delta Crescent’in petrolünüzü geliştirmesi ve pazarlaması için Trump dönemi feragatini uzatmadı.
Mazlum Kobane: Taleplerimiz petrolle sınırlı değil. Talebimiz, Kuzey ve Doğu Suriye’nin tamamının ABD’nin Sezar yaptırımlarından muaf tutulmasıdır. Bu konuda resmi bir karar alınması gerekiyor. Burada ticaret yapmak, burada ekonomiye katkıda bulunmak isteyen herkesin yapmasına izin verilmelidir.
– Peki Biden yönetimi nasıl yanıt verdi?
Mazlum Kobane: Şu ana kadar olumluydular.
– O zaman neden hiçbir şey olmuyor?
Mazlum Kobane: Sözlerini yerine getirmelerini bekliyoruz…
– Biden yönetiminin Rusya’nın arabuluculuğu aracılığıyla rejimle anlaşmanızı istediği sır değil. Bu konuda ortalıkta dolaşan birçok söylenti var. Örneğin medyada, iktidardaki Demokratik Birlik Partisi eşbaşkanlık konseyi üyesi Aldar Xelil’in geçtiğimiz günlerde Şam’a giderek rejime sıcak mesajlar verdiğine dair iddialar vardı. Ne oluyor?
Mazlum Kobane: Şimdiye kadar kimse herhangi bir müzakere için Şam’a gitmedi. Ve şimdiye kadar Şam ile ciddi bir müzakere olmadı. Bazı temaslar oldu ama bu toplantıların hiçbiri müzakereye dönüşmedi.
– Neden?
Mazlum Kobane: Şam buna hazır değil. 2011 öncesi döneme dönülmeyeceğini ne kadar iddia etseler de zihniyetleri değişmedi. Onlara baskı yapılması gerekiyor. Ayrıca, özellikle Şam için bir güven sorunu var.
– Size ABD ile ilişkilerinizi kesmenizi mi söylüyorlar?
Mazlum Kobane: Tam olarak değil. Bize diyorlar ki, “Devlet içinde devlet istemiyoruz. Ordu içinde ordu istemiyoruz.” Bizim böyle bir talebimiz yok. Projemiz özerklik ve şu anda onu uyguluyoruz. Ancak yukarıda belirtilen kaygılarla ilgili olarak bizden teminat istiyorlar. Amerikalılarla bağlarımızı koparmak onların ön koşulu değil. Önkoşulları Suriye’nin bölünmez birliğidir. Bayrağını, sınırlarını, başkanını korumak. Onların egemenliği. Tüm bu noktalarda garanti vermeye hazırız. Ancak özerkliğimiz için bizimle müzakere etmeye hazır olmalılar.
– Bu talep Arapların çoğunlukta olduğu bölgeleri de kapsıyor mu?
Mazlum Kobane: Arapların da talepleri var. Kendi alanlarında da sorun var. O bölgeleri rejimden almadık. O bölgeler rejime karşı ayaklandı, ardından El Kaide ve DEAŞ kontrolü ele aldı. O bölgeleri DEAŞ’tan aldık. Şam’ın bu bölgelerle de müzakerelere girmesi gerekiyor.
– Ruslar arabuluculuk çabalarında samimi mi? Yoksa bazı iddialara göre rejimden petrol pastasındaki aslan payını alabilmek için sizin teslim olmanızı mı istiyorlar?
Mazlum Kobane: Rusya ile iyi ilişkilerimiz var. Son iki yıldır, Soçi anlaşması çerçevesinde sahada işbirliği yaptık. Bu sorun Rusya olmadan çözülemez. Rusya’nın daha proaktif olabileceğine ve rejime daha fazla baskı uygulayabileceğine inanıyorum.
– Neden yapmıyorlar?
Mazlum Kobane: Biz de aynı soruyu onlara da soruyoruz.
– İran bu tablonun neresinde? İran her şeye rağmen Suriye’de önemli bir oyuncu ve Türkiye gibi Kürtlere yönelik her türlü siyasi tavize direniyor. Onların da çözümün bir parçası olmaları gerekmiyor mu?
Mazlum Kobane: Rusya, Şam hükümetinin resmi daveti üzerine burada. Bana göre Rusya’nın rolü belirleyici roldür. Ve Rusya’nın bizim görme şeklimize döneceğine inanıyorum. Başka çareleri yok.
– Ama Rusya’nın da Türkiye ile ilişkisi var. Türkiye’yi özellikle İdlib’de dengede tutması gerekiyor. Ve çok iyi bildiğiniz gibi, Rusya’nın sizinle ilgili tavizleri karşılığında Türkiye’nin İdlib’de Rusya’ya taviz verdiği konuşuluyor.
Mazlum Kobane: Bunun artık mümkün olduğuna inanmıyorum. Bugünün farkı bu. Rusya, Suriye topraklarının daha fazla Türkiye tarafından işgal edilmesini istemiyor. Aslında Rusların bize Türkiye’ye söylediklerini söylediği buydu.
– Yakın zamanda geleceğinizi etkileyebilecek başka gelişmeler de var. Başta Mısır ve Arap Emirlikleri olmak üzere çeşitli Arap hükümetleri, Suriye’yi Arap Birliği’ne geri getirmeye ve Esad rejiminin meşruiyetini yeniden tesis etmeye çalışıyor. Görünen o ki Esad gitmiyor. Bu durumyu kabul eder misiniz?
Mazlum Kobane: Evet katılıyorum.
– Bu sizi ilgilendirmiyor mu?
Mazlum Kobane: Esad’ın gitmesi veya kalması bizim için önemli değil. Başkaları için öyle olabilir. Bizim için önemli olan bölgemiz ve Suriye’nin tamamı için bir çözüm bulunmasıdır. Bu çözüm Esad’la varılacaksa, öyle olsun. Buna karşı değiliz ve son 10 yıldır bizim konumumuz da bu oldu. Çözüme hazır olan herkesle masaya oturmaya hazırız. Bu bağlamda, Suriye sorununun çözümü için ABD’nin Suriye’ye yönelik mevcut yaptırımlarından yararlanılmalıdır. Esad’ın düşmeyeceğini herkes biliyor.
– ABD’nin Suriye için mi yoksa bu bölge için mi bir stratejisi var? Bir tanesi üzerinde çalıştığını biliyoruz, ancak şu ana kadar hiçbir şey açıklanmadı.
Mazlum Kobane: Birleştirici bir planı yok. Her halükarda, şimdiye kadar bizimle paylaşmadılar. Geçici politikaları var. Şimdilik DEAŞ ile mücadele ediyor. Ancak temel talebimiz, ABD’nin Suriye sorununun çözümü için buradaki varlığını güçlendirmesi ve o zamana kadar burada kalmasıdır. Suriye’nin tamamına bir çözüm bulunmadıkça bu bölgenin sorunları çözümsüz kalacaktır. Ne de olsa Suriye’nin bir parçasıyız. Şam olmadan çözüm olmaz. Ülke çapında bir çözüm olmadığında bu alan tek başına ayakta kalamaz.
– Nerede anlaşmaya varılabilir? Cenevre, Astana?
Mazlum Kobane: Bu platformlar inandırıcılığını yitiriyor. Herkes bu süreçlere olan inancını kaybetti. Onlarla da bir yere varacağımıza inanmıyorum. Ancak Amerika ve Rusya ve hatta Arap ülkeleri, yönetimimiz ile rejim arasında bir anlaşmaya aracılık etmeyi taahhüt ederlerse ve belirli parametreler dahilinde bir anlaşmaya varılırsa, bu bir çözümü kolaylaştırabilir, ülkenin geri kalanı için bir şablon görevi görebilir. Son 10 yılda mevcut platformlar üzerinden bir ilerleme sağlanamadı, biz “Gelin, yeni bir yol deneyelim” diyoruz.
– Peki ya İdlib?
Mazlum Kobane: Bölgemiz için bir çözüm sağlanırsa İdlib’in de çözüleceğine inanıyorum.
– Türkiye Suriye’den çekilecek mi?
Mazlum Kobane: Suriye halkları, hükümeti ve uluslararası paydaşlar bir uzlaşmaya varırsa Türkiye çekilmek zorunda kalacak. Ve Erdoğan hükümeti Türkiye’de iktidarı kaybederse, bu kesinlikle bunu kolaylaştıracaktır. Uluslararası güçler ve ABD liderliğindeki koalisyon, buradaki yönetimimizle birden çok düzeyde etkileşime girmelidir. Şimdilik ilişkiler askeri alanla sınırlı.
Bu yönetimin faaliyetleri, sosyal, ekonomik, cezaevlerini işletmek vb. hepsi terörle mücadelenin birer parçasıdır. Başka bir deyişle, terörle mücadelede sadece Suriye Demokratik Güçleri sorumlu değildir. Bu nedenle uluslararası toplumun özerk yönetimi, siyasi kanadını ve ekonomiyi güçlendirmeye yardım etmesi zorunludur.
Uluslararası toplumun bu yönde siyasi bir değişim yapması gerekiyor. Günün sonunda buradaki insanlar bu yönetimin sadece askeri performansını değil, genel performansını değerlendiriyor. Büyük savaşlar bitti. Bu ülkelerin yönetimimizi tanıması temel talebimizdir.
– Bu rejimle aranızdaki gerilimi artırmaz mı?
Mazlum Kobane: Rejim zaten hiçbir talebimizi kabul etmiyor. Burada koalisyon güçlerinin varlığını da reddediyorlar. Bu nedenle, bizim için gerçekten bir sorun değil. Sonuç olarak, siyasi ve askeri olarak ne kadar güçlüysek, rejimle müzakere ederken elimiz o kadar güçlü olacaktır. Çözüme odaklandık. Dolayısıyla, tanınma talebimiz ile rejimle anlaşma arzumuz arasında bir çelişki görmüyoruz.
– Aslında ABD, Demokratik Birlik Partisi ile Kürt Ulusal Konseyi bağlantılı muhalefet partileri arasındaki görüşmelere rehberlik ederken ayaklarını siyasi alana dayadı. Ancak görüşmeler donduruldu. Niye ya?
Mazlum Kobane: Görüşmelere ara verildi diyelim. ABD’nin Suriye Elçi yardımcısı David’in (Brownstein) dönmesini bekliyoruz. Amerikan temsilcisi döndüğünde, görüşmeler devam edecek. Bazı teknik sorunlar yaşadık. Seyahat, COVID-19 salgını nedeniyle kesintiye uğradı. Ardından Güney Kürdistan’da KDP ile PKK arasında sorunlar çıktı. Aralarında çatışmalar çıktı. Bu Rojava’yı etkiledi. Ama Türkiye’nin bu görüşmelere karşı olduğuna ve onlara karşı tavrını açıkça ortaya koyduğuna inanıyorum. Diğer bazı güçler, Kürdistan Ulusal Konseyi ile görüşmelerimize şart koşmak istiyor.
– KDP’den mi bahsediyorsunuz?
Mazlum Kobane: Evet, KDP’den bahsediyorum.
– KDP’nin şartları neler?
Mazlum Kobane: Dürüst olmak gerekirse, ne olduklarını gerçekten anlamıyorum. Kürdistan’ın ulusal birliği bizim için stratejik bir meseledir. Bunun için elimizden gelenin en iyisini yapacağız ve engellere rağmen ve Türk direnişine rağmen bu birliğin sağlanmasında ısrar edeceğiz.
– Kürdistan Ulusal Kongresi ile bir anlaşma imzalamadan burada seçim yapabilir misiniz? Yakın gelecekte belediye seçimleri yapmayı planladığınızı biliyoruz.
Mazlum Kobane: Kürdistan Ulusal Kongresi’ni bizimle anlaşmaya davet edeceğiz. Ve eğer bunu başarabilirsek, bu açıkçası iyi bir şey olacaktır. Ama sonsuza kadar bekleyemeyiz. Arap çoğunluklu bölgeler de dahil olmak üzere bu bölgede seçimler yapmamız gerekiyor. Hedefimiz 2022’nin ilk çeyreğinde seçim yapmak. Artık onları erteleyemeyiz.
Bu bölgeleri DEAŞ’tan kurtardık. Özellikle Deyrizor’da uzun süre güvenlik sorunları yaşandı. Yani seçim koşulları oluşmadı. Ama artık bu yapıyla devam edemeyiz. Yerel halkın kendi liderlerini, kendi yönetimlerini seçmesi gerekiyor. Bu bizim için son derece önemlidir. Bu bölgeleri özgürleştirdiğimizde Demokratik Suriye Güçleri olarak bir söz verdik. ‘Kendi işlerinizi sizin yürütmenize izin vereceğiz’ dedik. Seçimlerin yapılması özerk yönetimin meşruiyeti açısından da önemlidir.
– Bugünlerde bu alanda yolsuzlukla ilgili çok şikayet var. Bunun sizin için kişisel bir endişe olduğunu biliyoruz.
Mazlum Kobane: Yolsuzluğun bir sorun haline geldiği ve halkın bundan rahatsız olduğu doğru. Yolsuzluk iddialarıyla ilgili soruşturmalarımızı sürdürüyoruz. Güvenlik güçlerimizin de yardımıyla çeşitli raporlar hazırladık. Biraz ilerleme kaydettik.
– Tutuklanan var mı?
Mazlum Kobane: Düzinelerce insan, yönetim içindeki kişiler dahil. Kamu malını çalan insanlar.
– Bu yönetim Abdullah Öcalan’ın ideolojisinden ilham almaya devam ediyor. Doğru?
Mazlum Kobane: Evet, genel durum bu.
– Öcalan’ın ideolojisinin temel ilkelerinden biri çevreyi korumak. Ancak bu alan çöp ve atıklarla dolup taşıyor. Öcalan bunu görseydi kuşkusuz çok kızacaktı. Bu sorunu çözmek için daha fazlasını yapamaz mıydınız?
Mazlum Kobane: Bu ciddi bir eksiklik. Bu doğru. Bu nedenle 2022 belediye bütçemizde bu sorunu çözmek için kaynak ayırdık. Eskiden insanlar daha çok özen gösterirdi; evlerinin etrafını temizleyip çöplerini toplarlardı. Böyle bir kültür vardı. Ama savaş bizden çok şey aldı. Herkes savaşa odaklanmıştı ve çevre artık bir öncelik olmaktan çıktı. Yerel komünlerimiz, mahalle organizasyonlarımız var. Bu sorunu çözmek için belediyelerle birlikte çalışacaklar.
– Adil olmak gerekirse, büyük bir COVID-19 sorunuyla da karşı karşıyasınız. Burada konuştuğum sağlık görevlileri, Birleşmiş Milletler’in yardım etmek için yeterince çaba göstermediğinden ve umursamıyormuş gibi göründüğünden şikayet ediyor.
Mazlum Kobane: Bir adaletsizlik var. Bu bölge için aşı tahsisi var. Aşıların Şam ve Irak’taki Yaroubiyah geçişinden gelmesi amaçlanıyor. Ama Şam bize aşıları göndermedi. Şam, BM’nin bunun için bir anlaşmaya varmasına rağmen, aşıların Yaroubiyah üzerinden teslim edilmesine izin vermedi. Uluslararası toplum Şam’a yeterince baskı uygulamadı. Amerikalıların denediğini biliyoruz. Ancak rejimin kontrolü dışındaki tek yardım koridoru Türkiye ile İdlib arasındaki Bab al-Hawa üzerinden geçiyor.
– COVID-19 mu kaptınız?
Mazlum Kobane: Hayır.
– Erbil’de Yezidilerin prensi Dasin Faruk Bey ile görüştüm. Bana, “General Mazlum’u görürseniz, lütfen ona kızlarımızı al-Hol kampından kurtarmasını söyleyin” dedi.
Mazlum Kobane: Bugüne kadar elimizden gelen yardımı yaptık. Ezidilerin durumuna en başından beri çok duyarlıyız. Herkesten daha fazla aileyi, çocuğu, kadını ve kız çocuğunu kurtardık. Ancak DEAŞ’ın yüreklerde korku salmaya devam etmesi, onların öne çıkmalarını ve kamplarda kendilerini tanıtmalarını engelliyor. O da DEAŞ’tan çocuk doğurdukları ve çocuklarını geride bırakmak istemedikleri için.
Ezidi toplumu bu çocukları kabul etmiyor. Bu sosyal ve dini bir sorundur. Ancak şu anda burada bu kadar çok Ezidi olduğuna inanmıyorum. Kadın güvenlik görevlilerimiz kamplarda incelemelerine devam ediyor. Sadece onların işleriyle ilgilenen bir Ezidi Evimiz var. Prensi al-Monitor üzerinden davet ediyorum. Eğer kampa gelirse bunun olumlu bir etkisi olacaktır.
– Son zamanlarda çeşitli haber kuruluşlarında ve sosyal medyada durumunuzla ilgili birçok spekülasyon yapıldı. Görevinizden azledildiğinizi iddia ediyor. Şimdi kiminle röportaj yapıyorum? Suriye Demokratik Güçleri başkomutanıyla mı görüşüyorum?
Mazlum Kobane: En ufak bir şüpheniz mi var? Bu tür spekülasyonlara aldırış etmiyoruz ve cevap vermeye değer görmüyoruz. Birkaç gün içinde Suriye Demokratik Güçleri askeri konseyi toplanacak. Gerekli mesajlar o zaman teslim edilecektir.
– Yani Suriye Demokratik Güçleri’nin başkomutanı olarak kaldınız? Doğru?
Mazlum Kobane: Evet.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***