YORUM | CEMİL TOKPINAR
Kış saati uygulamasının başladığı günlerdi.
Birkaç arkadaş bir yerde muhabbet ediyorduk.
Okuldan gelen bir genç bize selam verip abdest hazırlığına başladı.
“Hangi namazı kılacaksın?” diye sordum.
“Öğle namazını.”
“İkindi okundu, öğleyi kılmadın mı?” dedim.
“Kılmadım, çünkü eve gelince yetişiyordu” cevabını verdi.
Saatlerin bir saat geriye alındığını bilmiyor olamazdı. Çünkü okula gidiyordu. Ancak namaz vakitlerinin yaz ve kış saatine göre değişmeyeceğini bilmiyordu.
Kısaca açıkladım.
“Saatler geri alınınca namaz vakti değişmez, eski saate göre devam eder. Mesela, eskiden 13:00’da okunuyorsa ezan, şimdiki saate göre 12:00’da okunur. En iyisi telefonunda namaz vakti uygulaması varsa sık sık ona bakarak kontrol et. O zaman namaz vaktini unutmazsın, namazın da kazaya kalmamış olur.”
Namaz kılan insanlar, yaz ve kış saati uygulamasının başladığı günlerde bocalıyorlar. Yazın saatler ileri alınınca namazı erken kılmak, hatta ezan okunmadan eda etmek hatası işlenebilir. Kışın ise sonraki vakit girmedi zannıyla namazı geciktirmek veya kazaya bırakmak problemi yaşanabilir.
Çözüm nedir?
Nasıl ki saat ayarlaması yapıldığında okul, iş, toplantı, randevu, ulaşım saatlerini ona göre ayarlıyoruz; ebedî hayatımız için de namaz vakitlerine dikkat etmeliyiz.
Eğer telefonumuzdaki namaz vakti uygulamasına hatırlatıcı oluşturursak namazı unutmanın da önüne geçmiş oluruz.
Kış günlerinde namazla ilgili en büyük sıkıntı, vakitlerin kısa aralıklarla gelmesidir.
Yazın çalışan veya okula giden birisi, öğle namazını kıldıktan sonra ikindiyi eve gelince yetiştirebilir.
Ancak kışın sadece öğle namazını değil, ikindiyi, belki akşamı da okulda veya iş yerinde kılmak gerekebilir.
Namaz kılmaya izin verilmeyen okul ve iş yerlerinde ise namazı vaktinde kılmak yazın bile problem olmaktadır.
Bu durumda önce iş veya okul yönetimiyle uygun yöntemlerle konuşup namaz kılmak için izin ve yer ayrılmasını istemelisiniz.
Bazen izin ve imkân vermek şöyle dursun bunu teklif etmeniz bile işten atılmanıza sebep olabilir. Bu durumda şöyle yapabilirsiniz:
Eğer şartlar uygunsa öğle namazını yemek molasında kılabilir, ikindiyi biraz geciktirip onun abdestiyle akşamı da edebilirsiniz.
Bazı kimseler çok uzun süre abdest tutabilirler. Bunlar için abdest sorunu yoktur. Ancak abdestini sık sık tazelemek zorunda olanlar için kış günlerinde namazı vaktinde kılabilmek biraz dikkat, gayret ve planlamayı gerektirir.
Bir gün Hekimoğlu İsmail’den dinlemiştim. Astsubay iken Amerika’ya elektronik eğitimi almaya gitmiş. Namaz kılmak için abdest alınacak yerin uygun olmaması sebebiyle sabah abdestini akşama kadar tutabilmek için su ve sıvı içmediğini anlatmıştı.
Tabiî ki herkes bunu yapamaz. Abdestle ilgili başka çözümler uygulanabilir. Mesela, kısa kış günlerinde deri veya çorap mest giymeniz mümkündür. Yeni çıkan mestler, ortasında su geçirmeyen tabaka bulunan iki çoraptan oluşur. Bu mestler su geçirmez, ancak terlemeyi de önler.
İnternette yapacağınız kısa bir araştırmayla çok kaliteli ve dinen caiz olan çorap mest üreticilerini ve satış noktalarını bulabilirsiniz.
Eğer namaz kılmanız bulunduğunuz yerde çok dikkat çekiyorsa, sadece farzını kılmakla yetinebilirsiniz.
Hatta farzın içindeki sünnetleri bile bırakıp, sadece farz ve vaciplerini yapabilirsiniz.
Böyle durumlarda zaman kazanmak için Sübhaneke duasını ve Tahiyyattan sonraki duaları okumayıp vakit kazanabilirsiniz. Çünkü sünneti ve nafileyi yapayım derken, farzı tamamen terk etmek ihtimali var.
Ancak normal zamanlarda sünneti terk etmek doğru değildir.
Çünkü sünnetlerin de içinde bulunduğu nafile namazlar, ibadetlerimizdeki eksikleri giderir, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şefaatine vesile olur ve cennetteki derecemizi artırır inşallah.
OKULDA NAMAZ KILABİLMEK İÇİN NE YAPILMALI?
Öğrenci kardeşlerimizin okulda iken namaz kılmaları kış günlerinde zorlaşmaktadır. Ancak bunun de çıkış yolları vardır.
Öncelikle okula giriş ve çıkış saatinize göre, zaman ve yer arayışına girmelisiniz. Bazı öğrenciler, okulda kılamadıklarını bahane ederek hiçbir vakit namaz kılmazlar. Oysa okulda rastladığımız namaz vakti, bir veya ikidir. Kış günleri namaz vakitleri kısa aralıklarla geldiği için biraz zorlanabiliriz. Ama uzun yaz günlerinde ciddi bir problem olmaz.
Şurası kesindir: Kim nerede ve hangi şartlarda olursa olsun samimî olarak namaz kılmayı hedefler ve Rabbine dua ederse Allah ona zaman ve imkân verir.
Teneffüs süresi çok kısa olduğu için abdest ve namaza kâfi gelmez. Ama gönlünde namaz aşkı olan bir kimse, bir teneffüste abdest alır, diğerinde namazını kılar. Yine de süre ve yer sorunu varsa, az önce dediğimiz gibi sadece farzını kılmakla yetinirsiniz. Çünkü öncelikle ondan sorumluyuz.
Kimi okullarda namaz kılacak yer yoktur. Okul yönetimine uygun bir şekilde rica ederek namaz kılacak yer isteyebilirsiniz. Bazı okul idarecileri veya öğretmenler, bunun için yardımcı olmaktadırlar. Ama bazıları izin vermemektedirler.
Böyle bir durumda hiç değilse farzını, boş bir sınıfta, depoda, okulun herhangi bir yerinde kılmaya çalışmak gerekir. Seccade olarak ince plastikten bir cep seccadesi veya büyükçe plâstik bir torbayı kullanabilirsiniz. Ben askerde iken on tane büyük boy plastik torba almıştım. Taşıması çok kolaydı. Yağmurda, karda, toprakta ve çimlerin üzerinde onu kullanıyordum. Hatta arkadaşlara da hediye etmiştim.
Aslında birçok yerde seccade olmadan da namaz kılınabilir. Taş, toprak, çim, plastik veya parke döşeme, ahşap masa ve sıra gibi birçok yer aslında temizdir.
Bilhassa görünen bir necaset yoksa bu tür yerlerde hiçbir seccade kullanmadan da namaz kılabiliriz. Asr-ı Saadette Mescid-i Nebevîde değil halı, hasır bile yoktu. Toprak üzerinde namaz kılıyorlardı.
Biz bugün daha temiz ve huzurlu namaz kılabilmek için seccade kullanıyoruz. Yine seccade yoksa acil durumlarda kazak, hırka, ceket ve benzeri giyecekler kullanmak da mümkündür.
HİÇBİR ŞEKİLDE ÇÖZÜM YOKSA NAMAZLARI BİRLEŞTİRMEK KAÇINILMAZ OLUR
Eğer iş yerinde, okulda, sınavda veya kursta yukarıda saydığımız ve onlara benzeyen çözümlere başvurduğunuz halde bir türlü namazları vaktinde kılamıyorsanız, namazları cem’ yaparak yani iki vakti birleştirerek kılabilirsiniz.
Yani öğleyle ikindiyi, akşamla da yatsıyı birleştirerek öne alma veya erteleyerek kılma konusunu uygulayabilirsiniz.
Bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
“Resulullah (s.a.v.), korku ve sefer hâli olmaksızın öğle ve ikindiyi birleştirerek, akşam ve yatsıyı da birleştirerek kıldı.” (Prof. İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte, cilt: 8, s.401)
Âlimlerin çoğu, korku ve yolculuk olmadan namazları birleştirmeye karşı çıkmıştır. Ancak Abdullah ibn-i Abbas (r.a.) gibi, bu hadisle amel edenler de olmuştur. İbn-i Hacer, bunu gerekçesiz kabul etmemiş, “ihtiyaç” şartına bağlamıştır. Konuyla ilgili geniş bilgi yukarıda verdiğimiz kaynakta bulunuyor.
Namazların birleştirilmesi konusunda en sıkı olanlar Hanefîler, en toleranslı olanlar ise Caferîlerdir.
Elimizde olmayan veya düzeltmeye gücümüzün yetmediği şartlar göstermiştir ki, sıkıntı yaşayan insanları çaresiz bırakmamak ve istismara da imkân vermemek için orta bir yol olmalıdır. Çünkü dinimizde zorluk yoktur, dini yaşamak kolaydır.
Şafiî, Hanbelî ve Malikî mezheplerinde ise ayrıntıda bazı farklı görüşler olsa da cem’ uygulaması vardır.
İki namazı birleştirmek, zamanın ağır şartlarında ve farklı ülkelerdeki namaz vakitlerinde sıkıntıya düşenlere çözüm olabilir.
Bütün bunları nazara alarak bizim tercih ettiğimiz ve birçok âlimin de tavsiye ettiği çözümün esasları şunlardır:
1: Öncelikle iş, okul, kurs, hastalık, yolculuk gibi özel şartları olan durumlarda her namazı kendi vaktinde ve şartlarına uyarak kılmaya dikkat edilmelidir.
2: Eğer çözüm bulunamıyorsa farklı mezheplerin kullandığı cem’ yapma yöntemi uygulanmalıdır.
3: Burada mümkün oldukça takva ve azimet esas alınmalı, ancak çaresiz kalındığı zaman fetva ve ruhsatla amel edilmelidir. Özellikle Hanefî fıkhını tercih edenler, namazları birleştirmeyi istismar etmemeli, sadece çaresiz durumlarda kullanmalıdırlar.
4: Bazı kimseler özel durumlarda başvurulan cem’ yapmayı, normal zamanlarda da keyfî olarak kullanmaktadır ki, bu çok yanlış bir durumdur. Hiçbir gerekçe yokken namazları birleştirmek, kazaya bırakmak demektir.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***