TR724 HABER MERKEZİ | ERSAN AY
2016-2018 yılları arasında mültecilerin Ege’yi geçtikten sonra Yunanistan’ın Midilli adasına ulaşmasına yardım eden görevliler casuslukla suçlanıyor. Mahkeme, davayı görmeye yetkisi olmadığına karar verince dava askıya alındı.
Sanıklara casusluk, sahtecilik ve radyo frekanslarının yasa dışı kullanımı gibi suçlamalar yöneltilirken insan hakları örgütleri davanın aptalca ve siyasi olduğunu belirtiyor. Sanıklardan birinin avukat olması ve Midilli adasındaki yerel mahkemenin avukatları yargılama yetkisi olmadığından dolayı dava temyiz mahkemesine götürüldü. Savcılar on yedisi yabancı uyruklu 24 sanığın Yunan Sahil Güvenlik’in radyo kanallarını izlediklerini ve yasak bölgelere girmek için sahte askeri plakalı bir araç kullandıklarını iddia ediyor. Bir arama kurtarma grubuna mensup olan yardım görevlileri suçlu bulunmaları durumunda 8 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir.
Sanıklardan İrlandalı Seán Binder, BBC News’e konuştu: “Bugünkü karar, bu davanın saçmalığının bir başka kanıtı. Tek yaptığımız ihtiyaç anında güvenlik arayan insanlara yardım etmek. Bugünkü karardan sonra hayatımız bir kez daha askıya alındı.”
Sean Binder aynı davada sanık koltuğuna oturtulan Suriyeli mülteci Sarah Mardini ile beraber daha önce Yunanistan’da üç aydan fazla gözaltında tutulmuştu. Sarah Mardini ve kardeşi olimpik yüzücü Yüsra Türkiye’den Yunanistan’a geçerken alabora olan botlarını Midilli adasına kadar iterek birçok mültecinin hayatını kurtarmış ve dünya basınına konu olmuşlardı.
Uluslararası Af Örgütü’nden Giorgos Kosmopolous, yöneltilen suçlamaların saçma olduğunu ifade ederken verilen erteleme kararının sanıkların hayatlarını arafta bıraktığına vurgu yaptı. “Yunan makamlarını sanıkların insan haklarını savunmaya, hayatlarına devam etmelerine izin vermek için suçlamaları düşürmeye çağırıyoruz” dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü ise Yunan makamlarını kurtarıcıları suçlu gösterdiği gerekçesiyle eleştiriyor. Örgüte göre 2021 yılında Doğu Akdeniz’de şu ana kadar dördü çocuk ve biri kadın olmak üzere yirmi dört kişi Avrupa’ya girmeye çalışırken boğularak hayatını kaybetti.
Yunanistan’da Kyriakos Mitsotakis liderliğindeki muhafazakâr hükümet geçen yıl ülkedeki insan hakları gruplarının ve uluslararası yardım gruplarının çalışmalarını kısıtlayacak sert kurallar getirmişti. Eylemcilerin bağlantılarının olduğu iddia edilen, kâr amacı gütmeyen bir arama-kurtarma grubu olan Uluslararası Acil Durum Müdahale Merkezi (ERCI), Yunan makamlarınca suç çetesine benzetiliyor. Ekim ayı başında Amsterdam merkezli araştırmacı haber kuruluşu Lighthouse Reports’un 8 ay süren çalışmalarının sonucunda yayınladıkları raporda Yunanistan, Hırvatistan ve Romanya ile birlikte 2020 yılının başından bu yana Avrupa Birliği’nin dış sınırlarında yüzlerce yasadışı geri gönderme operasyonu gerçekleştirmekle suçlanmıştı. Yunanistan Göç Bakanı Notis Mitarachi rapordaki iddiaları yalanlamış ve suçlamaları kabul etmeyerek “İnsan kaçakçılığı operasyonlarını durdurmaya ve Avrupa sınırını korumaya devam ettiğimiz için özür dilemiyoruz” demişti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***