ARTIGERÇEK- Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Zabit Kişi isimli yurttaşın işkence iddialarının gerçekliğini tespit edebilmek amacıyla Meclis Araştırması istedi. Gergerlioğlu, MEclis Araştırması’nda Zabit Kişi’nin kendisine gönderdiği mektuba yer verdi. Gergerlioğlu, Meclis Genel Kurulu’nda yaşanan işkenceyi defalarca dile getirmesine rağmen iktidarın 3 maymunu oynadığını aktardı.
Daha önce Gergerlioğlu’nun Meclis’e sunduğu soru önergesi, TBMM’den “Kabul edilemez” denerek iade edildilmişti. Buna gerekçe olarak ise soru önergesindeki işkence ifadelerinin “kaba” ve “yaralayıcı” olarak gösterilmişti.
Gergerlioğlu Zabit Kişi’nin başındna geçenleri anlattığı mektup hakkında da önce, “Bunları okurken fenalık geçirmemeniz mümkün değildi…. 7-8 sayfalık bu mektubu okurken gerçekten üzülmüştüm ve işkencenin ne kadar ağır bir insan hakkı ihlali olduğunu tekrar hatırlamıştım” ifadelerini kullanmıştı.
ZABİT KİŞİ’NİN BAŞVURULARI NASIL YOKUŞA SÜRÜKLENDİ
Gergerlioğlu sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Zabit Kişi’den kendisine gelen mektubu paylaştı. Gergerli oğlu yaptığı pauylaşımda, “Zabit Kişi isimli mahpus, başvurularının nasıl yokuşa sürüldüğünü anlatmış. @Akparti hala ‘İşkenceye sıfır tolerans’ palavrası atmaya devam etsin!!!” ifadelerini kullandı.
Gergerlioğlu’nun paylaşımı şu şekilde:
“İşkencenin çok konuşulduğu bugünlerde 108 gün boyunca korkunç bir işkence gören Zabit Kişi isimli mahpus, başvurularının nasıl yokuşa sürüldüğünü anlatmış.
@Akparti hala ‘” İşkenceye sıfır tolerans” palavrası atmaya devam etsin!!!
@adalet_bakanlik @abdulhamitgul”
Gergerlioğlu, istediği Meclis Araştırması’nda Zabit Kişi’den gelen mektubu gerekçe gösterdi. Gergerlioğlu’na gelen mektup şu şekilde:
“3 metrekarelik güneş ışığının girmediği mezar gibi yerde, 108 gün sistematik bir şekilde fiziki ve psikolojik işkence gördüm. İşkence yapmadıkları zamanlarda konteynerin diğer hücrelerinde işkence gören, sakat olan insanların sesini duyuyordum. Bu süre zarfında 105 kilodan 75 kiloya düştüm. Yaşadığım işkencelerden dolayı sağlık problemlerim arttığından ağrı kesici olduğunu söyledikleri ne olduğunu bilmediğim, anlayamadığım ilaçlar verdiler. Hâlihazırda işkence sonrasında birçok sağlık problemi yaşadım. Hakkımda her şeyi bildiklerini belirttiler Kazakistan Almata’dan kaçırılmadığımı, kendi isteğimle geldiğimi söylememi, kaçırılışımla ilgili AYM, AİHM ve benzeri kuruluşlara başvurmamam gerektiğini, kendilerini zorda bırakmamamı, yaşadıklarımdan bahsetmem halinde ceza infaz kurumundan bile çıkarılıp aynı şeyleri tekrar yaşatacaklarını söyleyerek ömrüm boyunca bu işin takipçisi olacaklarını belirterek zorla kamera çekimi yaptılar. 108 günün sorasında 18.01.2019 tarihinde saat 20.00 civarı gözlerim bağlı kafamda çuval, ellerim plastik kelepçeli bir vaziyette beni başka bir ekibe teslim ettiler, ekipler değişip üçüncü ekip teslim aldığı yerde, kafamdaki çuvalı çıkarıp gözbağımı açtığında Ankara Adalet Sarayı ışıklı tabelasını gördüm. İradem dışında tutsak tutulduğum loş ışıkta ve gözlerim bağlı geçirdiğim 108 günden sonra akşam karanlığında bile sokak aydınlatmalarına ve ışıklı tabelaya gözüme rahatsızlık verdiği için bakamıyordum. Karlı ve tipili bir akşam kargo paketi gibi adrese teslim edilmiştim. Ekip kendilerinin Ankara Terörle Mücadele ekipleri olduğunu söyleyerek önce nöbetçi savcıya ardından Terörle Mücadele Binası’na geçtik. Bana kendim gelmişim gibi tutanak tuttular. Ankara’yı bilmeyen biri olarak Terörle Mücadele Binası’nı nasıl bulacaktım ki hem de Emniyet Müdürlüğü’nden ayrı binada bir semtte olmasına rağmen. Bu süre zarfında 30.09.2017 ve 18.01.2018 tarihleri arasında ailem ve avukatım benden haber alamamıştı. Ailem defalarca BİMER ve Adalet Bakanlığı’na başvurmasına rağmen işlem yapılmamıştır. Konu ile ilgili olarak Uluslararası Af Örgütü’nün sisteminde bilgilerim mevcuttur. Ailem ve avukatlarım tarafından Birleşmiş Milletler ’in Kazakistan ofisine başvuru neticesinde Kazak yetkililerce Türkiye’ye kendi isteğimle gelmişim gibi bilet düzenlemesi yapılmıştır. Ailem ve avukatlarım AYM ve AİHM’e başvuruda bulunmuştur. Türkiye’de ki tüm havaalanları ve gümrük kapıları kontrol edildiğinde herhangi bir giriş kaydıma ve video görüntüme rastlanılmayacaktır. Adli emanette bulunan pasaportumun ilgili sayfasında da giriş mührü bulunmamaktadır. 18.01.2018 tarihinde Ankara Adalet Sarayı binası kamerası ve MOBESE kayıtları da kontrol edildiğinde beni devreden ve teslim alan ekip ile ilgili, Terörle Mücadele Şube binası kamera kayıtları da kontrol edildiğinde de kendim gelmediğim gerçeğini ortaya çıkaracaktır. Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesince yürütülen 2017/260E sayılı dosya kapsamında 03.04.2018 tarihinde vermiş olduğum ifademde de yapılan işkence ile ilgili bir takım hususları, can güvenliğimin olmadığını faili meçhul olmak istemediğimi belirterek tutukluluğumu talep ettim. Bana işkence yapanların hukuk önünde deliller karartılmadan hesap vermesi için Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesine verdiğim 7 ayrı dilekçelerimle ilgili taleplerim karşılanmadı. Hâlihazırda can güvenliğim tehlike altındadır. Çünkü bana 108 gün süreyle sistematik psikolojik fiziki işkence yapanlar yaşadıklarımla ilgili bir şey anlatmam durumunda beni ceza infaz kurumundan dışarı çıkarıp tekrar işkence yapacaklarını ya da ceza infaz kurumunda infaz, faili meçhul olacağımı, bu sefer öncekine göre hiç şansımın olmadığını tahliye olsam bile nerede olursa olayım beni bulacaklarını, ömür boyu peşimi bırakmayacaklarını belirttiler. Kazakistan Almata Havaalanı’ndan kaçırılışım, üç metrekare konteyner hücresinde işkence dolu 108 gün kolluk mahkeme süreci ve ceza infaz kurumuyla devam eden yolculuğum. Beni Türkiye’ye getiren, getirme emrini veren ve bana 108 gün süreyle sistemli psikolojik, fiziki işkence yapan bu kişilerin suç ve suç delilleri karartılmadan, üzeri örtülmeden bulunmasını ve adalet önüne çıkarılmalarını talep ediyorum. ”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***