Mahkeme Başkanı Sebahattin Sarıdoğan ve üye hakimler Raziye Yavuz ile Buse Güney’in imzasının bulunduğu gerekçeli karara göre, iddianamede Metin Can Yılmaz, kayınpederi Altaylı, eski istihbaratçı Mehmet Barıner ve tur şirketi sorumlusu Seda Chamatzoglou sanık olarak yer aldı.
DEFALARCA REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNDU ANCAK KABUL EDİLMEDİ
Altaylı ve damadı Yılmaz’ın, ABD’deki Halkbank davasında tanık olması için bir dönem MİT’in İran masasında görev yapan Barıner’i yurt dışına çıkarmaya çalıştığı öne sürüldü.
Anadolu Ajansı’nda yer alan habere göre iddianamenin kabulünün ardından 19 Mart 2020’de davanın görülmesine başlandı. İlk duruşmaya çıkmayan Yılmaz, sonraki duruşmada hazırlık yapamadığı gerekçesiyle savunma yapmak istemedi.
17 Haziran 2020’de görülen 7. celsede savunma yapmayacağını yineledikten sonra reddi hakim talebinde bulundu. Sonraki celsede sanık Enver Altaylı’nın savunma yapacağını dile getirmesinin ardından söz alan Yılmaz, bir kez daha reddi hakim talebinde bulundu.
KONUŞTURMAMA GEREKÇESİ: SÖZ VERİLDİĞİNDE SOYUT TALEPLERDE BULUNUYOR
16. Ağır Ceza Mahkemesi talebi kabul etmedi. Ankara 17. Ceza Mahkemesi de Yılmaz’ın, reddi hakim talebini “yargılamayı uzatmaya yönelik” olduğu gerekçesiyle yerinde görmedi. Yılmaz’ın dosyası, 26 Ekim 2020’de ayrıldı.
Gerekçeli kararda tek başına yargılandığı davada da savunma hakkının engellendiği gerekçesiyle redddi hakim talebinde bulunan Yılmaz’ın savunma hakkını kötüye kullandığı iddia edildi. Kararda, şu ifadeler kullanıldı:
“Sanığa söz verildiğinde… sürekli benzer mahiyette taleplerde bulunduğu, taleplerin soyut, dosya kapsamıyla örtüşmeyen ve davayı uzatma amacı taşıdığı bariz şekilde anlaşılmıştır.”
GEREKÇEDE ANAYASA MAHKEMESİNE AYAR : SİZİ YANILTMAYA ÇALIŞIYOR
Yılmaz’ın dosyaya sunduğu dilekçe, sözlü beyan ve diğer taleplerinin yargılamanın tamamlanmasını engellemek için girişim olduğu öne sürülen kararda kararda, sanığın Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuruda sorgusunun yapılmadığını iddia ederek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığı iddia edildi.
Gerekçeli kararda Yılmaz’ın 26 celse boyunca temsil eden avukatın, esas hakkında mütalaanın sunulmasının ardından davadan çekildiği, bunun üzerine Ankara Barosu’ndan talep edilen iki avukatın da farklı zamanlardan müdafilikten ayrıldığı belirtildi.
Son görevlendirilen avukatın savunma yapmasıyla “son sözü” sorulan Yılmaz’ın, yaklaşık 4 saat boyunca konuştuğu kaydedilen kararda, sanığın ilk avukatının hazır olduğu 4. celseden 26. celseye kadar geçen 12 günde 45 saat savunma yaptığı aktarıldı.
12 YIL HAPİS CEZASI VERDİK AMA 12 GÜNDE 45 SAAT SAVUNMA YAPTI
Savcı Hürol Özcüre’nin esas hakkındaki mütalaasını sunduktan sonra buna ilişkin savunma yapması için yeniden söz verilen Yılmaz’ın 5 gün süren 9 celse boyunca da 17 saat söz aldığı bildirildi.
Gerekçeli kararda yargılama sonucunda, Yılmaz’ın “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçunu işlediğinin sabit olduğu vurgulandı. Bu kapsamda sanığın 12 yıl hapisle cezalandırıldığı, hakkında takdir indirimi yapılmadığı aktarılan kararda, “Duruşma zabıtları, SEGBİS görüntü ve çözüm kayıtlarından da anlaşılacağı üzere sanığın alaycı üslup ve davranışları, mahkeme heyetine yönelik tahkir edici sözleri, mahkemeye karşı olumsuz davranışları sebebiyle sanık hakkında takdir indirimi uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.”
Hükümle birlikte sanık Metin Can Yılmaz’ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***