ABD ile ortak üretim sürecine girdiği F-35 programından çıkarılan Türkiye, iki yıldan uzun süren çabalar ve lobicilik faaliyetleri karşılık vermeyince, bu kez yeni F-16 savaş uçakları almak ve var olanları yenilemek için ABD’ye başvurdu.
F-35 programından çıkartıldığında ABD’ye sert tepki gösteren ve “kendi savaş uçağımızı yapacağız” diyen Ankara, F-35 ve Milli Muharip Uçak’a kıyasla daha eski nesil olan F-16’ların satın alınması için neden çaba harcıyor?
Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan savaş uçaklarını, ordunun ihtiyaçlarını ve modernizasyonun bu ihtiyacı karşılayıp karşılayamayacağını inceledik:
Türkiye’de hangi savaş uçaklarından kaç adet var, özellikleri neler?
Türkiye’nin şu anki envanterinde F-4E ve F-16 savaş uçakları bulunuyor.
F-4E
1955-1974 arasında süren Vietnam Savaşı sırasında dünya çapında ünlenmiş ABD yapımı uçaklar olan F-4’ler, 1970’li yıllarda ilk kez 40 uçakla Türkiye’nin envanterine girdi. O dönem 10’dan fazla ülkenin kullanmaya başladığı avcı bombardıman F-4E uçaklarından 1980 yılına kadar 32 adet daha satın alındı.
1980’li yıllarda ikinci el 70 adet; 1991-1992 yıllarındaki Körfez Savaşı sırasında da 40 adet F-4E Phantom uçağı Türkiye’ye hibe edildi.
O dönem akıllı bomba kullanma ve havadan karaya güdümlü füzeleriyle bu uçakların, taarruz kabiliyetini büyük oranda artırdığı açıklandı.
Böylece Türkiye’nin envanterine 1990’lara gelindiğinde 182 adet F-4E savaş uçağı girmişti.
1997’de İsrail’le yapılan anlaşma kapsamında bu uçaklardan 54’ü, 2003’e kadar modernize edildi ve F-4E Terminatör 2020 adını aldı.
2. ve 3. nesil savaş uçakları olan F-4E’ler, zaman içinde çok sık kaza/kırıma uğradıkları ve gelişen teknolojiyi yakalayamadıkları eleştirileriyle kamuoyunda anılmaya başladı.
F-35’lerin aktif hizmete başlamasıyla birlikte 2020 yılında F-4E’lerin tamamını envanter dışı bırakma planları gündemdeydi. Ancak 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından Gülen cemaatiyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle görevden alınan pilotların büyük bir kısmının F-16 pilotu olması, F-35 projesinde de gecikmeler yaşanması sebebiyle F-4E’lerin aşama aşama emekli edilmesi planı yavaşlatıldı.
Şu an Türkiye’nin envanterindeki bir filo kadar, yani 30 civarı F-4E aktif olarak kullanılıyor.
F-35 projesinden de çıkarılan Ankara, şimdilik F-4E’leri envanterden çıkarma planını rafa kaldırdı.
Emekli edilen uçaklar ise üç şekilde değerlendiriliyor:
Yedek parça için muhafaza ediliyor
Anıt olarak ülkenin çeşitli bölgelerinde sergileniyor
Makine Kimya Enstitüsü (MKE) hammadde sağlamak için eritiyor
BBC Türkçe’ye konuşan Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karakuş, F-4 filosunun uçuş ömrü uzatıldığı için herhangi bir sıkıntı gözükmediğini söylüyor ve “Bu uçaklar için 2030’ları geçecek şekilde modernizasyon yapıldı. Her uçak ve malzeme, yeni bir uçak geldiğinde ve diğerlerinin işletme masrafları artmaya başlayınca devreden çıkartılır. Ama şu anda F-4’lerin kullanılmasına devam edilecek” diyor.
Bu uçaklar şu an Güney Kore, Japonya, Yunanistan ve İslam Devrimi öncesi satın alınanların güncellenmesiyle İran’da aktif olarak kullanılmaya devam ediyor
F-16
Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterine 1987’de giren ve o zamanki adıyla Türk Uçak Sanayii Anonim Ortaklığı (TUSAŞ) tarafından büyük oranda üretilmeye başlayan F-16’ların çeşitli modelleri var.
İlk modeli Blok 1 olan bu savaş uçaklarının en güncel modelleri Blok 70/72’ler.
Türkiye’nin aldığı ilk F-16’lar Blok 30 modeliydi.
1987-1995 arası 160 adet F-16, Türkiye’nin envanterine girdi. Bunların 8 adedi ABD’den satın alınırken 152’si TUSAŞ tarafından monte edildi.
1999’a kadar 80 adet F-16 daha envantere katıldı.
Böylece 2000’li yıllara girerken 12 filoluk F-16 adediyle Türk Hava Kuvvetleri’nin asıl gücünü F-16’lar oluşturmaya başladı.
ABD ile anlaşmalı olarak beş ülkenin ortak üretime katıldığı F-16’lar, TUSAŞ tarafından sadece Türk Hava Kuvvetleri için değil; diğer ülkelere satılmak üzere de üretildi.
Ancak 2000’li yıllarda bu kez F-16’lar da kaza/kırım haberleriyle anılmaya başladı. Teknolojik gelişmeleri yakalayabilmek ve gövde ömrünü uzatabilmek için modernizasyon ihtiyacı öncelik kazandı.
Lockheed Martin firmasıyla yapılan anlaşma kapsamında 30 adet F-16 daha 2012’de Türk Hava Kuvvetleri filosuna katıldı.
Bugün, kaza/kırıma uğrayanlar çıkarıldığında yaklaşık 250 kadar F-16 uçağı Türk Hava Kuvvetleri tarafından aktif olarak kullanılıyor. Uzmanlar, kullanım süreçleri, modernizasyon kapasiteleri anlık değiştiği için teknik olarak tam bir sayı vermenin mümkün olmadığını söylüyor.
Türkiye’nin en sık askeri operasyon düzenlediği ve iç politikada tartışmalara yol açarak geniş yer tutan Irak’ın kuzeyinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı açıklamalara göre, bir operasyonda bir filodan, yani 20’den fazla F-16 uçurulduğu oluyor.
Ancak 10 yılı aşkın süredir envantere yeni bir uçak girmemiş olması, mevcut F-16’larda güncelleme ihtiyacını doğuruyor.
F-16’larda modernizasyon çalışmaları
Lockheed Martin şirketinin “Fighting Falcon” yani “Savaşan Şahin” adını verdiği F-16’ların en yeni konfigürasyonu, Blok 70/72’ler.
Türkiye’deki en gelişmiş varyasyon ise Blok 50+’lar.
Tek motorlu avcı uçaklar olarak üretilmeye başlayan F-16’ların Blok 40 varyasyonunda önce gece görüşü geliştirildi, ardından taşıyabileceği silah çeşitliliği artırıldı; Blok 50’de gelişmiş füzeleri taşıma özelliği getirildi. Blok 50+’da ise radar özellikleri geliştirildi, taşıyabileceği yakıt miktarı artırıldı ve zırh eklendi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterindeki Blok 30 F-16’ların da 2035’e kadar F-35’lerin eklenmesiyle kademeli olarak emekli edilmesi planları gündeme gelmişti. Zira yeterli sayıda yeni uçak alındığında, eski model uçakların modernizasyonu ve kullanımı daha masraflı hale geliyor.
Ancak Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması sonrası modernizasyon çalışmaları bir kez daha öncelik kazandı.
2005’te ABD yönetimi ile Ankara arasında varılan mutabakat gereği Lockheed Martin ile 1,1 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma gereği, o tarihte Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. adını alan TUSAŞ ve ASELSAN, F-16’ların hem kabiliyetini artırmak hem de modernizasyon için çalışmalara başladı.
Uçak içinde kullanılan cihazların modernize edildiği ve silah sistemlerinin geliştirildiği bu çalışma kapsamında ilk deneme 2010’da 10 adet F-16’da denendi. Başarılı olunca 165 uçağa da seri modernizasyon uygulaması yapıldı.
Yani F-16’ların yarısından fazlası 2010’da yerli imkanlarla modernize edilmiş ve Blok 50+ seviyesine getirilmiş oldu.
Türkiye’nin elindeki yaklaşık 30 adet F-16 Blok 30 savaş uçağı, 8 bin saatlik uçuş süresini doldurmaya yaklaşınca, bunu 12 bin saate çıkaracak ve ömürlerini en az 2030’a kadar uzatacak bir modernizasyon ihtiyacı doğdu.
2016’da başlayan modernizasyon projesinin 2023’te tamamlanması planlanıyor.
Modernizasyon çalışmaları ihtiyacı karşılar mı?
Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kullandıkları savaş uçakları 2. nesil ve 3. nesilleri de barındırsa da artık çoğunlukla 4. nesil ve ara formül olarak bulunan 4+ nesilden oluşuyor.
Türkiye’nin envanterindeki F-4E’ler 2 ve 3. nesil olarak değerlendirilirken F-16’lar ise geliştirilmiş 3. nesil olarak değerlendiriliyor.
F-16’ların en gelişmiş varyasyonları 4 ve 4+ nesilden oluşuyor.
Türkiye’nin şu an satın almak istediği, 4. nesil sayılan F-16 Blok 70’lerde ise hız büyük oranda artırılırken her türlü hava koşulunda takip yeteneği geliştirildi.
Viper F-16’lar ise radarı nedeniyle 4+ kategorisinde değerlendirilebilir. Viper ve F-35’lerin radarları aynı, bu da Viper’lara seviye atlatıyor. Ancak F-35’lerin radarlarının görünmezlik ve sensör kabiliyeti de olduğu için 5. nesil sayılıyor.
F-35’lerin havadan karaya ve havadan havaya güdümlü füze özelliğiyle birlikte denizden gelecek saldırıları engelleme yeteneği de bulunuyor.
Viper modellerin asıl özelliği, yeni geliştirilmekte olan 5. nesil savaş uçaklarıyla eşgüdümlü olarak çalışabilecek olması.
Lockheed Martin Havacılık’ın iş geliştirmeden sorumlu başkan yardımcısı George Standrige, “F-16 V’ler [F-16 Viper] yeni F-16’ların ana hatlarını oluşturacak” yorumunu yapıyor.
F-16 Blok 70 Viper’lar, Türkiye’nin elindeki F-16’ların güncellenmesiyle ya da yeni ürün satın alınarak elde edilebiliyor.
Türkiye’nin elindeki uçakları modernize ederek üst seviyeye çıkarma isteği de, şu an NATO ülkelerinin yaptığı çalışmalarla eş zamanlı olarak ilerliyor.
ABD, 5. nesil savaş uçağı olan F-35’leri aktif olarak kullanmaya hazırlanırken aynı projedeki Türkiye’yi çıkarınca, Türkiye elinde modernizasyon bekleyen uçakların işte bu seviyeye uyumlu hale gelmesi için çalışmaya başladı.
Emekli pilot Karakuş, uçakların modernize edildiği sürece yaşlarının önemli olmadığını, Türkiye’nin F-16 filolarının birçok ülkeden daha yeni olduğunu belirtiyor.
Türkiye’nin F-16 üretiminde hatasız üretimler ortaya çıkardığını; ABD’den sonra en fazla hatasız üretim yapan kuruluşun TUSAŞ olduğunu hatırlatan Karakuş, “Türkiye’nin Yunanistan veya başka ülkeyle silahlanma yarışına girmesine gerek yok. İlave uçağa da ihtiyaç yok. Ama modernizasyona gelince; olması uygun olur. Uçakların modernizasyonu kitleri ABD’den satın alınsa da Türkiye’de yapılacak. Modernizasyon her zaman bir ihtiyaç ama ilave uçak olsa da olur, olmasa da olur. Mevcut sayı, yeni uçak almayı gerektirmiyor” yorumunu yapıyor.
Milli Muharip Uçak çalışması yeni nesil teknolojiyi yakalamak için yeterli olur mu?
Ankara, halen dönem F-35 projesine dahil olduğu 2010 yılında, 2020’li yıllarda envantere gireceği öngörülen F-35’lerle entegre olarak çalışabilecek 5. nesil bir yerli savaş uçağı için çalışmalara başladığını açıkladı.
2011’de o dönemki Savunma Sanayii Müsteşarlığı’yla TUSAŞ arasında anlaşma imzalandı; 2015’te ilk tasarımlar ortaya çıkmaya başladı; 2017’de çift motorlu olacağı açıklandı; 2018 sonunda da Milli Muharip Uçak (MMU) adı verilen TF-X uçaklarının yapımına resmen başlandı.
Ankara’nın Rusya’dan NATO sistemleriyle uyumsuz uzun menzilli hava savunma füzesi S-400’leri satın alma karar sonrası F-35 programından çıkarılması sonrası, MMU projesi, Türkiye’nin gelecekte 5. nesil savaş uçağı sahibi olabilmesi için tek plan olarak kaldı.
TX-F’lerin hangardan çıkış tarihi olarak 2023 belirlendi. TUSAŞ CEO’su Temel Kotil, TUSAŞ’taki 4 bin mühendisin bininin, yani ekibin dörtte birinin bu proje için çalıştığını açıkladı. Kotil’e göre ilk test uçuşunun 2025’te yapılması; seri üretime de 2030’da başlanması planlanıyor.
Eğer planlandığı gibi giderse, her yıl ortalama 24 uçak üretilmesiyle birlikte 5. nesil savaş uçaklarının Türk Hava Kuvvetleri’ndeki mevcut filonun yerini alması 2040’ı bulacak.
Bazı uzmanlar, şu an ABD, İsveç, İngiltere ve Fransa&Almanya ortaklığında birçok kurumun 6. nesil için çalışmaya başladığını; 2040’ta diğer NATO ülkeleri 6. nesil uçak kullanmaya başlarken Türkiye’nin bu konuda geride kalacağı yorumunu yapıyor.
Karakuş, “Türkiye şu an hava kuvvetlerinde yüzde 90 oranında ABD’ye bağlı.” diyor ve ABD ile Türkiye arasındaki gerilimli ortamda F-35 programından çıkılmış olmasını “Başkasının boyunduruğu altına girmekten kurtulmuş olduk” diye değerlendiriyor.
Türkiye 23 Eylül’de F-35 programdan kesin olarak çıkarıldı, ardından F-16 başvurusu yaptı
Rusya’dan satın alınan S-400 füze savunma sisteminin parçaları Haziran 2019’da Türkiye’ye ulaşmaya başladı. ABD, bu sistemlerin NATO sistemleriyle uyumlu olmadığı ve gizli askeri bilgilerin Rusya’nın eline geçebileceği gerekçesiyle Ankara’ya tepki gösterdi ve Temmuz 2019’da yeni nesil savaş uçağı F-35 üretim sürecinden Türk ortaklarını çıkarttı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem “F-35’te yaşananlar kararlığımızı artırdı, inşallah kendi savaş uçağımıza kavuşacağız” açıklaması yapmıştı.
Ardından F-35 programında kalabilmek veya o tarihe kadar ödenen 1,4 milyar doları geri alabilmek için Ankara ile Washington arasında bir trafik başladı. Türkiye, bu süreci yürütmesi için Arnold & Porter Kaye Scholer isimli şirketle lobicilik faaliyeti yürütmesi için anlaştı.
23 Eylül 2021’de, Türkiye programdan resmen çıkarıldı. Ancak bunun kamuoyuna duyurulması, ABD Savunma Bakanlığı’nın Türkiye’de Milli Savunma Bakanlığı yetkilileriyle görüşme yaptığı 27 Ekim tarihini buldu. Türkiye, programdan resmen çıkarıldığını bu görüşmenin ardından Pentagon’dan yapılan açıklamayla öğrendi.
Bu tarih tam da Ankara’nın Arnold & Porter Kaye Scholer şirketiyle sözleşmenin bittiği zamanlara denk geliyordu. Türkiye, şirketle imzaladığı 1,5 milyon dolar değerindeki “stratejik ve yasal danışma hizmetleri” sözleşmesini, Ağustos 2022’ye kadar uzattı.
Ekim ayı başında ise Türkiye, ABD’li Lockheed Martin tarafından üretilen 40 adet F-16 ve 80’e yakın F-16 modernizasyon kiti almak için ABD’ye başvurmuştu. Ankara’dan, bu yeni teklifin daha önce F-35 programı için ödenen 1,4 milyar doların karşılığında yapıldığına dair açıklamalar geldi.
Türkiye, programdan çıkarılmadan önce 100 adet F-35 almayı planlıyordu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, F-16 satışı için yapılan talebi gazetecilere anlatırken “Elimizdeki F-16’ların yenilenmesi lazım. Stratejik müttefikimiz, dostumuz ABD’den hem blok 70 Viper F-16 tedariki hem de elimizdeki bazı uçakların modernize edilmesi için teknik çalışma başlatıldı.” dedi.
Ancak bunun için, ABD Kongresi’nde kabul edilse ve ABD Başkanı Joe Biden onay verse bile, hukuki olarak yeni bir süreç işlemesi gerekiyor. Halihazırda ödenmiş olan 1,4 milyar dolar, F-16 satışı için aktarılamıyor. Yani siyasi bir uzlaşıyla nihayetinde para ABD’de kalacak olsa bile öncelikle bu paranın teknik olarak Türkiye’ye iade edilmesi, sonra yeni anlaşma kapsamında yeniden ABD’ye ödeme yapılması gerekiyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – ECE GÖKSEDEF
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***