YORUM | BÜLENT KORUCU
“Siyaset biraz da böyle bir şey.” Etyen Mahçupyan’dan AK Parti’nin AKP’leşme sürecinde en sık duyduğumuz söz buydu. Zaman’daki haftalık yayın değerlendirme toplantılarına katılır, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’daki izah getiremediği şeyleri böyle açıklamaya çabalardı. Benzer bir ifade de şu: ‘Siyaseten’. İkiyüzlülüğü, çifte standardı normalleştirme de diyebiliriz. “Siyaseten böyle konuşmak zorunda yani aslında böyle düşünmüyor, söylediklerine inanmıyor.”
“Darasını düşmek” cümlelerine abartı ve yalan katanlar için de kullanılırdı eskiden. Siyasetçilerde dara bazen esastan fazla çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın paralel bir evrende yaşadığı, sosyal ve siyasal gerçeklikten koptuğunu düşünenler haklı çıktı. Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, kanepe krizinin gölgesinde kalan görüşme sonunda ‘kral çıplak’ dedi. Gazete Duvar’da Nergis Demirkaya’ya verdiği mülakatta, Erdoğan’ın promptere bakarak söylediklerine inandığını anlattı: “Aksaklıkları da ifade ettim. Sayın Cumhurbaşkanı, ekonomik yönden de dış politikadaki gelişmeler yönünden de her şeyin dört dörtlük olduğu kanaatinde. Hiç problem görmüyor kendisi. Ben dedim ki, ‘Size gelen bilgilerde en azından yanlışlıklar, farklılıklar olabilir.’ O aynı kanaatte değil.”
Benzer haberler artık dünya medyasında da yer alıyor. İngiliz gazetesi Financial Times (FT), Türkiye’deki ekonomik sorunları ve siyasete yansımalarını kaleme aldığı makalede, “Erdoğan’ı zor durumdaki ekonomi mi devirecek?” sorusuna cevap aramıştı. Yazıdaki belki en önemli bölüm AKP içinden konuşan kişilerin “Kimse Erdoğan’a gerçeği söyleyemiyor” demesiydi. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, halkın ekonomik gidişattan rahatsız olduğunu anlattığı Erdoğan’ın kendisine öfkeyle, “Yalan söylüyorsun. Sokağı senden daha iyi biliyorum” dediğini öne sürdü. Cumhurbaşkanı, “Parti içinden ve hükümetten bazılarının sorunları abarttığını” düşünüyor. Kralın atı fıkrası aklıma geldi. Çok sevdiği atının öldüğünü söyleyememişler. Biri sonunda cesaretini toplamış; “Kralım sizin at bir tuhaf durmadan uyuyor, ayakları da hep havada” diye tasvir etmiş. Kralın hiddetli “Sen şuna öldü desene” çıkışına “Ben demedim siz dediniz” manevrasıyla konuyu toparlamış. AKP liderine onu da yapamıyorlar. Temel Bey’den beklenen belki de oydu ama Erdoğan o haldeki atın yaşadığına inanıyor!
Dünyanın en zengin adamı olarak bilinen John Davison Rockefeller’in son günlerini mutlu geçirmesi için çıkarılan pembe gazetesi gibi gazeteleri bile var. Hem de Rockefeller’den farklı olarak tek bir nüsha basılmıyor. Medyanın yüzde 90’ı pembe, kalanlar ise toz pembe…
İyi haber: Erdoğan en azından bu konuda yalan söylemiyor, inandıklarını dışa vuruyor. Ancak kara haber daha ürkütücü. Kırk katır kırk satır ikilemi gibi. Pilot uçağın motorunun teklediğine inanmadığı için az hasarlı bir inişe ikna olmuyor. Sadece parti içinden değil halktan duyduğunda da aynı reddiyeci tavrı takınıyor. Malatya’da servisçi olduğunu belirten vatandaş Erdoğan’a, “İşsiziz. Evimize ekmek götüremiyoruz” dediğinde, “Bu bana çok abartılı geldi” cevabı vermiş ve “Keyif çayı bu. Bu çayı iç,” diyerek çay fırlatmıştı.
Erdoğan hayal aleminden uyanmamak için her dala tutunmak istiyor. SP liderine, Başkanlık Sistemi’nin gerekliliğini anlatırken Merkel’i örnek vermiş. “… istikrar olmuyor. Bugün Almanya’da bile Merkel sonrasında ne olacağı belli değil. Merkel’in kendisi bile şikayet ediyordu. Bundan dolayı da oralarda da sıkıntı var. Avrupa’da bazı hükümetler kurulamıyor,” sözleriyle savunmaya geçmiş. Son basın toplantısında Almanya Şansölyesi’nin önünde de aynı çıkışı yapmış ve Merkel’i şaşırtmıştı. Büyük ihtimalle Erdoğan’ın kimi taleplerini karşılamamak için “Bizde koalisyon var, parlamentoyu ikna etmem lazım. Sizin gibi tek söz sahibi değilim” tarzı şeyler söylemiştir. Oysa Merkel 16 yıl güçlü bir başbakan olarak görev yaptı ve kendi arzusuyla kenara çekildi. Bizzat onun hikayesi bile Erdoğan’ı haksız çıkarıyor.
“İstikrar için bu gerekli” iddiasıyla sistemde revizyon düşünmeyen Erdoğan, sadece “50+1 şartıyla” ilgili hata yaptığını kabul etmiş. “Mahsurlu olduğunu anladık. 50+1’i o zaman bu kadar sıkı bir şeye bağlamamamız gerekirmiş. Onun farkına vardık,” şeklinde konuşmuş. Seçilmesinin imkansıza yakın olduğunu o da anlamış. Yeni ittifak arayışları ve Millet İttifakını bölmek için gösterdiği ekstra çaba bunun işaretiydi zaten. İlk defa kendi de itiraf etmiş oldu.
Merak ediyorum: Erdoğan sosyal medyada geyik konusu olan Konya sanayiinde üretilen robotlara da inanıyor olabilir mi?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***