Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) MİT eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür’ün 1990’lı yıllarda gözaltında işkence, ölüm ve devlet eliyle işlenen cinayetlere ilişkin itiraflarının yankıları devam ediyor. Eymür’ün itiraflarına rağmen herhangi bir soruşturma açılmamasına kayıp yakınları tepki gösterdi.
1980’de İstanbul Gayrettepe’de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren Yarıcı, gözaltında kaybetmenin ve işkencenin bir devlet politikası olduğunu söyledi. Eymür’ün itiraflarının da bu durumu doğrular nitelikte olduğunu belirten Yarıcı, Eymür’ün açık bir şekilde “Ben işkence yaptım, ben öldürdüm” itirafında bulunduğunu belirtti. Yapıcı buna rağmen Eymür’ün elini kolunu sallayarak dolaşmasına tepki gösterdi.
‘FAİLLERDEN BİRİ EYMÜR’
Yarıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz kayıplarımızın faillerini biliyoruz aslında. Failler belli kayıplar nerede diyoruz. Bu faillerden bir tanesi de Eymür. Her hafta bu kişilerin adını söyleyip, yargılanmalarını istiyoruz. Ama bu sefer farklı bir şey oldu; kendisi itiraf etti. Daha önceleri de söylemişti. Çıktığı mahkemelerde de bunu yüzü kızarmadan itiraf etti. Ama ayrıca bunu devlet adına yaptığını söyledi.”
‘BU ÜLKEDE İŞKENCE SUÇ DEĞİL’
Adalet aradıkları için haksızlığa uğradıklarını belirten Yarıcı, “Oysa ‘Ben işkence yaptım, insan öldürdüm’ diyen insana hesap sormuyor. Burada bir terslik var. Kimden yana adalet? Ne için adalet? Kimin adaleti? Bu soruları sormamız gerekiyor. Burada da açık bir şekilde adaletin Eymür ve yönetenlerden yana olduğunu görüyoruz. Ben 42 yıldır ağabeyimi arıyorum, onun için adalet istiyorum. Tek bir Cumhuriyet Savcısı çıkıp da, ‘sen Hayrettin Eren’i nereye koydun, ne yaptın’ demedi. Demek ki bu ülkede işkence yapmak, insan öldürmek, bir insanı yok etmek suç değil. Peki suç olan ne? Adalet ne için var” diye sordu.
‘ZAMAN AŞIMI OLMAZ’
Kayıpların bulunmasını talebini yineleyen Yarıcı, “İşkenceyi, gözaltında kaybetmeyi politika haline getirmiş olan bu devletin, uluslararası zorla gözaltında kaybetmelere karşı bir sözleşme imzalamasını istiyoruz. İnsan hakkı ihlallerinde zaman aşımı olmaz. Zaman aşımı kavramının anayasadan çıkarılmasını istiyoruz” diye belirtti.
‘SÖYLEDİKLERİMİZ TEYİT EDİLDİ’
13 Eylül 1980’de Ardahan’ın Göle ilçesinin Okçu köyündeki evinden gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın kardeşi, Mikail Kırbayır, Eymür’ün itiraflarını “malumun ilanı” olarak değerlendirdi. Devletin işkencesi sonucu birçok insanın yaşamını yitirdiğini belirten Kırbayır, “Bu gerçeği ilgili kurumlara paylaştığımızda dikkate alınmadık. Hem Eymür, hem de Sedat Peker’in itirafları bizim yıllardır anlattıklarımızın teyididir. Söylediklerimizin tanığıdır, şahididir ve itirafıdır” dedi.
BAKANLIĞA ÇAĞRI
Savcılara ve Adalet Bakanlığı’na seslenen Kırbayır, itiraflarda bulunan Eymür’e neden hiçbir dava açılmadığını sordu. Kırbayır, “Burada anlıyoruz ki devletin bir politikası var. Bu politika, ‘karşı çıkarsan öldürürüm’, ‘bana muhalif olamazsın’ politikasıdır. Bu suçu işleyenler korunuyor, kollanıyorlar” diye vurguladı.
12 Eylül zihniyetinin devam ettiğini belirten Kırbayır, kayıp yakanları olarak mücadele etmeye devam edeceklerinin altını çizdi. Kırbayır, “Kayıplarla buluşma mekanımız olan Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceğiz. Bu can bedende olduğu sürece Ardahan’da Cemil Kırbayır’dan, Edirne’de Talat Türkoğlu’nun akıbetleri belli olana kadar, failleri yargılanana kadar mücadele edeceğiz” diye konuştu. (MA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***