Eski mit görevlisi Mehmet Eymür’ün açıklamaları tartışılmaya devam ediyor.
Gazeteci Özlem Gürses’in “Bir insan İşkence yapıp daha sonra bundan nasıl pişman olmaz?” sorusuna, “İşkence derken ne ifade ediliyor onu anlamak lazım, gözleriniz kapalı tutulsa bile işkence kabul ediliyor” dedi.
Develetin kullandığı metotların meşru olduğunu savunan Eymur, “İşkence bütün dünya tarihinde var açın bakın, işkenceden işkenceye fark var.” ifadelerini kullandı.
Gazeteci Cengiz Erdinç, “1970’lerden başlasak, Kızıldere operasyonunda olduğunuzu söylüyorsunuz, MİT adına mı oradaydınız?” sorusu yöneltti.
Elektrikli işkence uygulayıp uygulamadığı sorusuna ise “Samimi söyleyeyim mi, yaptım mı yapmadım mı onu bilmiyorum. Gençken ataktım, zaman zaman yanlışlar yapmış olabilirim. Hiçbir zaman elektrik kullanmadım. Klasik falaka.” yanıtını verdi.
Halk TV’de yaptığı açıklamaların satır başları şöyle:
“Devlet bir takım yöntemler kullanabilir yani, onu söylemek istiyorum. Öldürme yöntemi değil tabi. Daha önce devletin kullandığı Yeşil gibi adamlar bir takım eylemler yapmıştı, bu gibi.
Dünyanın her yerinde o tip cinayetler oluyor, sadece Türkiye’de değil. Kennedy cinayetini hatırlat mısınız? Türkiye’ye mahsus değil ki.
Uğur Mumcu muteber bir insandı. Kendisini çok takdir ettiğim bir insandı, ara sıra görüşüyordum. Aramız gayet iyiydi. Uğur Mumcu’nun ölümünden sonra ben bunu belirttim, Bulgaristan’la bile arası kötüydü.
Mehmet Ağar’a sormak lazım, ne manada söyledi bilmiyorum. Bizde bir arkadaşımız vardı, Yavuz Ataş diye. Uğur Mumcu cinayetinde kendisi görevli olmadığı halde araştırma yapmış. Dikkatimizi çekti o zaman. MİT Müsteşarı da kendisine görev vermedik niye gittin diye sormuş.
(Abdullah Çatlı) Bu benim dışımda olan bir şey, benimle alakası yok. İstanbul Bölge Başkanı Nuri Gündeş’in bir operasyonudur, ben muhaliftim buna. ASALA’ya karşı kullanıldılar sözde. Ben başından beri muhaliftim çünkü uyuşturucu işi yapıyorlardı ve Kürtlerle işbirliği yapıyorlardı bir yerde. Milliyetçi bir grup, Kürtlerle işbirliği yapıyor. Kürtler dediğim PKK’lılarla iş yapıyorlardı. Bu sahte kimlik, uzmanlıklar bizimkiler (MİT) verdi. Türkiye’ye döndükten sonra şeyi bilmiyorum.
Yeşil’i yurt dışında kullandık. Yeşil’de bize gelmeden evvel başbakanlık kartı verilmişti. Kolordu toplantılarına katılıyordu Güneydoğu’da. Mahmut Yıldırım’ı kastediyorum evet. Yeşil, ilk bizim Elazığ elemanı olarak göreve başlamış gençliğinde. Ondan sonra askerlerle çalışmaya başlayınca bizimkiler bırakmışlar. Sonra Güneydoğu bölgesinden çıkarıldı ve Ankara’ya yerleşti, yerleşince eskiden kendisini tanıyanlar bizim yurt dışı faaliyetlerimizde yararlı olabileceğini söylediler. Prosedürlere uyarak kendisinden faydalandık. Böyle adam kullanılır mı diyeceksiniz. Bizim yönetmeliklerimiz son derece uygun, temiz adam bizim işimize yaramıyor. Bizim için suç işlemedi. Biz bir kere onu sorguya aldık, bu konularla ilgili, bir para meselesi vardı. Fakat hep bu paraları daha önce de paylaşıyordu. İbrahim Şahin’le filan epey paylaştığını anlatıyordu.
Babaların merhaba dediğimiz vardı, bilgi aldığımız vardı, sorguya aldığımız vardı.
Şimdi, Kaşif Kozinoğlu’nun HADEP Başkanı’na eylem yapmak için bir astsubaya emir verdiğini biliyorum. Bu konuda, çok soruş… Kaşif Kozinoğlu benim emrimde çalışıyor, benim haberim yok. Benim altımda Orhan Çoban diye bir emekli bir albay var. Ona bağlı olarak da Kaşif Kozinoğlu çalışıyor. Onun üzerine sual açtım, bu suallerden bir kısmını verdim Gökçer Bey’e. Bu Orhan Çoban’ı da Danıştay Katliamı olmuştu biliyorsunuz, davası olmuştu, o davada kameraları kapatan adam olarak gözaltına almışlardı.
Onun söyledikleri, Fethullah’tan 50 bin dolar para aldığımı söyleyen bir adamı ne kadar ciddiye alacağım. Ciddiye almak mümkün mü yani.
Bu raporu yazan, bu hikayeyi yazan daha doğrusu Doğu Perinçek. Tamamen uydurma, tamamen yalan. Çiller Özel Örgütü diye bir örgüt yok. Böyle bir örgütte Mehmet Eymür’ün Mehmet Ağar ve Abdullah Çatlı’yla birlikte yönetici olması komik. Bu bir tertip, bu tertibi yapan Mikdat Alpay’lan Doğu Perinçek. Sönmez Bey ya bunu okumadan imzaladı, bunu sormak lazım.
Sönmez Köksal ise 17 Aralık 1996 tarihli MİT raporu için şunları söyledi: Bunlar basında çıkan iddialarla hazırlanmış bir rapor. Benim imzamın bulunduğu bölümde bu vurgulanır. Raporun verilmesinden sonraki süreç de üzerinde konuşmamam gereken bir süreç.
Çiller Özel Örgütü tamamen montajla yapılan bir şey. Çiller’in hataları varsa bu örgütün, size şeyi de yolladım, bununla ilgili döküman da yolladım, Çiller örgütüyle ilgili. Var diyorsanız sizin bildiğiniz bir şey var, onu anlatın ben öğreneyim. Çatlı’lar var, Mehmet Ağar’lar var, öyle bir örgüt var. Bu örgüt işte, 18 cinayetten halen yargılanan bir örgüt. Sizin sorduğunuz Kaşif Kozinoğlu da bu örgütte çalıştı bir ara.
Çakıcı’yı bir operasyonda kullandık, ondan sonra benim aram bozulmuştur Çakıcı’yla. Çakıcı’yı ilk alan, görüşen Atasagun’dur. Operasyonlarda kullanmak için Ankara’ya davet ettik, eğitime aldık, 2-3 tane adamı vardı, yurt dışında bir eylem için. Fakat o zaman eğitirken Korkut Eken onu pek beğenmemişti, eğitimlerini o yapıyordu. O operasyon maalesef istediğimiz gibi gitmedi, sızmalar oldu. Benim kullandığım tek şey o faaliyettir.
Ben hiç sessiz kalmadım, hep bir yerlerde bir şeylerle uğraştım, onları da rapor yazaraktan, şey yaparaktan hiçbir zaman sessiz kalmadım. Hep yaptığım şeyleri müdafaa ettim, çok da başım ağrıdı zaman zaman. Teşkilattan ayrıldım tekrar çağırdılar, tekrar gittim. Ben doğru yaptığımı düşünüyorum, memleketime doğru hizmet ettiğimi düşünüyorum.
(Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetler açıklaması) Şimdi terörün, çetelerin çok olduğu dönemde her türlü şeyi beklemek lazım. Ben 25 sene önce söyledim siyasi cinayetlere de tevessül edebilirler diye. Her zaman risk var, eğer kontrol edilmiyorsa. Adalet en önemli şey, adalet işlemediği zaman hiçbir şeyi beklememek lazım.
Çok enteresan tabi Çakıcı’nın çıkarılma şekli, arka arkaya tahliyeler. Çok dikkatimi çekti tabii. Zaten Sayın Bahçeli’nin ziyareti bir acayip geldi bana, cezaevinde. O ilişkiyi kuranlara sormak lazım.
Sedat Peker’in takipçisi çok, kendi söylediği gibi çok pirüpak bir insan değil, kan akıtacağız öldürün kardeşlerim diye 15 Temmuz’da bağıranlardan biriydi. Ben bir kere karşılaştım tanıdığımda. Kendisinin iş adamı olduğunu söyledi, ben de iş adamı 30 kişi arkasında gezmez dedim. Hakikaten öyle bir ekip halinde dolaştıkları için. Bugünkü iddiaları çok ilginç, canı yanmış, canı yanmadan bunları anlatsa daha makbule geçerdi tabii. Çok takipçisi var anladığım kadarıyla, herkes ilgiyle ne anlatacağını bekliyor.
Mehmet Ağar’ın demek ki gücü var. Gücü gayrimeşru hayattan geliyor bence. Uyuşturucudan bahsediliyor, zaten bilmiyorum ne kadar doğru, bir burun ameliyatı geçirdiğini biliyorum, doğruluğunu bilmiyorum ama bu kokain içenlerde olan bir şey, burun şey, çekerek şey ediyorlar ya.
(Doğu Perinçek) Vallahi öyle bir çelişki görmüyorum ben de. Ortalığı devamlı karıştırdığı için bence hep hapiste tutmak lazım. O kadar çok kişinin ölümünden mesul ki, o kadar çok. Hep teşhir etti, hep hedef gösterdi. Biz onu Robert Kolej’de bir İngiliz hocanın elinde, İstanbul grubunu yakaladık. Bunlar kayıtlarda olan şeyler.
Eymür, meslek hayatında kimseyi öldürmediğini söyledi.
(Kızıldere) Müsait değildi, bir dağ köyüydü, geceleyin kaçabilirlerdi, geceleyin de asker çok zorlanırdı, can kaybı da daha fazla olurdu.
Yeşil’in saklanması için bir neden yoktu.
1 Mayıs 1977 için Perinçek grubuna bakmak lazım. Onun kendi içlerinden, kendilerinden ayrılanlar anlattı. O hadiseyi ilk başlatanlar Perinçek grubu. The Marmara otelinin camları açılmaz. Oradan ateş edildiği pek doğru bir şey değil. Perinçek’le ilgili bağlıyorum ama mesnetsiz bağlamıyorum. Hepsini dökümental olarak ispat edecek durumdayım.
Derin devlet Türkiye’yi korumak içinse iyi bir şey ama ben şu günkü yapılanmada böyle bir güç görmüyorum. Özel Kuvvetler bu amaçla, beyaz kuvvetler dedikleri sivilleri kullanıyorlardı. Bu iyi bir yapılanmaydı. İçeride siyaseti dizayn etmek için kullanılmış olabilir. 6-7 Eylül olayları. Onlar yani, çok üzücü olaylar.
Ben FETÖ’yü çok önemsemiyorum, arkasındaki güce bakmak lazım. Onlar şunu yapma dese yapabilir mi?
Ben işkence devam ediyor demedim, insanlar yaşadığı müddetçe devam edecek dedim.
Benim dizayn gücüm yok, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda yeni bir dönem yaratmak gibi. Teşkilat benim eski yuvam, iyi olmasını canı gönülden dilerim, Türkiye için önemli görev yapan bir yerdir, inşallah çok daha kuvvetli, güçlü, Türkiye’ye yardım eden bir teşkilat halinde devam eder.
Benim kendi sayfam var, orada bunların çoğu mevcut.
Mikdat Alpay’ı ima ettim orada. Diyarbakır Başkanlığını yapan Hayri Birler filan işte, kendi içimize bile aldık zamanında.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***