İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen depremde 30 kişinin hayatını kaybettiği Emrah Apartmanı’na ilişkin haklarında dava açılan 1’i tutuklu 3 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü. Bayraklı’da bulunan İzmir 4.’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanıklar, müştekiler ve avukatları hazır bulundu.
Duruşmada ilk olarak tutuklu sanık, bina fenni mesulü ve statik-betonarme proje müellifi inşaat mühendisi T.A. savunmasını yaptı. Binayı 1975 deprem yönetmeliğine uygun yaptığını belirten A., binanın İnşaat Mühendisleri Odası tarafından incelendiğini ve ruhsat verildiğini aktardı. “Fenni mesuller müteahhidin elemanı değildir, kanun gereği atanırlar” diyen A., “Fenni mesuliyeti yapı ruhsatıyla başlayıp yapı kullanma belgesi ile sona eriyor. ‘Fenni mesul malzeme alımı, satımı yapmaz, müteahhitlik, şantiye şefliği yapmaz’ der İmar Kanunu’nda. Almadığım malzemeden dolayı sorumlu tutulamam. Alınan karot sayısını yetersiz görüyorum. Tam gün çalışmadığı için fenni mesuller o günlerden sorumlu tutulamaz” dedi.
İHMAL EDİLMİŞ
Emrah Apartmanı’nda 2005 yılında yaşanan depremde çatlaklar oluştuğunu kaydeden A., “Bu çatlaklar bilimsel araştırma yapılmadan ihmal edilmiş ya da yanlış yöntemler uygulanmıştır. Binayı bütün haliyle ele almak gerekir. Uzmanlarca bütün haliyle ele alınmamıştır. Binalar çatladığında önlem alınması gerekir. Beton ve etriyelerle ilgili suçlamalar vardır hakkımda. Binanın yıkılışını sadece beton ve etriyelere bağlamak doğru değildir” diye belirtti.
‘SORUMLU DEĞİLİM’
Daha sonra savunma yapan tutuksuz sanık bina müteahhidi Hayati Uzun, binanın müteahhidi değil kooperatif müdürü olduğunu söyledi. Aynı binada 25 sene oturduğunu dile getiren Uzun, “Daha önceki depremde İzmir Bayındırlık İl Müdürlüğünden heyet geldi ‘Sıva çatlağıdır, oturulabilir’ raporu verdiler. Benim bir sorumluluğum yoktur. Kalfaya kaba inşaat olarak verdik. Kalfanın işini doğru yapıp yapmadığını fenni mesulü denetler. Kalfa ‘demir döşendi’ der biz fenni mesulü çağırırız. Kooperatif adına imza yetkisi olan tek kişi bendim” ifadesini kullandı.
‘İMZAYI NASIL ATTIM BİLMİYORUM’
Tutuksuz sanık sürveyan H.B.S. de binanın sürveyanı olmadığını savunarak, “Bu imzayı nasıl attım bilmiyorum” savunmasını yaptı.
H.B.S’nin avukatı müvekkilinin inşaatta hiçbir zaman fiilen sürveyan olarak bulunmadığını belirterek, “Usulen atılmış bir evrakta imzası var. Muhtemelen evrak işlerinde eksiklik olmasın diye atılmış olabilir” diye konuştu.
‘ŞİKAYETÇİYİZ’
Sanıkların savunmalarının ardından müştekilerin ifadeleri alınmaya başlandı. Depremde anne babasını kaybettiğini aktaran müşteki Özge B. ise bildiği tek tadilatın mantolama ve boyama olduğunu belirtti. Sanıklardan şikayetçi olduğunu kaydeden B., şöyle devam etti: “Depremden sonra gördüğüm tek şey bir kum tepesiydi. Elimize aldığımızda beton ufalanıyordu.”
Depremde 10 yaşındaki kızını kaybeden Hasan İnan da, “Sanıklardan binayı yapan H.U’ya her depremde binanın sağlamlığını sormuştum. ‘Sen hiç merak etme, bu binayı sağlam yaptık, ben de geçmişte depremde torunumu kaybettim’ dedi. 3,5 milyonluk şehirde sadece 5 bina yıkılıyorsa ciddi ihmal vardır. Bomba atsanız bina bu hale gelmez. Geçmişte sadece deprem çatlaklarını kapatmak için epoksi yapıldığını biliyorum. Sanıklardan şikâyetçiyim” şeklinde konuştu.
Müşteki Recai Argüder de sanıklardan şikâyetçi olduğunu belirterek, “Eşim depremden çok korkuyordu, en korktuğu ölüm şekliydi. Bir keresinde, H.U’ya, ‘Ağabey, bu bina sağlam değil mi, sana güveniyoruz’ demişti. H.U. da, ‘Bana değil, Allah’a güvenin’ demişti. O zaman biz onun şaka yaptığını zannetmiştik, ancak olmadığını maalesef sonradan anladık” diye aktardı.
TUTUKLANMA TALEBİ
Müşteki avukatları H.U’nun tutuklanmasını ve T.A’nın tutukluluğun devamını talep etti. Savcı da sanıklardan Hayati Uzun’un tutuklanması, diğer sanığın tutukluluk halinin devamı yönünde mütalaa verdi.
YARINA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık T.A.’nın tutukluluk halinin devamına, Hayati Uzun’un konutu terk etmemek kaydıyla adli kontrol uygulanmasına, dosyaları ayrılan kamu görevlilerine ilişkin soruşturma akıbetinin sorulmasına ve eksiklerin tamamlanmasına karar vererek duruşmayı yarına (30 Kasım) erteledi. (MA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***