Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Türkiye’deki başkanlık sisteminin sadece Habeşistan ‘da (Etiyopya) olduğunu belirterek, “Bu, keyfi, bir kişinin otoritesine bağlı, meşruiyeti sadece Cumhurbaşkanı’na ait bir sistem. Türkiye tam bir boşlukta. ABD’de de başkanlık sistemi var. Ama bakan atamaları dahil, her türlü kararı Senato ya da Temsilciler Meclisi’nden geçirmek zorunda” dedi.
Cindoruk, muhalif.com.tr’den Leyla Tavşanoğlu’na yaptığı açıklamada, ülkenin içinde bulunduğu durum sert bir dille eleştirdi.Cindoruk, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye uydurma bir sistemin olmadığına işaret ederek, şöyle devam etti: “Öyle bir sistem yok. Siyaset bilime dayanır. Yani Anayasa Hukuku ve Siyaset Bilimi. Siyaset Bilimi içinde bugün bizim başkanlık sistemi sadece Habeşistan’da (Etiyopya) var. Bu, keyfi, bir kişinin otoritesine bağlı, meşruiyeti sadece Cumhurbaşkanı’na ait bir sistem. Türkiye tam bir boşlukta. ABD’de de başkanlık sistemi var. Ama bakan atamaları dahil, her türlü kararı Senato ya da Temsilciler Meclisi’nden geçirmek zorunda. Ankara’ya büyükelçi tayin etmek için iki meclisin onayını alıyor. Yani bizim hukuktaki tabirle denetleme kadar gözetleme de var. Gözetleyeceksiniz, mesafeleri ayarlayacaksınız. Geçenlerde TBMM’den bir tezkere çıktı. Bu tezkere savaşa girme tezkeresi. Tezkere yetkiyi bir kişiye, Cumhurbaşkanı’na verdi. İstiklal Savaşı ve Dumlupınar Meydan Muharebeleri’ nde Atatürk’e bu yetki verilmedi. Atatürk’e verilmeyen bu yetkiyi Meclis hiçbir şart koşmadan Cumhurbaşkanı’na verdi. Şimdi Cumhurbaşkanı isterse Türkiye’yi savaşa sokar. Parlamentonun içi boşaltılmış. Soruşturma yapamıyor, bakan tayin edemiyor, hükümet kuramıyor.”
‘GRUP TOPLANTILARINDA BİR SAZ HEYETİ EKSİK’
Eskiden grup toplantılarının partiler için önemli olduğunu vurgulayan Cindoruk, “Şimdi grup toplantılarını görüyorum, hengâme. Bağıranlar, çağıranlar. Meyve, sebze getiren bile var. Bir saz heyeti eksik. Parti başkanı geliyor, bir konuşma yapıyor; karşı tarafa veriyor, veriştiriyor. Sonra toplantıyı idare eden, toplantı bitmiştir, diyor. Nerede müzakere? En iyi istişare müzakereyle olur. Devleti yöneten kimse bundan faydalanacak. Karar çıkarsa o karara bağlı kalacak. Bugün bütün karar organları ortadan kalkmış.” diye konuştu.
Meclis’ten Bakanlar Kurulu sırasının kaldırılmasını eleştiren Cindoruk, şunları söyledi: “Meclis Başkanlığım sırasında çok itibar ettiğim hükümet sıraları vardı. Hükümet temsilcileri, bakanlar, bürokratlar gelir, milletvekillerine çok yardımcı olurlardı. Şimdi o sırayı kaldırdılar. Ben oraya bilardo masası koyacaklar sandım. Boş duruyor orası. Bakanlar balkona çıktılar. Balkonda kordiplomatiğin yanında oturuyorlar.”
‘TÜRKİYE DEMOKRASİ PLATFORMALARINDA YOK’
Cindoruk, Türkiye’nin demokrasi platformlarından dışlandığına belirterek, “Bu, Türkiye bağlantısız ülke oldu, demektir. Avrupa Konseyi’yle, AB’yle aramız kötü, ABD’nin kurduğu demokrasi platformunda yoksunuz. Siz nesiniz? Bağlantınız kiminle? Bir tek NATO’yla. Ama o askeri pakt. Askeri pakta bağlı olmak devlete kimlik kazandırmıyor ki. Nitelik kazandırıyor. Özetle şunu söylemek istiyorum. Cumhuriyet niteliğini ve niceliğini kaybetmiştir. Acı bir tespit. Ama bunu herhangi bir politikacı gibi söylemiyorum. 70 yıl siyaset yapmış bir şahit gibi söylüyorum. Ben şahidim. Tek parti dönemlerinde, askeri idarelerde bile Türkiye bu duruma düşmemişti. Bir ümidimiz, imkânımız vardı. Onlar şimdi yok.” diye konuştu.
‘BU REJİM HASTADIR’
Erdoğan’ın rejim değşikiliği için anayasa yapmaya çalıştığını söylen Cindoruk, açıklamalarına şöyle sürdürdü: “(Erdoğan için) Ne yaptığı belli değil ama rejim değişikliği için yeni Anayasa yapmaya çalışıyor. Demek ki o da bu yanlış, parlamenter sistemi ortadan kaldıran rejimin değişmesini istiyor. Kendine göre fikirleri vardır; açıklayacak, göreceğiz. Öbür partiler koro halinde parlamenter rejime dönülmesini istiyor. Ben ise Cumhuriyet’in temeline dönülsün, diyorum. Cumhuriyet’in mafsalları işlesin. Yorgun. Senatosu, Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu, Sayıştay yok. Böylesine yozlaşmış, tüyleri dökülmüş rejimin adı Türkiye Cumhuriyeti rejimi olamaz. Bu rejim, benim tabirimle, hastadır. Ne yapacağız? Ağlayacak mıyız? Hayır. Sizlerin Muhalif’ in sayesinde uğraşacağız, didineceğiz, fikirlerimizi söyleyeceğiz. Parlamento egemenliğine dayalı Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden ayağa kaldıracağız.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***