Figen Çapkur mektubunda kendisine dua etmesini istediği oğlu Taha Eren’e “Bilmiyorum buradan sağlam çıkar mıyım. Bunun bu kadar zor olacağını düşünmemiştim. Artık nasıl yaparsın ne yaparsın bilmiyorum oğlum ama benim durumum hiç iç açıcı görünmüyor” diye seslendi.
Öğretmen Çapkur sadece oğlu Taha Eren’in ve oğlunun arkadaşlarının okumasını istediği mektubunda şu satırları yazdı:
28.10.2021
Saat: Bilmiyorum, karantinaya koğuşundayım.
Canım oğlum Eren’e
26.10.2021 tarihinde 3 polis eşliğinde bu karantina koğuşuna getirildim. Dört duvar arasında yatak ve dolapla tek başıma kaldım ve en çok korktuğum şey böylece başıma geldi. Yalnızlık!
Korkudan banyo bile yapamıyorum. Melike’nin çığlıkları yine başladı, olabildiğince dolaplara vuruyor, 4 aydır uykusuzluktan deli olmuş bizler de onun bağırtıları arasında kalıyoruz.
DUVARDAKİ ‘UMUDUMU KAYBETTİĞİM AN BİTMİŞİMDİR’ YAZISI…
Bugün beni öğle vaktinde normal koğuşa götürdüler çok mutlu olmuştum ama bu sevincim 10 dakika sürdü. Koğuştakiler karantinadan çıkarılmama itiraz ettiler. “Abla, itirazımız sana değil ama normalde herkes 14 gün karantinada kalıyor” dediler. Yastık, yorgan ve diğer eşyalarımla birlikte beni karantinaya koğuşuna geri getirdiler. Demek ki bu hücrede biraz daha kalacağım. Nasip, bugün daha iyiyim. Melike’nin çığlıkları arasında intihar etmeyi bile düşündüm ama duvardaki “umudumu kaybettiğim an bitmişimdir” yazısı beni kendime getirdi. UMUT… İnşallah çıkacağım buradan.
…
Nasip işte, kaderde buranın ekmeğini yeniden yemek varmış. Ne istiyorum biliyor musun? Dua. Vakkas hocaya çok selam söyle bana çok dua etsin. Sadece dua istiyorum, belki gizli bir el beni buradan kurtarır. Bilemeyiz ki belki sabahın ilk ışıklarıyla özgürlüğümüz elimize verilir.
ÖZGÜRLÜK NE KADAR ÖNEMLİ…
Bugün, müddetnamem geldi. Belki de bu yüzden bu kadar kötüyüm, bilmiyorum.
Tahliye tarihim 22.05.2027 gözüküyor. Koşullu salıverilme tarihi ise 29.10.2025.
Anlamadım. Adıyaman’da yattığım 8 ay bunun içinde mi? Ama diyorum ki bu tarihlerde inşallah burada yatmayacağız, daha yakın zamanda çıkacağız. Nice müebbet hapis alanlar şimdi dışarıda, hükümlü bir sürü insan serbest kalmış, inşallah bizler de o şekilde buradan çıkabiliriz.
…
“BİLMİYORUM BURADAN SAĞLAM ÇIKAR MIYIM”
Burada ışık da yok, her yeri zor görüyorum. Bilmiyorum buradan sağlam çıkar mıyım. Bunun bu kadar zor olacağını düşünmemiştim. Artık nasıl yaparsın ne yaparsın bilmiyorum oğlum ama benim durumum hiç iç açıcı görünmüyor. Bugün, evi arabayı satsan acaba beni kurtarabilir misin diye düşündüm. Her şeyin nasıl döndüğünü düşündükten sonra vazgeçtim. Allah, zamanı gelince beni buradan çıkaracak dedim. Sadece biraz gücüm azalmış, belli ki resetleniyorum. Sadece Kuran-ı Kerim okuyorum, siyah poşetim önümde namaz kılıyorum. Bizim çöp attığımız siyah büyük poşet nelere kadir, üzerinde namaza kılıyorum. Seccadem vardı ama girişte aldılar. Gidiş o gidiş seccadem geri gelmedi.
Melike’nin çığlıkları da azaldı. Geçen gün avluya çıktığımızda üzerine Felak ve Nas surelerini okudum. Tabii ki ondan demiyorum ama ilk günlere nazaran daha sakin duruma geldi, geceleri krize giriyor sadece. Ona çok dua ediyorum. Gencecik kız ne hale gelmiş, avluya çıktığımızda bana “Teyze sigara versene” diyor. Sigara içmiyorum deyince de küfürler ediyor. Bazen camdan bağırıyorum “Melike, Allah de bakayım” diye. Sessizce Allah diyor. Özü temiz biri…
“BU GÖZLER, UNUTULMAYACAK NELER GÖRDÜ”
Allah!!! Halimize ne kadar şükretsek azdır. Bu gözler, unutulmayacak neler gördü. Acaba Rabbim niye gösteriyor bunları diye düşünüyorum, çünkü umursamayan biri değilim ve etkileniyorum. Sağlıklı olduğumuz için şükredelim Elhamdulillah, Elhamdulillah, Elhamdulillah.
Sen de bana özel dua etmek ister misin? Burada sabah namazını bazen iki kere kılıyorum. Gün ışığına göre hareket ediyorum. Sabah 8’de sayım olduğunu, sabah 10’da ekmek dağıtıldığını bildiğim için sadece bu saatleri biliyorum.
Elazığ’a nakilden Covid karantinası yokmuş, olsa bile hücreyi tekrar göze alır mıyım bilemiyorum. 14 gün çok zor bir süreç. Baban gelebiliyorsa o gelsin benim yanıma. Evde satılacak eşyalar var, … eşi alacak. …’ya ben söylerim ama bozulmasın satılsın eşyalar. Yargıtay şimdi telefon masraflarını çıkarır, oraya veririz. Pasaportu ne oldu bilmiyorum.
Bu kadar karışık yazdım, tansiyonum yükseldi. Kalemi birazdan teslim edeceğim o yüzden acele ediyorum. Twitter’ı yine kullanıyor musun yoğun? Bana resim gönderin. … demiştim ama Anayasa mahkemesini unutma. … ’ya sorarsın, … numarasını alsın, senin yanına en kısa zamanda gelsin. 15 tatilde olabilir. Onu hiç merak etmiyorum biliyor musun? Çünkü iyi olacağına inanıyorum. Dışarıda da keşke böyle düşünüp yoluma baksaydım. İnsan içeri düşünce ama… İlk girdiğim zaman (Adıyaman’da) daha çok meraklanıyordum. Şimdi öyle değil, şimdi sadece kendime ağlıyorum, kendime üzülüyorum. Hiç böyle olacağı aklıma gelmemişti.
Ev arkadaşlarına selamlar, paketi aldınız mı? Benim için elinden geleni yapacağına inanıyorum. Ben erken pes ettim ama sen inşallah etmezsin. Duaya muhtaç garip annenizden sevgilerle.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***