Hutbede, bir başkasının canına, malına ve kişilik haklarına kast edilemeyeceği vurgulandı. Bu hutbenin verilirken, 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan cezaevinde haksız yere tutuluyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı bugünki cuma hutbesini kadın yönelik şiddete ayırdı. Şiddetin insan onuruyla asla bağdaşmayacağı belirtilen hutbede hiçbir kimsenin bir başkasının canına, malına ve kişilik haklarına kast edemeyeceğine dikkat çekildi.
MÜSLÜMAN ELİNDEN, DİLİNDEN İNSANLARA ZARAR GELMEYENDİR
Peygamberimizin (s.a.s) Veda Hutbesi’ne “Ey insanlar! Bu Zilhicce ayınız, bu Mekke şehriniz, bu gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız, şeref ve namusunuz da aynı şekilde mukaddestir” sözleriyle başladığı hatırlatılan hutbede, “Sevgili Peygamberimiz, bu uyarısından sonra sözlerine şöyle devam etti: “Dikkat edin, size mümini tanıtıyorum: O, insanların canı ve malı hususunda güvendiği kişidir. Müslüman ise elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyendir.” denildi.
ALLAH’IN GAZABI ZALİMLERİN ÜZERİNEDİR
Hiçbir kimsenin bir başkasının canına, malına ve kişilik haklarına kast edemeyeceği belirtilen hutbede her geçen gün artan kadınlara yönelik şiddetin vicdanları yaraladığı kaydedildi. Şiddetin İslam inancında yeri olmadığı vurgulanan hutbede, “Şiddet, acizliktir, merhametsizliktir, zulümdür. Şiddet, can dokunulmazlığı ihlalidir ve insan onuruyla bağdaşmaz. Hiçbir gerekçe, şiddet için mazeret olamaz. Kimden gelirse gelsin şiddetin hiçbir şekli kabul edilemez. Rabbimizin gazabı, meleklerin, gök ve yer ehlinin laneti, şiddete yeltenen, Allah’ın dokunulmaz kıldığı canları katleden zalimlerin üzerinedir”
KİM BİR CANI ÖLDÜRÜRSE BÜTÜN İNSANLARI ÖLDÜRMÜŞ GİBİ OLUR
İslam’a göre asıl olanın şefkat, merhamet ve yaşatmak olduğu vurgulanan hutbede, şu ifadelere yer verildi: “Allah’ın masum kıldığı cana kıymamak, zarar vermemektir. Nitekim Yüce Kitabımız Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.”
DİYANET GÜLEN HAREKETİ’NE YAPILANLARA SESSİZ KALDI
Diyanet, 15 Temmuz sonrasında Gülen hareketi mensupların yönelik başlatılan tenkil sürecindeki zulümlere sessiz kalması dikkat çekti. Erdoğan rejimi 15 Temmuz sonrasında Gülen Hareketi mensuplarına yönelik yaptığı insan hakkı ihlali ve işkence resmi kayıtlara geçti. Elektrik ve cinsel istismar işkenceleri de rapor edilirken yaşlı, hastaların yanı sıra binlerce çocuk ve bebek anneleriyle birlikte cezaevlerinde kaldı ve kalmaya devam ediyor. Bu süreçten 1.5 milyondan fazla kişi etkilendi.
YÜZBİNLERCE KİŞİ SOSYAL ÖLÜME MAHKUM EDİLDİ
OHAL döneminde 126 bin kişi görevinden ihraç edildi. 500 binden fazla kişi gözaltına alındı. 100 bine yakın kişi tutuklandı. 234 bin kişinin pasaportları iptal edilip yurtdışına çıkışları yasaklandı. İşlerinden edilen, özgürlükleri tehdit altına alınan ve sosyal ölüme mahkum edilen binlerce kişiden birçoğu kaçak yollarla yurt dışına çıkmayı denerken Ege ve Meriç kıyılarında can verdi.
HASTA TUTUKLULAR CEZAEVİNDE YAŞAMINI YİTİRDİ
90’lı yıllardaki insan kaçırmalar yeniden başladı. Siyah transporterla kaçırılan insanlardan bazıları kayboldu, bazıları ise aylar sonra işkence edilmiş biçimde ortaya çıktı. Cezaevlerindeki ağır hak ihlalleri nedeniyle çok sayıda tutuklu hayatını kaybetti. KHK’lı Komiser Mustafa Kabakçıoğlu, tüm tedavi taleplerine rağmen hücresinde hayatını kaybetti. Çok sayıda tutuklu da koronavirüse yakalandı. Akademisyen Halil Şimşek, cezaevinde koronavirüse yakalanarak vefat etti. Ağır hasta olan tutuklular tedavi ettirilmedi. Kız yurdu müdürlüğü yaptığı için 9 yıl 4 ay hapis cezası verilen 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan’ın infaz ertelemesi reddedilerek cezaevine konuldu.
2 BİN 300 EĞİTİM KURUMU KAPATILDI
Tenkil sürecinde 187 basın organı kapatıldı, 2 bin 500’den fazla medya emekçisi işsiz kaldı, 200’e yakın gazeteci tutuklandı. Darbe girişimi bahane edilerek bugüne kadar 2 bin 300 eğitim kurumu kapatıldı. 33 bin 500’den fazla öğretmen, 8 binden fazla akademisyen mesleklerinden ihraç edildi. 23 bin asker 30 binden fazla polis mesleğinden oldu. 69 bin 301 öğrenci bu süreçte demir parmaklıklar ardına atıldı.
İNSANLARIN MALLARA EL KONULDU
Yürütülen soruşturma kapsamında, bugüne kadar aralarında Boydak, Koza İpek, Aydınlı Giyim ve Uğur Soğutma’nın da bulunduğu 885 şirket TMSF’ye devredildi. Söz konusu 885 şirketin aktif büyüklüğü 40 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Bu şirketlerden bazıları ise bedelinin çok altında bir fiyata satıldı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***