Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Ekonominin kitabını yazdım’ diyor ama o hangi kitap bir sormak lazım. Eğer bizlerin ekonomiyi yönettiğimiz dönemden bahsediyorsa, o kitabı yazanlar başkaları, hiç kusura bakmasın. Ve o kitabı bizler kendisine rağmen yazdık… Yazdığı kitapta yokluk var, yoksulluk var” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yozgat’ta partisinin Akdağmadeni ilçe kongresinde konuştu. Babacan, özetle şunları söyledi:
‘ENSEYİ KARARTMAYA GEREK YOK’
Bu kötü yönetim yüzünden önümüzü göremiyoruz. Sisli bir havada araba kullanır gibi… Büyük bir belirsizliğin içinde ülke. Böyle sisli havada nasıl herkes duruyor ve yavaşlıyorsa, yatırımcılar da yeni iş sahası açmak için çalışabilecek iş insanları da aynı durur, yavaşlar… Şu son üç beş senelik sisli havayı silip atacağız ülkemizin üzerinden. Hep beraber özgür, zengin, iddialı ve itibarlı bir ülkenin yurttaşı olmanın huzurunu yaşayacağız. İnanın az kaldı. Enseyi karartmaya hiç gerek yok.
‘O HANGİ KİTAP’
‘Ekonominin kitabını yazdım’ diyor ama o hangi kitap bir sormak lazım. Eğer bizlerin ekonomiyi yönettiğimiz dönemden, ortak akıl ve istişarenin egemen olduğu dönemden bahsediyorsa, o kitabı yazanlar başkaları, hiç kusura bakmasın. Ve o kitabı bizler kendisine rağmen yazdık… O günlerde bizler ekonomi yönetiminin başındayken dolar 1 lira, 2 liraydı… Artık o eski dönemin başarıyla övünüp durmayı bir kenara bırakın. Son beş altı yılı anlatın… Eğer ‘bir şeylerin kitabını yazdım diyorsanız’, şu son üç buçuk yıllık dönemin bir kitabını yazın. Bu ülkenin ekonomisi mahvoldu.
‘YEREL SEÇİMLER UĞRUNA, BU ÜLKENİN ALIN TERİYLE BİRİKMİŞ MİLYARLARCA DOLARI HİÇ EDİLMEYE BAŞLANIYOR’
9 Temmuz’da kabine kuruluyor. 10 Ağustos’ta bu konuşmayı yapıyor. Ama herkes de artık ekonomiyi konuşmaya başlamış… Taraflı Cumhurbaşkanı ve akraba bakan el ele verdiği anda ilk bir ayda o ilk kur krizini yaşadı Türkiye… İşte 4,50’lerden 5,90’lara ilk o zaman sıçradı… Bir püf noktası daha var. O tarihlerde 9 Mart 2019’daki yerel seçimler geliyor… Bir yandan da 31 Mart yerel seçimleri yaklaşıyor. 2019’un başında, akıllarına Merkez Bankası rezervleri geliyor. Cayır cayır satılan 130 milyar dolar var ya… Onun yakılmaya başlandığı tarih 1 Ocak 2019. İşte o seçimlerden üç ay önce, şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde gizli saklı, arka kapıdan Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini cayır cayır satmaya başlıyorlar… Seçim öncesi oyun şu: ‘Biz ekonomiyi o kadar düzgün yönetiyoruz ki kur belli bir noktada duruyor ve seçime de gidiyoruz her şey kontrolümüzde’ sırf bu havasını oluşturmak için. Yerel seçimler uğruna, bu ülkenin alın teriyle birikmiş milyarlarca doları hiç edilmeye başlanıyor. Bir de utanmadan çıkıp meydanlarda milletle alay ediyorlardı o tarihlerde.
‘HALA ÇIKIP CEVAP VEREMİYOR’
Dolar 5.47’ye düştü diye övünüyorsun da arka kapıdan Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini cayır cayır sattığını niye açıklamıyorsun? Bu dürüstlük mü? Bunu Sayın Cumhurbaşkanı bilmiyor mu? Çağırıp sormuyor mu? ‘Ya oğlum ne yapıyorsun sen?’ demiyor mu? ‘Merkez Bankası 13 yılda 8 milyar dolar satarken açık ve şeffaf bir şekilde yapmış da sen niye bu ülkenin rezervini gizli kapaklı satıyorsun oğlum?’ diye niye sormuyor? Haberi olmadan böyle bir şey yapılması mümkün mü? O gün bugündür soruyoruz, ‘130 milyar dolar nerede’ diyoruz, hâlâ çıkıp cevap veremiyor.
‘MİLLİ PARAMIZ TARİHİN EN DEĞERSİZ NOKTASINDA’
Bir Amerikan doları 11 Türk lirasını geçti. Tarihin en değersiz noktasında biliyor musunuz? Milli paramız, yerli paramız tarihin en değersiz noktasında… Paramızı da itibarımız da beş paralık ettiler… İktidar tarafında ‘Önce hukuk, önce adalet’ diyen hiç kimse kalmadı. ‘Kurallar önemli. Kurumların bağımsızlığı önemli’ diyen birisi yok. Biri de demiyor ki ‘Ülkenin iç güvenliğinden sorumlu bakanı artık şu sağı solu tehdit etmeyi bıraksın’. Biri de çıkıp demiyor ki ‘Küçük ortak cezaevinden çıkan mafya liderlerini makamında ağırlamaktan vazgeçsin’. Sen hukuku yok et, ülkenin, iktidarın rotasını 28 Şubatçı Perinçek gibi adamlar çizsin, mafya-çete liderleri siyaseti dizayn etsin, sonra da git, sağda solda düşman ara. Olur mu böyle bir şey? Olan bu milletin insanlarına oluyor.
‘BUNUN ADI CEHALET’
Çiftçiye destek olması gereken Tarım Kredi Kooperatifi de marketçiliğe soyunuyor. Cumhurbaşkanının talimatıyla… Bir de üstelik gidiyorsun’ bir paketten fazla alamazsın’ diyor. Aynı o yokluk günleri var ya kuyruk günleri var ya aynı o…Aynı o yokluk günlerine döndürüyorlar memleketi. Bunun adı cehalet… Sorunu çözmek yerine sürekli şov. İşte bütün bu konuştuklarımız Sayın Erdoğan’ın yazdığı ekonomi kitabı… Yazdığı kitapta yokluk var, yoksulluk var.” (ANKA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***