Sınır Aşan Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi KHK’lı hakim Osman Nesuh Yıldız, AİHM’nin ‘Akın İpek’ kararına ilişkin önemli bir değerlendirme yazısı kaleme aldı. Derneğin internet sitesinde yayınlanan yazıya göre, 4158/19 No’lu karar hukuki olmaktan çok siyasi içerikli. Yazıda, AİHM’nin kendi içtihatlarına dayanarak kendi kurallarını eğip büktüğü noktalara dikkat çekiliyor.
Kararın ‘Davanın genel bağlamı’ başlığıyla başlaması ve ‘15 Temmuz 2016 darbe girişimi’ alt başlığıyla verilmesinin normal olmadığını söylüyor. İpek grubuna yönelik baskının darbe girişiminden aylar önce başladığına vurgu yapılıyor.
Ardından, şu ifadeler kullanılıyor:
“Çünkü hükümet bu grup hakkında Gülen Hareketi’nin mali açıdan güçlü destekçilerinden biri olduğu konusunda önyargılı davrandı. Medya tesislerinin ele geçirilmesi, kayyım heyeti atanması birbiri ardına geldi. Mahkemenin bu ünvanla başlama tercihi, halkı, başvuranın (Akın İpek) terör örgütü olduğu iddia edilen grubun bir parçası olduğu ve demokratik olarak seçilmiş bir hükümete karşı darbe girişiminde bulunduğu fikrine hazırlamayı amaçlamaktadır.” deniliyor.
AİHM, YANDAŞ MEDYANIN SÖYLEMİNİ SATIN ALDI
“Bu şekilde karara başlanması ile mahkeme, hükümet yanlısı medyanın ulusal düzeyde oluşturduğu toplu suçlayıcı ve kümülatif yaklaşımın satın alındığını göstermektedir. Öte yandan mahkemenin bu yaklaşımı, kararın sonraki bölümünde mahkemenin diğer yaklaşımıyla tam bir çelişki içindedir.” denilen değerlendirme yazısında, AİHM’nin Türkiye ile ilgili önceki kararlarında, hükümet tarafından kullanılan tanım ve terimleri kullanmama konusunda son derece titiz davrandığı ancak Hizmet Hareketi’ne yönelik davalarda bu hassasiyetin gözardı edildiği kaydediliyor. “Örneğin, Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde meydana gelen olaylarla ilgili davaları incelediğimizde, AİHM’nin bu davalarda örgütün ‘terör örgütü’ olarak tanımlanmasına, hükümetin argümanlarının yer aldığı kısımlarda dahi azami özen gösterdiği görülmektedir. Bu kadar yüksek bir uluslararası mahkemenin göstermesi gereken hassasiyet buydu. Ancak FETÖ/PDY örgütü olduğu iddia edilen Gülen Hareketi davalarında bu titizlik ve hassasiyetten vazgeçildi. Mahkeme, darbe girişimiyle başlayan bu dönemin başından itibaren, hükümetin kullandığı suçlayıcı terminolojiyi benimseme ve kullanma konusunda büyük bir istek göstermiştir.” ifadeleri kullanılıyor.
AİHM’nin kararlarında yerel adli veya idari belgelere atıf yapıldığı, Bakanlar Kurulu kararlarını, ilk derece ve yüksek mahkemelerin kararlarını hatta Milli Güvenlik Kurulunun tavsiye niteliğindeki görüşleri temel referans olarak kullandığı kaydediliyor. Daha önceki kararlarda bütün bunlara ‘şüpheli’ yaklaşıldığı hatırlatılıyor. Osman Nesuh Yıldız, Akın İpek kararında hakimlerin hukuki dayanaktan yoksun ve tartışmalı kararlarının ‘görmezden gelindiğini’ aktarıyor:
AİHM’NİN BAKIŞ AÇISINDAKİ SAKATLIK
“Bu kararda, Mahkeme’nin kayyım atama kararının ara mahiyetini vurgulayarak bu kararın müsadere olmadığını vurguladığı ve başvurucunun kayyım uygulamalarını mahkemeye taşıyabilecek etkin hukuk yollarına sahip olduğu yönündeki eleştiriye değer son yaklaşımdır.
Bu yaklaşıma göre 6. maddenin varlığında AİHS’nin 5. maddesine gerek yoktur. İlki, daha sonra adaleti teminat altına alınan ceza yargılamalarında çoğunlukla tehlikede olan kişi özgürlüğünü koruduğu için. Durum böyleyse, AİHM’nin kötü muameleye ilişkin ihlallerle ilgili davaları incelemesinin nedeni daha çok ceza yargılamasının en başında ortaya çıkmakta veya tutuklama kararlarının hukuka uygunluğuna ilişkin ihlaller tespit etmektedir.
AİHM, TARİHİN YÜKSEK MAHKEMESİNDE SUÇLU BULUNACAK
Yukarıdakiler ışığında, Mahkeme’nin, Avrupa Konseyi’ne üye devletler tarafından yıllar önce atfedilen tarihsel misyonunu yeniden kazanıp yerine getirmesi ve bu davaları, bu davaların sonuçlarından elde edilen yerleşik içtihatlarına dayanarak incelemeye başlaması gerektiğine inanıyorum. istisnasız dürüst ve gerçek bir adalet arayışı. Aksi takdirde, bu kez yargılanacak ve tarihin yüksek mahkemesi tarafından suçlu bulunacak olan Mahkeme (AİHM) olacaktır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***