Aşı imkanlarına ve sağlık hizmetlerinin iyi olmasına rağmen Batı Avrupa ülkeleri Covid-19’u frenleyemezken Afrika’da vaka ve ölümlerin düşük seyretmesi bilim insanlarını şaşırtıyor.
Yeni tip koronavirüs SARS-CoV-2 ortaya çıktığında sağlık yetkilileri pandeminin Afrika’da milyonlarca insanın ölümüne neden olacağını tahmin ediyordu. Her ne kadar kıtada Covid-19’dan şimdiye kadar tam olarak kaç kişinin öldüğü bilinmese de Afrika’nın birçok ülkesinde bir felaket senaryosu gerçekleşmiş değil. Örneğin Zimbabve’de koronavirüs çoktan geçmişte kalmış bir olgu olarak algılanıyor. Siyasi partiler mitinglerini yapıyor, konserler düzenleniyor, evlerde toplanılıyor. Zimbabve Sağlık Bakanlığı’nın son açıkladığı verilere göre 22 Kasım tarihinde 27 yeni vaka görülen ülkede ölüm sayısı sıfır oldu. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre de temmuzdan bu yana kıta genelinde vaka sayılarında büyük düşüş kaydedildi.
Bilim insanları Afrika ülkelerinde doğru Covid-19 verilerine ulaşmanın düzensiz izleme nedeniyle oldukça zor olduğunu belirtiyor. Ancak Columbia Üniversitesi Genel Sağlık Kürsüsü Profesörü Wafaa El-Sadr Afrika’da bilim insanlarının kafasını karıştıran “esrarengiz” bir durumun olduğunu da kabul ediyor. El-Sadr “Afrika, Avrupa ve ABD gibi aşıya ve Covid-19 ile mücadele edecek kaynaklara sahip değil ancak buna karşılık daha iyi durumda görünüyorlar” diyor. Afrika’da aşılananların oranı yüzde 6’dan az. Buna karşılık Dünya Sağlık Örgütü’nün haftalık yayınladığı pandemi raporlarında Afrika aylardır “dünyanın en az etkilenen bölgeleri” arasında yer alıyor.
Batı Avrupa’da 43 olan ortalama yaş Afrika’da sadece 20. Bazı araştırmacılar kıtanın genç bir nüfusa sahip olmasının, kentleşme oranındaki düşüklüğün ve daha fazla dışarıda vakit geçirme eğiliminin virüsün ölümcül etkilerinden korunmaya yardımcı olmuş olabileceğini tahmin ediyor. Bazı çalışmalar da genetiğin ya da geçirilen parazit hastalıklarının virüsün yayılmasını frenlemiş olabileceği üzerinde duruyor.
Sıtmanın koruyucu etkisi
Uganda’da geçen hafta yapılan bir araştırmada daha önce sıtmaya yakalanmış Covid-19 hastalarının hastalığı ağır geçirmediği ve bu kişilerde ölüm oranının düşük olduğu tespit edildi.
Araştırma ekibinde yer alan Sıtma Konsorsiyumu danışmanlarından Jane Achan “Bu projeye sıtma enfeksiyonu geçmişi olan insanlarda olumsuz sonuçların oranının daha yüksek olacağını düşünerek başladık. Çünkü hem sıtmaya hem ebolaya yakalanan hastalarda durum buydu” dedi.
“Tersini, yani sıtmanın koruyucu bir etkisi olabileceğini gördüğümüz için aslında oldukça şaşkınız” diyen Achan, sıtmanın Covid-19’a yakalanan insanların bağışıklık sisteminin aşırı yüklenmesini “köreltici” bir etki yaratmış olabileceğini söyledi. Araştırmanın sonuçları Amerikan Tropikal Tıp ve Hijyen Cemiyeti’nin bir toplantısında paylaşıldı.
Nijerya Redeemer Üniversitesi Afrika Bulaşıcı Hastalıklar Genomik Mükemmellik Merkezi Direktörü Christian Happi ise yetkililerin bulaşıcılığı aşı olmadan kontrol altına almaya çalıştığına dikkat çekiyor. Kamu sağlığı çalışanlarının yoğun bir işbirliği içinde olduğunu vurgulayan Happi, “Mesele, her zaman konu ne kadar paraya sahip olduğunuz ya da hastanelerinizin ne kadar sofistike olduğu değildir” diyor.
Liderlerin hızlı karar alması
Edinburgh Üniversitesi Küresel Kamu Sağlığı Kürsüsü Profesörü Devi Sridhar da Afrika ülkeleri liderlerinin hızlı kararlar aldığını ancak bunun kıymetinin yeterince takdir edilmediğini söylüyor. Sridhar buna örnek olarak Mali’nin Covid-19 henüz ülkeye ulaşmadan önce sınırlarını kapatma kararı almasını gösteriyor. Sridhar “Sanırım, Afrika’da farklı bir kültürel yaklaşım var, bu ülkeler Covid’e bir tür tevazuyla yaklaştılar çünkü ebola, çocuk felci ve sıtmayı yaşadılar” diyor.
Geçen aylarda koronavirüs Güney Afrika Cumhuriyeti’ni oldukça olumsuz etkiledi ve 89 binden fazla insanın ölümüne neden oldu. Bu sayı kıtada kaydedilen en ağır bilanço oldu. Ancak her ne kadar bazı farklar olsa da Afrika ülkelerinden Covid-19’a bağlı yüksek ölüm sayıları gelmiyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde ölümlerin yüzde 46’sı Amerika kıtasında, yüzde 29’u Avrupa’da olurken Afrika’nın payı sadece yüzde 3.
Afrika’nın nüfusu en yüksek ülkesi olan 200 milyonluk Nijerya’da hükümetin açıkladığı ölüm sayısı yaklaşık 3 bin. Yetkililer şubat ayına kadar nüfusun yarısını aşılamış olmak istiyor. Nijeryalı virolog Oyewale Tomori Afrika’nın aşıya olan ihtiyacının Batı ülkelerindeki kadar büyük olmayabileceği görüşünde. Tomori Afrikalı bilim insanları arasında tartışmalı olmakla birlikte bu fikrin ele alındığını söyledi. Tomori düşüncenin İngiltere’de geçen Mart ayında virüsün serbestçe bulaşmasını sağlama ve böylece sürü bağışıklığı oluşturma önerisine benzediğini kaydetti. Güney Afrika KwZulu-Natal Üniversitesi epidemiyologlarından Salim Abdool Karim ise “Bir sonraki dalgaya hazırlanmak için herkesi aşılamalıyız. Avrupa’da olana bakınca burada da daha fazla vaka olması ihtimali bir hayli yüksek” diyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***