Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve onun ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla dış basının da gündemine giren Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yeni bir askeri harekat düzenleme olasılığının iç siyasetle ilgili olup olmadığı konusunda, “Ben ona fazla ihtimal vermiyorum. Suriye’nin kuzeyinde İdlib’de, Mare bölgesinde neler olduğuna bakarsak, sanki iç politikayla ilgili boyutu ikinci plandaymış gibi geliyor bana. Pek tabii ki, şu anda hükümetin kamuoyunun dikkatini başka şeylere çekmek için fırsat da ortaya çıktığı zaman onu değerlendireceğini kabul etmek lazım.” diyen Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış şunları söyledi:
“Fırat’ın doğusuyla Fırat’ın batısındaki Amerikan tutumu birbirinden farklı. Fırat’ın batısında, İdlib’de Amerika Türklerin işini kolaylaştıracak ve Rusların işini zorlaştıracak şekilde hareket ediyor. Yani İdlib’de Türkiye’nin kendisinden bekleneni yapmamasını, böylelikle Rusya’nın işinin zorlaşmasını ve Beşar Esad hükûmetinin işinin de zorlaşmasını tercih ediyor. Fırat’ın doğusundaysa işi halletmiş Amerika. Kendi askerlerini çekip oradaki güvenlik işini, petrol kuyularının başına PKK’lıları göndermek suretiyle, bu petrol kuyularına siz bakın, siz koruyun, petrolün parasını da siz alın demek suretiyle bu işi tamamen PKK’ya havale etmiş, hem PKK’ya meşgale çıkarmış, gelir sağlamış oluyor hem de Barış Pınarı Harekatı nedeniyle Türkiye’nin talep ettiklerini yerine getirmiş gibi görünüyor.”
Kronos Gündem’e katılan Yakış, her şeye rağmen bir operasyon düzenlenmesi durumunda “Türkiye’nin başına bir sorun daha” açılmış olacağını belirterek, bunu şöyle gerekçelendirdi:
“Rusya’yla şu veya bu şekilde karşı kaşıya gelmiş olacağız. Amerika da herhalde karşı çıkacaktır Türkiye’nin böyle bir harekatına. Daha önce da karşı çıktı. Hele Barış Pınarı Harekatı’nda Temsilciler Meclisi’nde Sayın Cumhurbaşkanımızın gelirlerinin kontrol edilmesi ve takibi için bir komisyon kurulması kanunu da çıkarıldı. Dolayısıyla Amerika bu konuda Türkiye’yi rahatsız edebilecek kartları elinde bulundurmak istiyor ve Kürtlerin üzerine bu şekilde varılmasını arzu etmiyor. Amerika için bir başka neden daha var Kürtleri desteklemek için. O da, İsrail’in güvenliği meselesi. Amerika İsrail’in güvenliğine çok önem veriyor. İsrail, etrafı düşman ülkelerle çevrilmiş bir yer. Uluslararası ilişkilerde bir kural vardır, siz kendi komşunuzun bir sonrasındaki ülkeyle hep iyi geçinmeye önem verirsiniz. Çünkü, komşunuzla rahatsız edecek bir şey olursa komşunuzun ötesindeki ülkeyi harekete geçirmek süratiyle komşunuzu rahatsız edebilirsiniz. İsrail’in etrafında böyle düşman ülkeler var. Onun hemen ötesinde bir Kürdistan kurulması Amerika için bu açıdan önemlidir.”
Kürt meselesinin çözümüne dair görüşlerini de paylaşan Eski Dışişleri Bakanı Yakış, “HDP’yi görmezlikten gelerek bir politika geliştirilemeyeceği kanaatindeyim. Bugün HDP’dir yarın başka bir şey olabilir. Bir Kürt seçmen var ve bunlar demokratik olarak Türk kanunlarına göre kurulmuş olan bir partiyle Meclis’te bulunuyorlar. O partiyi dışlamak suretiyle bir yere varılamaz. Kürt meselesini de Türkiye’nin er veya geç çözümleme mecburiyeti var.” ifadelerini kullanarak demokrasi ve insan haklarına vurguda bulundu:
“Tek çözüm yolunun o olduğu kanaatindeyim. Kürt meselesinde yapılması gereken şey, Türkiye’de temel hak ve hürriyetler. Kürtleri unutalım bir an, temel hak ve hürriyetlerin alanı genişletilirse, insanlar düşüncelerini istedikleri gibi açıklayabilirse, sokaklarda istedikleri gibi barıçio gösteriler yapabilirse… Bunlar sağlanırsa ondan Kürt de yararlanır Laz da yararlanır, Kürt de yararlanır, Çerkez de yararlanr. Çözüm budur Türkiye’de.”
AKP iktidarlarındaki dış politika değişikliklerini de ele alan Yakış, “Her iktidar bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar… Dolayısıyla bunu güç zehirlenmesi olarak bir tabir var Türkçede, o tabiri de kullanabiliriz.” diyerek, yakın geçmişte bazı konularda atılan adımları eleştirdi:
“Parti güçlendikçe birçok kuralı kenara itme lüksünü kendisinde görmeye başladı. Bu iç politika içinde hukuk için de sosyal haklar, temel hak ve hürriyetler alanında da geçerli. Komşularına karşı olan davranışlarında da geçerli. Türkiye’nin Suriye topraklarına asker sokmasının veya kapıları bu şekilde açmasının bir âlemi var mı? Mısır gibi Orta Doğu’da son derece güçlü ve Türkiye’ye yakın olan bir devletle oradaki Müslüman Kardeşler Örgütü iktidardan indirildi diye ilişkileri kesmeye gerek var mıydı? Mavi Marmara nedeniyle İsrail’le içine düştüğümüz duruma düşmemiz gerekir miydi? Kuzey Irak’ta Bağdat makamlarının ısrarlı taleplerine rağmen oradaki askerlerimizi geri çekmeyişimiz… Bu sorunlara dostane bir şekilde, iki ülke arasındaki ilişkilere yakışır şekilde çözüm aramamız gerekir. Bunların hiçbiri yapılmadı. Ayrıca büyük devletlerle de, başta Amerika olmak üzere ihtilafa düştük. Dışişleri memuruna güvensizlik nedeniyle AK Parti bunu ehil ellerden alıp amatörlere vermiş durumda. Şu anda da o amatörlerin elinde bu şekilde sallanıp duruyor.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***