Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP yönetiminin güç kaybetmesi ile birlikte bürokraside panik başladı. Özellikle 17 Aralık 2013 büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası hukuksuzluklara imza atan, 15 Temmuz 2016 çakma darbesi sonra rejimin tetikçiliğini yapan bürokratlar panik halde suç delillerini imha etmeye çalışıyor.
Son örnek örneklerden birisini Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde oluşturulan ve ‘fetömetre’ isimli fişlemenin üretildiği ATİİ Şube’nin kapatılması oldu.
‘Fetömetre’ denen soykırım uygulamasının ‘mucidi’ olarak lanse edilen Tüm. Amiral Cihat Yaycı emekli edildikten sonra ilgili şube de kapatıldı. Şimdi işlenen suçların delilleri birbir imha ediliyor.
Genelkurmay yönetimi ise bütün suçu Cihat Yaycı’nın üzerine yıkma hazırlığı yapıyor.
Bir diğer örnek ise yargı ve emniyet camiasında yaşanıyor.
Polis Akademisi tarafından Ekim 2017’de yapılan ‘Yeni Nesil Terör; FETÖ’nün Analizi” başlıklı ve ‘fetö operasyonlarının kılavuzu sayılan’ çalışmadan katılımcıların isimleri silindi. Kitap haline getirilen çalıştaya katılanların isimleri önceki baskılarda varken son baskıda katılımcı listesi yer almadı.
İDDİANAMEDEN ÖNCE KARARI VERDİLER
Söz konusu çalıştayın katılımcıları arasında 15 Temmuz dosyalarının hakim ve savcıları da vardı. Polis Akademisi Başkanı Yılmaz Çolak başkanlığındaki toplantılara savcı Ali Alper Saylan, savcı Necip İşçimen, savcı Yücel Erkman ve hakimler Cafer Işık, Oğuz Dik ve Selfet Giray katıldı. Söz konusu hakim ve savcılar 15 Temmuz’un en kritik yargılamaları olan Genelkurmay ve Akıncı davalarına bakan isimlerdi.
Daha yargılamalar başlamadan, iddianameler yazılıyorken ihsası rey yapan bu isimler ‘düşman hukuku’ uygulamaya and içmiş ve ‘nesiller boyu sürecek mücadele’ kararı almışlardı.
Mesela şu ifadeler çalıştay raporundan; “Fetö ile birkaç nesil sürecek bir ‘savaş’ içinde olduğumuzu, devlet ve millet olarak savaşın bir bölümünü kazandığımızı ve savaşın devam edeceğini asla unutmamamazı gerekmektedir”
Çalıştayda ayrıca ‘istihbari bilgilerin delil kabul edilmesi teklif edilmiş, Fetöcülerin birkaç nesil takibinin yapılması istenmiş, iddiaları delillendirme zorunluluğunun kaldırılması’ teklif edilmişti.
Bu çalıştaya katılan ve ‘nesiller boyu savaş’ öneren isimler Saray tarafından ödüllendirildi.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Ali Alper Saylan Yargıtay’a savcı olarak atanırken hakim Oğuz Dik’te Yargıtay’a üye yapıldı.
Akıncı Davası’nın hakimi Selfet Giray ise sanıkların savunma taleplerini yerine getirmeden hatta son sözlerini bile doğru dürüst söyletmeden alelacele kararlar verdi ve jet hızıyla Yargıtay üyesi yapıldı.
Yani hukuku katlettiler ve ödüllerini aldılar.
Çalıştayı ilginç kılan noktalardan birisi de raporun polisin koordinasyonunda olmasıydı. Çünkü normalde polis yargının emrinde olmalıydı. Ancak söz konusu çalıştayda polis talimat veren, yöndendiren ve talimat veren pozisyonda.
Akıncı ve Genelkurmay yargılamalarında bir çok sanık bu yüzden reddi hakim talebinde bulundu. Mesela şu ifade mahkeme tutanaklarından;
“Sayın başkan şahsınız yani Selfet Giray, bir taraftan Akıncı Davasını yargılayan başkan olarak, diğer taraftan yürütmenin talimatıyla hareket eden devlet memuru olarak, öte yandan yargılamakta olduğu davanın konusuyla ilgili yürütmeye yol yöntem ve fikir veren ihsası rey sahibi olarak tarihe geçeceksiniz.”
Sanıkların büyük bir kısmı benzer gerekçelerle reddi hakim taleplerinde bulundu ancak ‘nesiller boyu savaş’ ve ‘iddiaların delillendirilmesi gerekmesin’ tavsiyesinde bulunan hakimler bu talepleri de reddedi.
Sonuçta ne oldu?
AKP hükümeti Polis Akademisi’nde şaşalı bir çalıştay düzenledi.
Toplantıda konuşulanları süslü cümlelerle rapora dönüştürdü. Bu rapor Havuz medyasında günlerce haber yapıldı.
Fakat günün birinde ‘bu rapor yüzünden yargılanabileceklerini’ söyleyen çıkınca yargı mensupları ‘aman bizim adımızı o çalıştaydan çıkartın’ diye kıvranmaya başladı. Hakimler ve savcılar ‘yargılanırız’ deyip isimlerinin çıkartılmasını isteyice diğer isimler de ‘bizi de çıkartın’ demeye başladı.
En sonunda methiyeler düzülen çalıştayın katılımcı listesi çıkartıldı. Eğer raporun eski nüshaları elinizde yoksa bu çalıştaya kimlerin katıldığını göremiyorsunuz bile.
Fakat raporun orjinali bir çok sanıkta mevcut. Dolayısıyla Erdoğan rejimi adına tetikçilik yapanlar panikle isimlerini silmek isteseler de bunda başarılı olma şansları kalmadı.
Söz konusu raporun 2019 ve sonrası baskılarında aşağıdaki liste yok. Raporun kim tarafından hazırlandığı, görüşlerin kime ait olduğu faili meçhul durumda. ( Adem Yavuz Arslan / TR724)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***