NATO’nun casusluk suçlamasıyla 8 diplomatını ihraç etmesi üzerine Rusya, ittifaktaki diplomatik faaliyetlerini durduracağını açıkladı. Rusya – NATo arasındaki bu gerilimin ABD’nin etkinliğini artıracağını düşünen uzmanlar, bu durumun Yunanistan’ın desteklenmesi yönündeki mevcut politikayı da pekiştirebileceğini düşünüyor.
Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz ve İstanbul Ayvansaray Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Celalettin Yavuz, yaşanan bu gerilimin Türkiye’ye etkisi hakkında görüşlerini dile getirdi. VOA Türkçe’den Yıldız Yazıcıoğlu, Umut Çolak ve Murat Karabulut’un haberine göre; Rusya Araştırmaları Enstitüsü (RUSEN) Başkanı Prof. Dr. Salih Yılmaz, mevcut tabloda ABD ve İngiltere’nin yürüttüğü stratejiye hizmet edecek bir süreç yaşandığı düşüncesini aktardı. İstanbul Ayvansaray Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Celalettin Yavuz da uluslararası politikada NATO’nun artık etkin rolünü kaybettiğini belirterek, Fransa, Yunanistan gibi ülkeler tarafından da bu nedenle alternatif işbirliği modellerine geçiş yapıldığını dile getirdi.
Prof. Dr. Salih Yılmaz ve Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerindeki sıkıntıları işaret ederken Ankara’nın aynı zamanda ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerle sorunları olduğuna dikkat çekti. Her iki uzman da Rusya – NATO zıtlaşmasının Türkiye’nin bölgesel rolünü zorlaştırabileceği görüşünde.
Prof. Dr. Celalettin Yavuz, “Rusya ile NATO arasında gerginliğin tırmanmasının Türkiye’ye yönelik olası etkileri neler olabilir?” sorusuna şöyle cevap veriyor:
“Türkiye için en önemli gelişmelerden birisi Ukrayna krizi. Tatar Türkleri’nin olduğu Kırım’ın, Rusya tarafından ilhak edilmesi. Türkiye’nin kabul edeceği bir durum değil, Kırım. Buna rağmen Rusya’yla ekonomik ilişkilerini iyi tutuyor. Rusya’yla enerji alanlarında önemli projelere imza attı. Suriye’de pek çok noktada Rusya’yla anlaşamıyor, Türkiye. En son 8 Ekim’de Soçi’deki görüşmede ilk sorunlardan birisi Suriye ve İdlib deniyordu. Uzlaşmaya rağmen saldırıların devam ettiğini görüyoruz. Erdoğan’ın yaptığı görüşme sonrası rejim güçlerince İdlib’e saldırı oldu. Suriye’nin geleceği konusunda anlaşamıyoruz.”
Prof. Dr. Salih Yılmaz’ın cevabı ise şu şekilde:
“Şu anda ABD’deki Biden yönetimi, Türkiye ile tüm askeri ilişkilerini dondurmuş gibi görünüyor. Özellikle Yunanistan ile savunma işbirliği anlaşmalarını yenilemeleri; NATO’nun askeri etkinlik alanlarının bir kısmını Yunanistan ve Romanya’ya kaydıracakları anlamına geliyor. Bir diğer etki ise (ABD) Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Rum kesimini destekleyici stratejiler yürütüyor. ABD, Türkiye’yi başta ekonomik anlamda, askeri anlamda baskılayarak bir takım askeri ambargo uygulayarak bir kriz çıkması üzerine bir strateji uyguluyor olabilir. Lüksemburg’da AB Dışişleri Bakanları toplanmışlar ve Türkiye’de bu toplantıda önemli konu başlıklarından birisiydi. Bu on büyükelçinin açıklaması doğrudan o bakanlar toplantısıyla alakalı.
Kendi devletlerinden aldıkları direktifle bu açıklamayı yaptılar. Bunun nedeni de Kasım ayında tekrardan Dışişleri Bakanları toplanacaklar ve Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye’ye karşı yaptırım kararı almayı düşünüyorlar. Ancak Rusya’nın da İdlib politikası gerçekten Türkiye’yle olan ilişkilerine zarar veriyor. Aslında Rusya açısından Suriye’de bulunması Esad rejimini ayakta tutabilmesi kendisi için bir başarıymış gibi gözükebilir ama ABD’nin Rusya’yı Suriye ile oyalayarak bir anlamda Doğu Akdeniz’de, Karadeniz’de güçlerini takviye etmesi, yeni bir strateji uygulaması, Rusya’yı yeni bir politika gütmeye itebilir. Son Soçi toplantısında Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın, Türkiye’nin kırmızı çizgileri Sayın Putin’e bildirdiğini söyleyebiliriz. Türkiye, zaman geçmeden bir an önce Suriye’de yeni anayasa yazılması ve yeni seçimlerin yapılmasını istiyor. Burada Rusya’nın Suriye’deki varlığı kendinden çok İran’a büyük avantajlar kazandırıyor. Ama Türkiye’yi tamamen Suriye’den çıkarma anlayışı, Türkiye’yi Rusya’dan uzaklaştıracaktır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***