Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), beklenmedik şekilde yüksek oranlı faiz indirimi gerçekleştirmişti. Dövizde öngörülemez yükseliş hızla devam ederken Türk bankalarının durumu ise merak ediliyor.
Ekonomist ve maliyeci Prof. Dr. Duran Bülbül, TCMB’nin ve iktidarın ekonomi alanındaki son müdahelerini değerlendirerek, Türkiye’nin makro-ekonomik istikrar açısından bir eksen kayması yaşadığı söyledi.
Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre, Türkiye’nin “makro-ekonomik istikrarsızlığa” sahip olduğunu belirten Bülbül, Merkez Bankası’nın ülkenin sigortası olduğuna dikkat çekti. Sigorta olma görevini 128 milyar doları nereye kullandığını açıklayamayarak kaybettiğini söyleyen Bülbül, “Bugün Merkez Bankası’nın net rezervi -52 milyar dolardır. Bu rezerv ile kur ve fiyat istikrarı sağlanamaz” dedi.
TEK ADAM EKONOMİSİ
Bugünkü makro-ekonomik krizin, döviz ve faiz krizini aştığının altını çizen Bülbül, “Artık ülke tüm alanlarda makro-ekonomik istikrarsızlık yaşamaktadır. Bu nedenle ileriye yönelik bir fiyatlandırmayı hiçbir birim ve kurum yapamamaktadır. Merkez Bankası’nın esas görevi fiyat istikrarını sağlamak ve fiyat istikrarını sağlayarak makro-ekonomiye güvence vermektir. Artık bunu da yapmamaktadır. Merkez Bankası eksi (-) rezervler ile paraya ve faize hükmedemez. Bu dönemde paraya hükmeden faiz değil dolar olmuştur” diye konuştu.
Bülbül, söz konusu müdahaleler gerçekleşmediği takdirde piyasanın daha doğru bir şekilde işleyeceğinin altını çizerek, “Bu piyasa serbest piyasa ekonomisinden ‘tek adam ekonomisine’ dönüşmüştür” dedi.
DÖVİZ KREDİLERİ KİMLERE VERİLİYOR?
Türk Lirası’ndaki büyük düşüşün Türk bankalarının değerini düşüreceğine dikkat çeken Bülbül, şu ifadeleri kullandı:
“Türk bankalarının aktif büyüklüğü ve bilançoları TL ile ölçüldüğü için dolar kurunun artması ile dolar hükmündeki varlıklar değer kaybına uğrayacaktır. Ayrıca döviz kredilerinin de kimlere ve nasıl verildiği bilinmemektedir. Bunların da dönüşü ciddi bir şekilde şüphelidir. Bu durum önümüzdeki dönemlerde ciddi problemler doğuracaktır. Bu da bankaların aktif büyüklüğünün küçülmesine neden olacaktır.”
İKTİDARIN AMACI NEDİR?
İktidarın amacının kuru yükseltip ülkeye döviz çekerek, kuru tekrar düşürmek olabileceğini anlatan Bülbül, şunları kaydetti:
“Şunu unutmamak gerekir; kuru yükselttiğinizde tekrar istediğiniz düzeye çekemezsiniz. Çünkü elimizde yeterli döviz rezervimiz yok. Ancak döviz içeri girip TL’ye çevrildiğinde ekonomide yüksek miktarda TL olacaktır. Daha sonra ise kur düştüğünde dışarı çıkan para artacaktır. Bu durumda; Türkiye net sermaye transferi yapmış olacak ve bu da başka bir krizi tetiklemiş olacak.”
İSTİKRARSIZLIĞA KARŞI “KÖR VE ÖNGÖRÜSÜZ”
Türkiye’nin risk priminin giderek yükseldiğini söyleyen Bülbül, şunları söyledi:
“Dış sermayenin ülkeye girmesi risk olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun en temel nedeni; siyasi iktidarın kendisidir. Bu da beraberinde ekonomik, siyasi ve hukuku güvensizliği getirmektedir. Temel sorun şudur; iktidar artık makro-ekonomik istikrarsızlığa karşı hem ulusal hem de uluslararası planda kör ve öngörüsüz olmuştur. Bu nedenle de doğru ekonomide olumlama yapmak mümkün değildir.”
ZARAR GÖRECEK OLAN KÜÇÜK BİRİKİMLERİ OLAN YURTTAŞLAR
Bülbül son olarak Merkez Bankası’nın 200 baz puan indirdiğini anımsatarak, aynı indirimlerin konut, tüketici ve ticari kredilerde olmadığını söyledi. Daha çok mevduat kredilerinde 200 baz puan indirildiğini kaydeden Bülbül, son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Bu anlamda da iktidar artık piyasaya ve bankalara hükmedemez. Bu faiz indiriminde zarar gören küçük birikimleri olan yurttaşlar olacaktır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***