Akıncı Hava Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 kişi hakkında açılan davanın beşinci celsesi Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Duruşmada, olay tarihinde Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi olan Akın Öztürk’ün çapraz sorgusu yapıldı.
Sanık avukatlarından Şemsettin Altan, şu anda Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olan Nihat Kökmen’in, 16 Temmuz’da Akın Öztürk’ün Akıncı’dan ayrılma teşebbüslerine dair ifadesini okuyarak, “Eğer bu ifade doğruysa geceden sabaha kadar tek görgü şahidiniz olan Hulusi Akar, ‘Akın’ın işini çözün’ derken kamuoyu ve basın sizi nasıl bir numara ilan etti? Akar da mı sizin hakkınızda yanıldı?” sorusunu yöneltti?
Akın Öztürk, o gün Akar’la birlikte Çankaya Köşkü’ne giden Mehmet Dişli’nin, kendisi için 5-10 defa Eskişehir harekat merkezini aradığını, en son Akar’ın Başbakan ile konuşup, Nihat Kökmen’i aradığını söylediğini belirterek, “Ben de zaten Akar’ın, Başbakan ve toplantıdakilere, ‘siz ne diyorsunuz, gidin ya’ diyerek, benim kendisine yardım etmeye çalıştığımı anlattığını duydum. Tanığı Dişli generaldir, sorun” dedi. Avukat Altan 400 gün geçtiği halde Akar’ın kendisine niye sahip çıkmadığını sorması üzerine de Öztürk, zaman geçince bazı şeylerin değiştiğini, hava kuvvetleri komutanın da sonradan değişik şeyler söylediğini kaydetti.
Akın Öztürk’e, “Madem Hulusi Akar kabul etmedi, darbeciler neden mesela Kara Kuvvetleri Komutanını başlarına geçmeye zorlamadı?” sorusu yöneltildi. Böyle bir konuyu hiç düşünmediğini belirten Öztürk, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın, “Komuta kademesi kışlalardan çıkılmayacak emri verse bu teşebbüs gerçekleşemezdi” şeklindeki ifadesine katıldığını söyledi.
Avukat Özay Arıkan‘ın, o gece Hulusi Akar’ın konumu, telefonla görüşme imkanı olup olmadığı ve 141-143’üncü filolara gidip gitmediğini sordu. Öztürk şunları anlattı: “Ben yanına girene kadar neler olduğunu bilmiyorum. Sonrasında kesinlikle ona karşı bir saygısız tavır zinhar görmedim. Verdiği emirlerin hepsine baş üstüne dendi. Bir komutana nasıl davranılırsa öyle ve aynen önceki gibi davranıldı. İstediği zaman telefonla görüşme imkânı vardı. Filolara gitmedi.”
Avukat Arıkan, Akıncı’da rahatlıkla dolaştığı için suçlandığını hatırlatarak, “O gece saat 2.30-03.00 sularında elleri cebinde koridorlarda rahatlıkla dolaşan biri daha var, Abidin Ünal. O dışarıdayken sizin burada olmanız çelişki değil mi?” diye sordu.
Öztürk, “Çelişki. Aramızda bir fark yok. Kaldı ki, ben ellerim cebimde rahatlıkla dolaşmadım. Çok endişeliydim. O yüzden bana yapılan bu ithamlar yanlış.” karşılığını verdi.
Akın Öztürk, diğer sanık avukatlarının, “Abidin Ünal dolaşıyor, Hulusi Akar niye odasından çıkıp bir şeyler yapmadı?” sorusunu cevaplandırırken, “Belki korkmuştur, bunlar bir şey yapar diye.” ifadelerini kullandı. Avukat Ayten İzmirli’nin, “Üst astın yaptığı veya yapmadığı her şeyden sorumlu olduğuna göre Hulusi Akar niye sorumluluğu almadı? Siz olsanız mağdurum da mağdurum diye mi dolaşırdınız, istifa mı ederdiniz?” sorularına mağdur müşteki avukatları tepki gösterirken, Akın Öztürk cevap vermek istemedi.
Akın Öztürk, bir başka soru üzerine Hulusi Akar’da kelepçe izi olup olmadığını bilmediğini, boynundaki çiziği gösterirken de “Ben karşı koyunca oldu.” dediğini söyledi. Bir avukatın, “Hulusi Akar, Uğur Kapan gibi herkesi bombalayan birisinin helikopterine nasıl bindi? Hiç mi endişelenmedi, yoksa kendisine bir şey yapmayacağından mı emindi?” sorusuna Öztürk, “Hiçbir bilgim yok. Sanki general Dişli daha iyi bilir.” karşılığını verdi.
Avukat Serdar Öztürk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan, Yüksek Askeri Şura üyeliğine getirilmenin görülmemiş bir uygulama olduğunu vurgulayarak, Yüksek Askeri Şura üyeliğine kimin karar verdiğini sordu. Öztürk, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın, “Abidin Ünal’ı Hava Kuvvetleri Komutanı yapmaya karar verdik.” diyerek, kendisinin Yüksek Askeri Şura üyesi yapılması talimatı vermeleri üzerine bunun gerçekleştiğini söyledi.
Bir sanık avukatı, Atatürkçülük üzerinden savunma yaptığını, ancak Albay Sait Ertürk, Davud Ala, Ömer Halisdemir’in de Atatürkçü olduğunu ve bir hamleleriyle darbenin seyrini değiştirdiklerini hatırlatarak, “Siz niye bir müdahalede bulunmadınız? Açıkça darbecileri çekip vurmayı düşündünüz mü?” diye sordu. “Hayır” diye yanıt veren Öztürk, “Siz benim can korkusu çekmediğimi nasıl söylersiniz? Kim darbeci, kim değil belli değil. Birinci önceliğim Genelkurmay Başkanı’nın yanına gidip, emrini almak ve gereğini yapmaktı.” diyerek devam etti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***