Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, partisinin haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Karamollaoğlu, büyükeçilik krizinin yanı sıra ekonomik krize dair de konuştu.
10 ülkenin büyükelçisinin Osman Kavala’nın serbest bırakılması talebiyle yayınladıkları bildirinin ardından başlayan ‘istenmeyen adam ilan etme’ talimatı ve ülkelerin açıklamalarını değerlendiren Karamollaoğlu, “Ülkemize müdahale fırsatı verilmemelidir” dedi.
“Şöyle oldu, böyle oldu ayrıntılarına girmeyeceğim… Hükümet mi geri adım attı, onlar mı geri vites yaptı tartışmalarına girmeyeceğim. Bundan önce ‘bu can-bu ten’ ile başlayan cümlelerin ardından yaşanan süreçlere de değinmeyeceğim” diyen Karamollaoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
‘TAVRI DOĞRU BULMUYORUM’
“Çok net ifade ediyorum; her şart altında elçiliklerin toplu bir şekilde böylesi tavır ve söylemlerini doğru bulmuyorum. Batı’nın çifte standart sahibi olduğunu defalarca tecrübe ettik, Refah Partisi’nin kapatılma davasında bunu gördük ve bu durumu gördüğümüz için de Fazilet Partisi davasını AİHM’den geri çektik. Ayrıca Mısır’daki ihtilal ve idamlara Batı’nın seyirci kaldığını kıllarını bile kıpırdatmadıklarını da hepimiz biliyoruz.
Bunun altını çizdikten sonra şunu da eklemek isterim; Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetme sorumluluğunu taşıyan herkes de bu çifte standardı görmeli ve ona göre hareket etmelidir, ‘şahsiyetli bir dış politika’ her zaman öncelikleri olmalıdır.
Başkasının etkisi altında kalmadan hakkı üstün tutan bir dış politika anlayışına şahsiyetli bir dış politika tabirini uygun görüyoruz. Ayrıca hukuktan ekonomiye, eğitimden sağlığa, her alanda uygulanan politikalarla ülkemize bir müdahale fırsatı verilmemelidir.”
ERDOĞAN’IN AÇIKLAMASINI HATIRLATTI
Karamollaoğlu, ekonomik krize ilişkin eleştirilerini sıralamadan önce, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2005 yılında, “Para, bayrak gibi, milli marş gibi, bir ülkenin itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı ülkenin itibarıdır. Ama maalesef ülkemizde paranın itibarıyla birlikte ülkenin itibarını da yıllarca beş paralık ettiler” açıklamasını hatırlattı.
‘YÜREĞİNİZ SIZLAMIYOR MU?’
Peki şu an bizim paramızın bir itibarı kaldı mı? Türk Lirası neredeyse oyuncak paralara karşı bile değer kaybedecek kadar güçsüzleşti” diyen Karamollaoğlu, “50 kuruşluk madeni parayı basmak için 66 kuruşluk bakır, nikel ve çinko kullanılıyor” ifadelerini kullandı. Karamolloğlu, şunları kaydetti:
“Avrupalı emekliler, öğrenciler bir aylık maaşlarıyla ya da harçlıklarıyla ülkemize gelip bu cennet vatanın tadını çıkarıyorlar. Ceplerine koydukları 1000 Euro ile burada rahat bir hayat sürüyorlar. Bizim vatandaşımız ise pikniğe giderken bile bir kilo et alabilmek için kara kara düşünüyor. İnsanımızın bu küçük mutluluğunu bile elinden aldığınız için vicdanlarınız sızlamıyor mu?
‘ÜLKEMİZİ AVRUPA’NIN 1 MİLYONCUSUNA ÇEVİRDİNİZ’
Yabancı Youtuberlar internette ‘Türkiye’de 10 dolarla ne yapabilirsiniz?’ diye video çekiyorlar. Ülkemizi Avrupa’nın ‘bir milyoncusuna’ çevirdiğiniz için yüreğiniz derinden sızlamıyor mu? Ülkeyi ‘turiste cennet, kendi halkına zindan’ ettiğiniz için yüreğiniz sızlamıyor mu?
Yalan yanlış politikalarla, Merkez Bankasına verdiğiniz talimatla her geçen gün hatta artık her geçen saat daha da yükselmesine sebep olduğunuz döviz kuru yüzünden vatandaşın fakirleşmesi karşısında ne hissediyorsunuz? Halk mutfağından, kendi ihtiyacından kısıp geçinmeye çalışırken, sizler diğer tarafta lüks ve şatafat içinde yaşarken vicdanınız buna rıza gösteriyor mu?
Önümüz kış… Ama insanımız bir bot ile montu bile aynı ay içinde alamıyor. Hele bir de asgari ücretliyse ve çocuğu varsa mont bile imkânsız oluyor. Halkımızı bu yoksulluğa mahkum ettiğiniz için yüreğiniz sızlamıyor mu?”
Suriye ve Irak tezkeresinin iki yılı kapsamasının muhalefet tarafından “seçimleri erteleme hamlesi” olarak nitelendirmesine ilişkin görüşleri sorulan Karamollaoğlu, şunları söyledi:
‘SEÇİMİ AŞAN BİR KARARI MAKUL BULMAK MÜMKÜN DEĞİL’
“İki yıl süreyle böyle bir yetkinin istenmesi doğru bir karar değil. Bunlar her zaman belli sürelerle alınır, bazen altı ay denir, bazen bir yıl denir. O süre zarfında eğer ihtiyaç duyuluyorsa uygulanır, yeni karara ihtiyaç varsa yeniden karar alınır. Seçimi aşan bir kararı makul bulmak mümkün değil. Ben şahsen endişelenirim. Bu karar, ekonomik ve silah gücü olan ülkelerden ancak birisinin Türkiye’de askerlerinin konuşlanması manasına gelir. 2003 yılında bu karar, Amerika’nın Irak’a müdahalesi sırasında Meclis’e geldi, Meclis’ten geçmedi. Bu yetki, hükümete, kendi çoğunluğu ellerinde bulundurdukları zaman bile verilmedi. Şimdi bu proje Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında mı uygulanacak, bunu bilmek isteriz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***