“Yıllar önce karşılanıp çok sevdiğim, sonradan kaybettiğim birini arıyorum, nerede bulabilirim onu?” diye sordu, şehri çok iyi bilen birine. Şehri çok iyi bilen birisi. “Bu şehirde birçok evde sık sık ‘grup seks’ partileri düzenlenir. Onlara katıl, sevgiyle aradığını belki de oralarda bulabilirsin’” diye akıl verdi ona. Sonra da, “Yoo, beni hemen yadırgama; çünkü epeydir artık tanışmalar, kaynaşmalar, kavgalar hep bu ‘grup seks’ partilerinde oluyor. Öyle sandığın gibi şeyler olmuyor buralarda. ‘’Peki, kimler gelir bu ‘grup seks’ partilerine?’’ diye sordu sevgiyle arayan. Hemen herkes oradadır, dedi bu şehri çok iyi bilen. ‘’ Aklını bir saniyecik olsun, yitirmek isteyenler, keşişler, cellatlar, katiller, iz sürücüler, röntgenciler; yüce gönüllü görünen vicdansızlar, sevilmeyi sevmeyi unutanlar, ömür boyu bir parfümün peşinden koşanlar, aşka susayanlar, hayal kırıklığı içinde yaşayanlar, günahı yaşayıp, imana ulaşmak isteyenler, çırılçıplakken bile elindeki bırakmak istemeyenler, seviştikçe doyumsuzluğu artanlar; gözlerinin birinde hep bir kamera taşıyanlar, seviciler…’’
Sevgiyle arayan, şehri çok iyi tanıyan bilge görünümlü bu insanın tavsiyesine uyup sık sık o şehirde ve değişik evlerde düzenlenen ‘’grup seks’’ partilerine katılmaya başladı. Ne tuhaftı ki bu partilere çok az sevişiliyordu. Üstelik, sevgi de pek yoktu. Belki kötü insanlar azınlıktaydı ama bu gecelerin ruhuna onlar hüviyetlerini basıyor, egemen olan duyguları onlar belirliyor; geceleri, onlar açıyor, onlar kapıyordu. Vampirler, cellatlar, katiller, kafatası avcıları, vicdansızlar onlardan izin alıp işlerini görüyordu!..
Bu gecelerde hemen herkes sevmekten, sevmek sıkıntısından, dostlukların son günlerinde, sevgiye duydukları yoğun ihtiyaçtan, onca olanağa ve fırsata karşın anlamlı bir cinsellikten yoksunluk içinde oluşlarından bahsediyordu. İlginç olan, bu konuları açanların gecenin en kötü kişilerinin olmasıydı. Onların görevi, gerçekten sevgiye susamış insanların içlerini dökmeleri için bir çeşit tuzak hazırlamaktı. Gerçekten kalbi olan, sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı olan insanlar kendilerini belli edince, vampirler, cellatlar, katiller, kafatası avcıları, vicdansızlar her zamanki işlerine başlıyorlardı! Akıtılan kan, sevgiye susamış kalpleri, tutkuyla dolu sevişmelere aç, sevişme yoksulu o talihsiz bedenleri peşinden alıp götürüyordu. Öyle ki, bu kanın içinde elinden silahını hiç bırakmayan insanlar da sürükleniyordu. ‘’Grup seks’’ partileri, ölüm partilerine dönüşüyordu sonunda. Bin bir özlemle bu gecelere koşuşturan sevgiye ve sevişmeye susamış olan bu insanlar akıtılan kanlarıyla birlikte sevme ve sevilme umutlarını, dahası yeteneklerini de giderek yitiriyorlardı… İşte o da böyle bir durumdaydı giderek. Yıllar önce sevi kaybettiği insanı bulabileceğine ilişkin inancını kaybetmeye başlamıştı, bu gecelerden birinde. Hırçınlaşmıştı. Aşkın inançlarıyla tenin isteklerinin ayrı ayrı şeyler olabileceğine bile inanır hale geliyordu sanki. İnsan ruhu ve insan vücudu onu artık ürkütmeye başlamıştı…
Yine ‘’ grup seks’’ partisine gittiği bir geceydi. Son zamanlarda sıkça yaptığı gibi orgazm hapını içip etraf ı seyrederken, bir taraftan da tenin kutsallığı ve sevgi için acaba daha denenmemiş kaç yol kaldığını düşünürken, gecenin o kötü kalpli insanları kanlı operanın açılışını yapmışlardı bile. Ortalık dalgalanmış, ruhlara o karanlık rüzgarlar estirilmişti ki, birden serçeparmağının bir başka serçeparmağına değdiğini hissetti. O, yıllardır yokluğunu çektiği aşk, yanan serçeparmağından koluna, vücuduna, kalbine akıyordu. O bir anlık temas, ona varlığını hatırlatan bir yangın başlatmıştı içinde. Kalbindeki sancıyan yer, o sıcaklıkla dolmuş, bin bir karanlık rüzgarın altında kalan dünya, yeryüzüne doğru yükselmeye başlamıştı. Kaybettiği ve kaybolduğu şehir belirmeye başlamış, dünyanın o sımsıcak bir nabız gibi atan hakikati, elle dokunulur ve muhteşem bir şekilde kendisini hissettirir hale gelmişti.
Ancak hemen sonra, ölümcül bir telaşa kapıldı. Kimdi peki, serçeparmağına bir saniye dokunup aşkla yakan? Gece bitmiş, cellatlar, katiller, kafatası avcıları, vicdansızlar, vampirler kurbanlarını evlerine götürmüş, kendisini kurtarmayı başaranlar da kaçıp gitmişlerdi bu kanlı operadan…
Koşarak ve sevgiyle çarpan kalbini tutarak evine geldi. Ve soluk soluğa bugüne dek katılıp da aklında kalan bütün o kanlı operaların resimlerini yamaya koyuldu. O serçeparmağın sahibini bulabilmek için, her defasında biraz daha büyüttü resimlerinin boyutlarını. Kiminde yürekleri deşilen sevgiye susamış keşişler, kiminde kasları ve cinsel organları alev alev ama yüreği buza kesmiş gece insanları, kiminde hiç sevilmediği için bedeninden başka verecek bir şeyi olmayan umutsuzlar vardı. O ise, adım adım yaklaşıyordu onca kötülükte bile sevgisini koruyana: Ona…
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***