Ülkenin erkek egemen kültüründen doğan “tek soyadı” zorunluluğu, tüm dünyada sadece Japonya’ya özgü bir durum ve kadın hakları savunucuları tarafından insan hakları ihlali olarak nitelendiriliyor.
Osaka yakınlarında Sakai şehrinde bulunan Nagayama Kliniği’nde iç hastalıkları uzmanı olarak çalışan 35 yaşındaki kadın doktor Ikue Nagayama, aynı klinikte kardiyolog olarak çalışan eşi 37 yaşındaki Akiya Sakatami ile yedi yıl önce evlenmeye karar verdiklerinde başvuru için evlendirme dairesine gitmişti.
Genç çift, başvuru formunu resepsiyondaki görevli kıza uzattıklarında aldıkları cevabı unutamıyor:
“Yüzümüze şaşkınlıkla bakıp ‘Özür dilerim ama evlendikten sonra alacağınız soyadlarınızı farklı seçmişsiniz. Bu şekilde evlenemezsiniz.’ dedi. Şok olduk.”
Japonya’da her gün yüzlerce çiftin başvurusu bu şekilde reddediliyor.
Tek çözüm, erkek veya kadından birinin soyadını değiştirmeyi kabul etmesi.
Ülkenin erkek egemen kültüründen doğan “tek soyadı” zorunluluğu, tüm dünyada sadece Japonya’ya özgü bir durum ve kadın hakları savunucuları tarafından insan hakları ihlali olarak nitelendiriliyor.
Türkiye’de kadınlar 2014 yılından beri, evlendikten sonra kızlık soyadlarını koruma veya eşlerinin soyadlarıyla kızlık soyadlarını birlikte kullanma hakkına sahip.
Şecere problemi
Japonya’da ilk defa 6. yüzyılda yapılmaya başlanan nüfus sayımından beri bir hanede yaşayanlar tek bir “ie” (ev, aile) olarak kabul ediliyor.
Japon Medeni Kanunu’na göre hanedeki her bireyin aynı soyadına sahip olması gerek.
Evliliklerin yüzde 96 gibi büyük çoğunluğunda, kadın tarafı soyadını değiştirip erkeğin soyadını alıyor ve aile şeceresi de erkek üzerinden yürüyor.
Bunun nedeni, tarih boyunca sürekli savaş görmüş olan ülkede bir hanedeki askerliğe elverişli erkeklerin hemen tespit edilebilmesinin kolay olması.
Ancak 21. yüzyıl Japonya’sında bu arkaik kuralın gerekliliği yıllardır tartışma konusu olmuş durumda.
Soyadı neden önemli?
Soyadını değiştirmek istemeyen bazı kadınlar, doğuştan beri sahip oldukları kimliklerini zorla kaybetmek ve banka hesabı, pasaport ve daha pek çok belgeyi yeni isimle tekrar çıkarmak zorunda bırakılmayı sorguluyor.
Özellikle Nagayama gibi yıllarca kendi adıyla isim yapmış doktorlar, makale yayınlamış akademisyenler, patent almış mühendisler, mahkemede müvekkillerini savunan avukatlar gibi profesyoneller de isimlerinden vazgeçmemek için soyadı kanunu reformunu talep ediyor.
Japonya’da halkın yüzde 67’si kadınlarla erkeklerin evlenseler de ayrı soyadları kullanmalarını destekliyor.
Buna karşın ülkenin muhafazakar politikacıları farklı soyadıyla kurulacak aile bağlarının daha zayıf olacağını iddia ediyor.
Reform taraftarları ise aynı soyadı taşımanın evliliğin garantisi olmadığını söyleyip Japonya’da aynı soyadı taşıyan her 100 evliliğin 33’ünün boşanmayla sonuçlanmasına engel olamadığını örnek gösteriyor.
Aslında 2015 yılında Yüksek Mahkeme, soyadı kanununun Japon Anayasası’na aykırı olduğu gerekçesiyle açılan davada aleyhte karar vermiş ve kanunun anayasaya aykırı olmadığını öne sürmüştü.
On sekiz Yüksek Mahkeme yargıcından sadece üç kadın ve iki erkek bu karara karşı çıktı.
Bu yargıçlar kadınların evlenince soyadlarını değiştirmelerinin gerisinde ellerinde olmayan sebepler olduğunu, ellerinde olsa soyadlarını değiştirmeyeceklerini söyledi.
Onlara göre kadınların erkeklere kıyasla sosyoekonomik açıdan zayıf ve evlilikte daha korunmasız olmaları en büyük etkenlerden ikisi.
Babasından yadigar kalan ve kendi soyadıyla aynı ismi taşıyan klinikte sonuna dek çalışmaya kararlı Nagayama ile kocası Akiya evlendirme dairesinde ret cevabı alınca altı ay düşünmüşler.
Tek çare olarak yasal evlilik yerine, imam nikahına benzer örfi evlilik yapmaya karar vermişler.
Yedi yıllık evlilik ve iki çocuktan sonra bugün hâlâ soyadı kanununun değişmesini bekliyorlar.
KAYNAK: T24 – ILGIN YORULMAZ
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***