İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, Meclis’e gelen sınır ötesi operasyon tezkeresine dair yazılı açıklama yaptı. Tezkere için 2 yıl yetki istendiği hatırlatılan açıklamada, uluslararası hukukun meşru durumları kapsamında yabancı ülkelere asker gönderilebileceğinin vurgulandıı açıklamada, “BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan Türkiye’nin Irak’ta ve Suriye’de silahlı kuvvetlerini sürekli olarak bulundurması Anayasa’ya aykırı bir durum oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu hukuk dışı durum gelecekte, Türkiye bakımından önemli hukuksal sorunların yaşanmasına sebep olacaktır” denildi.
TEZKERENİN GEREKÇESİ KÜRT SORUNU
Türkiye’nin, Irak ve Suriye’de asker tezkeresinin gerekçesinin tamamen Kürt sorunuyla ilgili olduğu vurgulanan açıklamada, “Hak savunucuları olarak bütün sorunların demokrasi ve insan haklarına bağlılık temelinde çözülebileceğini ifade etmekte ve bunu savunmaktayız. Türkiye’nin de demokrasi ve insan hakları sorununun en önemli halkasının Kürt sorunu olduğunu ve bu sorunun ancak demokratik ve barışçıl yollarla çözülebileceğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Hükümet her fırsatta Irak ve Suriye tezkerelerini çıkarma gerekçesi olarak yasa dışı örgütleri ve özellikle de PKK’yi ve PKK ile ilişkili olduğunu iddia ettiği örgütleri gerekçe yapmaktadır. Bilindiği gibi Türkiye’deki silahlı çatışmalar 1984 yılından beri devam etmektedir. Devlet ve PKK diyaloğu 1993 yılında başlamış, ancak aradan geçen 28 yıla rağmen çözüm bulunamamıştır” diye belirtildi.
‘MÜZAKERE SÜRECİ BAŞLATILMALI’
Dünyada benzer sorunların çatışma çözüm süreçleri yaşanarak çözüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, Türkiye’nin Kürt sorununu çözmek yerine savaş tezkereleri ile sorunu işin içinden çıkılmaz bir noktaya taşıması kesinlikle kabul edilemez olduğu kaydedildi. Suriye’de devam eden iç savaşın doğrudan doğruya tarafı haline gelen Türkiye’nin içine sürüklendiği bu bataklıktan çıkmasının mümkün olmadığına dikkat çekilerek, “Türkiye’nin kendi 20 milyonluk Kürt vatandaşlarının akrabaları olan Suriyeli Kürtlerle iyi komşuluk ilişkileri geliştirmesi ve onların kendi geleceğini belirleme hakkına saygı duyması gerekmektedir. Irak Kürtleri ile de iyi komşuluk ilişkilerini sürdürmesi gerekmektedir. Aynı şekilde Türkiye içerisinde de silahlı çatışmaları bir an önce sona erdirmesi ve Kürt siyasal hareketi ile sorunu demokratik yoldan çözecek diyalog ve müzakere sürecini başlatması gerekmektedir” denildi.
SAVAŞ BİLANÇOSU
Kürt sorunundan kaynaklı devam eden silahlı çatışmalarda son 5 yılda İHD Dokümantasyon verilerine 5 bin 773 ölü, 8 bin 497 yaralının bulunduğu kaydedilen açıklamada, “Bu bilançoya Suriye ve Irak’ta (2020 hariç) silahlı çatışmalar ve sınır ötesi askeri operasyonlarda yaşamlarını yitirenler dahil değildir. Bu bilanço orta büyüklükte bir savaş bilançosudur. 2014 yılından beri Suriye ile ilgili kabul edilen savaş tezkeresine rağmen, cihatçı çete yapılanmalarından olan IŞİD/DAİŞ’in Türkiye’de gerçekleştirdiği çoğu bombalı olmak üzere 14 saldırı önlenememiş ve bu saldırılarda 265 kişi yaşamını yitirmiş, bin 250 kişi ise yaralanmıştır” bilgileri paylaşıldı.
MİLLETVEKİLLERİNE ÇAĞRI
İktidarın 2015 yılından beri tezkere ve askeri operasyonlarla siyasi ömrünü uzatmak için muhalefeti yanında tutma eğiliminde olduğu dile getirilerek, şu çağrı yapıldı: “Tezkereler sayesinde yapılan askeri operasyonların ekonomiye maliyetinin yüksekliği açıktır. Ekonomik krizin yaşandığı böylesi günlerde bu hususun da gözlerden uzak tutulmaması gerekmektedir. Tezkerenin bu sefer 2 yıl için istenmesi anlaşılan 2022 yılında erken seçim olma ihtimalinin yüksekliğini göstermektedir. Sonuç olarak insan hakları savunucuları savaşa karşı barış hakkını savunur. BM İnsan Hakları Konseyinin 22 Haziran 2017 tarihli 35/4 sayılı Barış Hakkının Desteklenmesi kararının hatırlatıyor ve Barış hakkını savunmanın bizler bakımından en öncelikli konu olduğunu belirtiyoruz. Türkiye hükümetini bir kez daha savaş politikaları yerine barış politikaları uygulamaya davet ediyor ve bu tezkereleri geri çekmeye ya da milletvekillerini hayır oyu vermeye çağırıyoruz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***