İSTANBUL – HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, savaş tezkerelerinin ülkedeki krizleri daha da derinleştirdiğini belirterek, “Karanlık gidişata karşı tüm muhalifler güçlerini birleştirmeli” çağrısı yaptı.
Türkiye’nin içte ve dışta yürüttüğü politikalar ülkedeki ekonomik krizi her geçen gün daha da derinleştiriyor. Buna rağmen “ekonomi şahlanacak” ve “ekonomi uçuyor” açıklaması yapan AKP ve iktidar ortağı MHP’li yetkililer, yeni sınır ötesi operasyonlarıyla krizi aşmayı hedefliyor. En son Meclis’e getirilen Suriye ve Irak tezkereleri, AKP, MHP ve İYİ Parti oylarıyla kabul edildi. HDP ve CHP’nin karşı çıktığı tezkerenin kabul edilmesiyle, iki ülkede asker bulundurma ve sınır ötesi operasyon yapmaya dair Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a verilen yetki 2 yıl daha uzatıldı.
Birçok sivil toplum örgütü ve siyasi partiyi çatısı altında barındıran Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir’le ülkenin gidişatı, savaş tezkeresi ve muhalefetin buna karşı tutumunu konuştuk.
SAVAŞ SİYASETİ
AKP-MHP iktidarının giderek kan kaybettiğine dikkati çeken Demir, son dönemlerde açıklanan anketlerin de bunun göstergesi olduğunu söyledi. İktidarı en çok zorlayan konuların başında ekonomik krizin geldiğini ifade eden Demir, bu krizin temelinde iktidarın izlediği dış siyasetin yattığını belirtti. Demir, “Türkiye’nin yürüttüğü dış siyasetin sonuçları ekonomik açmaz ve zarar olarak geri dönüyor” dedi.
Demir, iktidarı zorlayan diğer bir konunun muhalefetin pozisyonu olduğuna işaert ederek, “Muhalefetin bir blok şeklinde davranması ve yeni dönemde ülkeyi yönetmek istediklerini göstermelerinin bir etkisi var. AKP-MHP ortaklığı son dönemlerde savaş siyasetiyle ayakta kalmaya çalışıyor. Fakat bu siyasetin iktidardaki yerlerini sağlamlaştırmaya yetmediğini görüyoruz” diye konuştu.
ORTAK MÜCADELE VURGUSU
Demir, yaşanan çoklu krizin “Demokrasi İttifakı” ile aşılabileceğine vurgu yaptı. HDK’nin kurulduğu günden bugüne kadar bu ittifakı benimsediği ve birleşik mücadele yürütülmesini hedeflediğini aktaran Demir, “HDK’nin bileşenlerinden HDP de pek çok partiyle beraber Türkiye’de bütün ötekilerin sözünü kurmaya ve bunun siyaseten öncülüğünü yapmaya çalışıyor. Eğer Türkiye’de demokrasi inşa edilecekse bu ortak mücadeleyle yapılacak” diye kaydetti.
ÜÇÜNCÜ YOL
İktidarın güç kaybetmesinin ülkede yeni bir dönemin başlayacağı olasılığını arttırdığına dikkati çeken Demir, “Seçimlerle birlikte muhalefetin de bu ülkede iktidara aday olabileceğine dair kuvvetli bir ihtimal oluştu. Bütün bu 20 yıllık yıkımın ardından toplumun büyük bir kesimi yeni dönem için bir beklenti içinde. Değişim arzuları var. Kitlelerden gelen talep karşısında da bir demokrasi ittifakı söylemi var. Tam bu dönemde kongremizin ‘üçüncü yol’ diye tariflediği, statükoya teslim olmayan bir seçenek var” diye konuştu.
DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN ROLÜ
Demir, yeni dönemde kimi yapılan rol kapmaya çalıştığını dile getirdi. Uzun yıllardır iktidar partisinin uygulamaları karşısında sessiz kalan TÜSİAD’ın yeni döneme ilişkin açıklamalarını anımsatan Demir, “Uzun yıllar sonra konuşması yeni döneme ilişkin pozisyon almak istemesinden kaynaklanıyor. Demokrasi ve insan haklarını getirecek olanlar bu yapılar değildir. Kendi pozisyonlarını sağlamlaştırmak için bu tarz açıklamalar yapıyorlar. Ülkede demokrasi, insan hakları, eşitlik mücadelesi sermayeye teslim edilebilecek bir şey değildir. O yüzden bütün demokrasi güçleri hem bu sürecin örgütleyeni hem de belirleyeni olmak zorundadır” ifadelerini kullandı.
CHP’NİN TEZKERE TUTUMU
Meclis’te kabul edilen savaş tezkeresini de değerlendiren Demir, daha önceki tezkere görüşmelerinde HDP dışındaki bütün partilerin “evet” yönünde oy kullandıklarını anımsattı. CHP’nin son tezkerede farklı bir yol izlediğine dikkati çeken Demir, “Verilen ret oyunun bir belirleyeni Kürt oylarının son seçimde de görüldüğü üzere belirleyen olduğunu anlamalarıydı. Muhalefet uzun süredir iktidarı Kürt meselesine yaklaşımı noktasında destekledi. Fakat son dönemlerde muhalefetin, iktidarın bu politikalarını destekleme noktasında seçmenin onayını alamadığını görüyor. Asıl neden seçmenin onlara ayar vermesidir. Bir de HDP’nin ilkeli ve kararlı duruşu” şeklinde konuştu. CHP’nin tutumunun olumlu olduğunu dile getiren Demir, “İlk defa CHP iktidarın savaş siyaseti noktasında diğer partiler gibi arkaya dizilip onay veren pozisyonda yer almadı. Tezkerenin bütün sonuçları AKP ve MHP’ye fatura edilmiş olacak” dedi.
KÜRT DÜŞMANLIĞI
Türkiye’nin Suriye’de bundan sonraki süreçte rahat hareket edemeyeceğini belirten Demir, Türkiye’nin sıcak çatışmalara girmesi halinde ülkenin olumsuz etkileneceğini söyledi. Demir, şunları söyledi: “Bu savaş siyasetinin maliyeti çok büyük olacak. Kürt düşmanlığı meselesi Türkiye rejimini ayakta tutan bakış açısı. Ama bu saatten sonra bu bakış açısı Türkiye’ye kazandıran değil, tam tersine kaybettiren bir yaklaşım olacak.”
MUHALİFLERE ÇAĞRI
Tüm bunlara karşı “barış ve yaşanacak bir dünyanın” mümkün olduğunu vurgulayan Demir, “Bu savaş siyasetinin dışında başka bir yol, yöntem var diyoruz. Türkiye ve Ortadoğu’da halkların ortak mücadele araçları ve yolları olmalı. Bu mesele sadece siyasetlere teslim edilmemeli. Bizzat halkın kendi mücadele araçları olmalı. O araçlarla kendi yaşamını kendi örgütlemeli. Devletlere bırakılabilecek kadar ucuz bir yaşamımız yok. Devletli toplumların bizi getirdiği son noktayı görüyoruz” şeklinde konuştu.
Ülkedeki “karanlık gidişe dur” demek için bütün muhaliflerin güçlerini birleştirmesi gerektiğinin altını çizen Demir, şöyle devam etti: “Sözden çok iş yapmak istiyoruz. Sözü kurabilecek çok fazla yapı var. Yaptığımız iş üzerinden söz kurmak gerekiyor. Onun için de bizim asıl yoğunlaştığımız örgütlenme, sahada olmak, kitlelerle buluşmaktır. Enerjimizi oraya sarf etmek istiyoruz.”
MA / Kadir Güney
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***