YORUM | BÜLENT KORUCU
Şemdinli’de Umut Kitabevi’nin bombalanmasıyla ilgili üçüncü kez yargılanan sanıklar için savcı, beraat istedi. Bir kez karara bağlanıp iki kez yenilenen davada savcı, 3 sanık için “delil yetersizliğinden” cezaya yer olmadığı yönünde mütalaa verdi. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, olay mahallinde suçüstü yakalanan astsubaylar için “Tanırım, iyi çocuklar” dediği için yargı süreci “iyi çocuklar davası” olarak da biliniyor.
9 Kasım 2005’teki bombalı saldırıyla ilgili astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş yakalanmış, Org. Büyükanıt’ın müdahalesi üzerine olay bir anda Türkiye gündemine oturmuştu. Yakın tarihin en tartışmalı davasına, dönemin Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) el koymuş ve dava, siyasetle askeri bürokrasinin bilek güreşine dönmüştü. Sadece bu olay üzerinden bile ülkenin 20 yıl içinde yaşadığı dönüşümler ve çatışmalar özetlenebilir. Kişiler üzerinden hikayeyi okumaya ne dersiniz?
Sanıklar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş: İlk yargılamada “İnsan öldürmek, örgüt kurmak ve insan öldürmeye teşebbüs” suçlarından 39 yıl 5 ay 10’ar gün hapis cezası verildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2007’de kararı, usul ve görev yönünden bozdu. Yeniden başlayan yargılamada mahkeme heyeti Yargıtay’a uyarak “görevsizlik” kararı verdi, dosyayı Van Askeri Mahkemesine gönderdi. İlk duruşmada sanıkları salıveren askeri mahkeme, 2010’da dosyayı Hakkari Ağır Ceza Mahkemesine havale etti. Müdahil avukatlarının itirazı üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi, 12 Eylül 2010 referandumundaki değişiklikleri göz önünde bulundurarak, dosyayı yeniden Van 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Tekrar tutuklanan sanıklara aynı ceza verildi.
15 Temmuz’dan sonra ilk soruşturmayı yapan savcı Ferhat Sarıkaya’nın “etkin pişmanlık” kapsamında verdiği ifadelerin ardından sanıkların yeniden yargılanma talebi kabul edildi ve tahliye oldular. Şimdi beraatlerine kesin gözüyle bakılıyor.
Soruşturma Savcısı Ferhat Sarıkaya: İlk soruşturmayı tamamlayıp iddianameyi yazdı. İşadamı Mehmet Ali Altındağ’ın Org. Büyükanıt hakkındaki iddialarını dosyadan tefrik ederek Genelkurmay Başkanlığına gönderdi. Bu rutin ve kanuna uygun bir uygulamaydı. 2010 referandumundan önce askerler sivil mahkemenin yetki alanına girmediğinden böyle yapılıyordu. Savcının bir tanığın ifadelerini görmezden gelmesi söz konusu olamazdı.
Savcı Sarıkaya sanki Büyükanıt’ı iddianameye katmış ve yargılanmasını istemiş gibi bir dezenformasyon kampanyası başladı. Üniformalı gazeteciler ve HSYK devreye girdi ve Sarıkaya 20 Nisan 2006’da meslekten ihraç edildi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek toplantıya bile katılmazken kurulun yüksek yargıdan seçilen 5 üyesinin oyu ile mesleki yetersizlik cezası kesildi. Avukat olması bile yasaklandı. 2010 referandumundan sonra hakları iade edilerek mesleğe geri alındı. 15 Temmuz’dan sonra etkin pişmanlığa zorlandı. Verdiği ifadeler onu değil “iyi çocukları” kurtardı. Hakkında verilen 10 yıllık cezayı çekmek üzere cezaevine konuldu.
Orgeneral Yaşar Büyükanıt: Şemdinli Davası sanıklarına “Tanırım iyi çocuklar” dediği için davaya müdahale etmekle suçlandı. Başarılı bir psikolojik harp kampanyasıyla hakkındaki asıl suçlamayı ve tanık ifadelerini işlevsiz bıraktı. 27 Nisan e-muhtırasını ve 367 örtülü darbesini gerçekleştirdi. Erdoğan’la, Dolmabahçe Zirvesini yaparak ülkenin AB ve demokratikleşme serüvenine son verecek yeni ortaklığın nişan yüzüğünü taktı. Kendisi ve eşi Filiz Büyükanıt hakkındaki pek çok iddianın kaynağı olan bilgiler ve dosyalar, sağlık durumuna ilişkin raporlar, yazılan ilaçlar, doktor ziyaretleri… hepsi Şener Eruygur’un konutunda ele geçirildi. Büyükanıt’ı ekarte ederek komutan koltuğuna oturma hesabını dikkatli ve gerçeğin peşinde birkaç gazeteci dışında kimse görmek istemedi. Yaşar Büyükanıt, zırhlı makam arabası, devlet madalyaları ve hepsinden önemlisi cezasızlıkla ödüllendirilerek Erdoğan tarafından emekliye uğurlandı.
İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun: Şemdinli Araştırma Komisyonuna verdiği ifadede “Hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz” dediği için başı dertten kurtulmuyor. Söz konusu cümlenin Büyükanıt’ı hedef aldığı öne sürülmüş o da bunu tekzip etmemişti. Nisan 2019’da Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretten tutuklandı. “FETÖ/PDY propagandası yapmak ve örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan dava açıldı. Hakaretten 11 ay 20 gün ceza aldı. Zincirleme şekilde terör örgütü propagandası yapmak iddiasından ise 1 yıl 3 aydan 8 yıl 7 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Hırsız-kilit benzetmesini bir türlü unutmuyor ve Uzun ne yaparsa yapsın affetmiyorlar.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: Türkiye, Ergenekon ve darbe davaları sırasında devleti kirlerden arındırma konusunda eşsiz bir fırsat yakalamıştı. Geldiğimiz noktada Şemdinli Davası’nın serencamı bile tek başına 2010 Referandumunun ne anlama geldiğini göstermeye yetiyor. “İyi çocuklar” ve “Dolmabahçe İttifakı” kazandı, halk kaybetti…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***