Belarus, Avrupa Birliği’nin (AB) yaptırımlarına karşı intikam almak için göçmenlere turist vizesi vererek ülkeye almak; oradan da yasa dışı şekilde sınırı geçmelerine yardımcı olmakla suçlanıyor.
BBC, önce Suriye’den Irak’a geçen, oradan da yola çıkarak Belarus üzerinden Almanya’ya giden bir grubun yolculuğunu izledi.
Cep telefonu kamerası sağa ve sola dönüyor ancak kimse kıpırdamıyor. Yorulmuş yolcular ağaçların arasında bitkin halde yatıyor.
Cemil başını ellerinin arasına almış; eşi Roşin de ona yaslanmış. Diğerleri neredeyse ölü gibi görünüyor.
Öğleden sonra güneşin son ışıkları ağaçların arasından ormana giriyor, uzun ağaçlar dar ve doğal bir hapishane oluşturuyor. Yolcular, sabah 4’ten beri yürüyor.
Cemil’in kuzeni İdris “Canımız çıktı, tam anlamıyla canımız çıktı” diyor sessizce.
Suriyeli bu grup, sık çalılıkların arasından bin bir güçlükle geçip pis kokulu bataklıklara gire çıka buraya ulaştı. Şimdiden bir kaçakçıyla olan randevularını kaçırdılar ve yiyecek yemekleriyle suları tükendi.
Soğuktan uyuştular ancak ateş yakmaya cesaret edemezler. Belarus’tan Polonya’ya geçtiler, yani nihayet bir AB ülkesindeler. Ancak hâlâ güvende değiller. Belarus tarafından Polonya, Litvanya ve Letonya’ya geçmeleri teşvik edilen binlercesi, yakalandıklarında gözaltı merkezlerine yerleştirildi. En az yedi kaçak göçmen de bu ormanda soğuktan öldü.
İdris ve arkadaşlarını Eylül başında Kuzey Irak’tan ayrıldıklarından beri izliyoruz. İdris, her bir adımda telefonuyla çektiği fotoğraf ve videoları bizimle paylaşıyor ve bizi gelişmelerden haberdar ediyor.
Tümü 20’li yaşlarında Suriyelilerden oluşan grup, Avrupa’ya daha iyi bir hayat için ulaşmaya çalışıyor. Hepsi Kobanili. Geldikleri yerde 2014’te IŞİD ve Kürt savaşçılar arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştı.
Avrupa’ya göç etme sebepleri milyonlarca göçmeninkilerle aynı: Vatanlarında güvenlik ve istikrar olmaması, tutuklanma ve işkence görme korkusu, işsizlik… Ama gidiş yolları çok farklı.
İdris, Belarus’un otokrat lideri Alexander Lukaşenko yeni ve daha güvenli bir yol önermeseydi, Suriye’den ayrılıp Avrupa’ya gitmeye cesaret edemeyeceğini itiraf ediyor:
“Belarus’un AB ile devam eden bir sürtüşmesi var. Belarus devlet başkanı da bu yüzden AB ülkeleriyle olan sınırını açmaya karar verdi.”
İdris, Lukaşenko bu yılın başında AB’yi “Göçmenlerin ve uyuşturucu kaçakçılarının AB üye ülkelerine geçişlerini artık durdurmayacağım” diye tehdit edişini ve sonrasında yaşananları takip etmiş.
Belaruslu lider, 2020’deki tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası protestolara müdahale ettiği, muhalifleri hapse attığı ve son olarak bir RyanAir uçağını muhalif bir gazeteciyi taşıdığı için zorla indirdiği gerekçesiyle ardı ardına gelen AB yaptırımlarına tepkiliydi.
Litvanya’daki yetkililer, göçmenlerle ilgili işaretlerin Mart ayından bu yana geldiğini söylüyor. BBC’ye konuşan Litvanya İçişleri Bakan Yardımcısı Kestutis Lancinskas, “Irak’tan gelecek turistler için vize süreçlerini kolaylaştırmaya hazır olduklarını söyledikleri anda aslında bunun mesajı verilmişti” diyor.
Artık Akdeniz üzerinden zorlu ve tehlikeli bir bot yolculuğuna çıkmaktansa, göçmenler Belarus’a uçakla giderek oradan arabayla sınıra ulaşıyor. Sınırdan da kolaylıkla AB üyesi olan Polonya, Litvanya veya Letonya’ya geçiş yapıyor.
Sadece Temmuz ve Ağustos aylarında Litvanya, 2020’nin toplamında olandan 50 kat fazla göçmen kayda geçirdi.
İdris de, “Bu rota elbette ki Türkiye ve Kuzey Afrika üzerinden gitmeye göre çok daha kolay” diyor.
İdris ve arkadaşları, 25 Eylül’de Irak’ın kuzeyindeki Erbil’den yola çıktı. Bir süredir Erbil’de çalışan İdris’in eşi ve ikiz bebekleri Kobani’de kaldı. Şimdi aile, Avrupa’da yeniden bir araya gelmeyi planlıyor.
Aile, 10 yıldan uzun süredir devam eden savaştan en fazla etkilenen kuşaktan. İdris, bir süre de yine ailesinden ayrı olarak Türkiye’de göçmen olarak yaşadı:
“Bu çok uzun hikaye, birçok şeyden pişmanım. Ama hiçbir şey bizim kontrolümüzde değil. Artık bizim için Suriye’de bir gelecek yok.”
İdris’in gönderdiği ilk videolardan biri Erbil Havalimanı’nda çekilmiş. Hem o hem de arkadaşları, yolculuğa çıkacakları için çok heyecanlı. Biletleri ve Belarus için alınmış yedi günlük turist vizeleri hazır.
O ana kadar sürecin çok kolay ilerlediğini söylüyor. Ne kadar kolay olduğunu görmek için biz de Erbil’e giderek sürece dahil olan insanlarla görüşüyoruz.
Erbil, özerk Kürt bölgesinin başkenti. 1,5 milyondan fazla kişinin yaşadığı şehirde, yüz binlerce Suriyeli göçmenle birlikte Irak’ın farklı bölgelerinden göç etmiş olanlar da yaşıyor.
Birçokları için Erbil, aynı zamanda Avrupa yolculuklarının başladığı yer.
Birçok seyahat acentesi var. Bu acentelerin gerçekte ne iş yaptığı dilden dile yayılmış durumda. Facebook’ta ve online konuşma gruplarında bununla ilgili ipuçları veriliyor.
Bu acentelerden birinde çalışan bir görevli, elindeki Suriye pasaportlarını göstererek bize süreci anlatıyor.
Gerçek adını -her ne kadar yaptığı iş yasa dışı olmasa da- saklamamızı ve ona Murad dememizi istiyor. Murat, vizeleri ve Erbil’den Belarus’un başkenti Minsk’e uçak biletlerini ayarlıyor.
Yazın Lukaşenko’nun AB’yi göçmenlerle tehdit eden açıklamaları sonrası Murad, Belarus’taki arkadaşlarını arayarak yeni vize uygulaması hakkında bilgi almış:
“Bana, tam da tahmin ettiğim gibi artık bu işin daha kolay olduğunu söylediler. 2015’te Türkiye ile yaşanan sürecin aynısı olacağını biliyordum.”
2015’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da AB ile bazı anlaşmazlıklar yaşıyordu. O dönem yüz binlerce göçmenin ülkesi üzerinden Avrupa’ya geçişine izin verdi. AB ile 6 milyar dolar hibe alacağı göç anlaşmasını imzalayana kadar da geçişler sürmüştü.
Şimdi de Minsk üzerinden Avrupa’ya güvenli geçiş yolları arayan göçmenlere, Belarus’taki seyahat acenteleri elektronik davetiye gönderiyor. Böylece göçmenler rahatlıkla Minsk’e giden uçaklara binebiliyor.
Ancak bir dönem illegal iş yapan aracıların sahte davetiyelerle para kazandığı fark edildikten sonra kurallar değişti. Artık göçmenler, pasaportlarında gerçek bir mühür olmadan uçak bileti rezervasyonu yapamıyor. Mühür basmak da hiç zor değil.
Asıl zor olan, mühür ve uçak bileti halledildikten sonra bir kaçakçı bulmak. İşte burada büyük miktarda para da yatırmak gerekiyor.
Murad, kaçakçılarla çalışmadığını; müşterilerine, Minsk’e ulaştıktan sonra bir kaçakçı bulmalarını tavsiye ettiğini söylüyor. Çünkü kaçakçılarla doğrudan görüşmek hem daha güvenli, hem daha uygun fiyata geliyor.
Ancak bizim buluşmak için sözleştiğimiz bir kaçakçı, belirlediğimiz saatte Murad’ın ofisinin önüne geldiğinde bu iki adamın birbirini tanıdığını anlıyoruz.
Gerçek adının kullanılmasını istemeyen, Civan adını kullanacağımız kaçakçı, yıllardır bu işi yapıyor. ÖYle ki 2015’te Türkiye ile Yunanistan arasında birçok göçmenin geçişini de o ayarlamış:
“Eğer bir kaçakçıyla çalışmak istiyorsanız, parayı gözden çıkaracaksınız. Fiyatlar 9 bin ile 12 bin arası değişiyor. Sonuçta öngörülemez bir yolculuk.
“Yabancı bir ülkede bilmediğiniz ormanlık alanlardan geçeceksiniz. Hırsızlar o yolda sizin paranızı çalmak için bekliyor. Mafya sizi takip ediyor. Başıboş dolaşan vahşi hayvanlar, geçilecek derin nehirler ve bataklıklar var. GPS kullansanız bile bir bilinmeze gidiyorsunuz.”
Civan’a Belarus’taki yetkilileri sorduğumuzda, “Bu işi onlar kolaylaştırıyor. İnsanlara yardım ediyorlar.”
İdris ve arkadaşları da Belarus’un başkenti Minsk’e ulaştığında, havalimanının aynı yöntemle Avrupa’ya geçmeye çalışan göçmenlerle dolup taştığını gördü. İdris’in oradan bize gönderdiği fotoğraflarda da havalimanının gelen yolcu bölümünün kalabalık olduğunu; yolcuların yerlerde işlemlerinin yapılmasını beklediği görülüyor.
Ağustos ayında, Irak Havayolları AB’den gelen baskılara dayanamayarak Bağdat’tan Minsk’e giden direkt uçuşları kaldırdı. Ancak göçmenler İstanbul, Dubai ve Şam üzerinden Minsk’e uçakla gitmeye devam ediyor. İdris ve arkadaşları da Erbil’den Dubai aktarmalı olarak Minsk’e gitti.
Bu şekilde ülkeye ulaşan birçokları gibi, İdris ve arkadaşları da Minsk’teki Sputnik Hotel’de yer ayırtmış.
Bunu yapamayacak durumda olanlar ise, sosyal medyaya yansıyan görüntülere göre, yakınlardaki bir yer altı geçidinde uyku tulumlarında uyuyor.
İdris’e Minsk’teyken telefonla ulaştığımda, kendilerini önce Polonya sınırına, oradan da Almanya’ya geçirecek kaçakçılarla görüşmeye başladıklarını söyledi. Ancak yola ne zaman çıkacakları belli değildi ve önlerinde birçok zorluk vardı:
“Sınırları yasa dışı şekilde geçiyoruz. Ne olacağını bilmiyoruz. Kimseye güvenemeyiz, kendi kaçakçımıza bile.”
Erbil’den Minsk’e yolculuk 5 bin dolar tutmuştu. Bunlara turist vizesi, otel ve uçak bileti masrafları dahil… Şimdi de kaçakçılarla en uygun fiyata anlaşmanın yollarını arıyorlardı.
Bir gün sonra yeniden konuştuğumuzda bir adım geridelerdi. Polonya sınırını geçmek üzere anlaştıkları kaçakçıyla buluşmaya geç kalmışlardı. Sınırda kaçakçıyı yola çıkmadan yakalayamayınca, sınıra yakın bir başka otelde kaldılar. Giderler artıyordu. Grup, kaçakçıyı yakalamak için Minsk’ten iki özel araç tutmuştu, bu da kişi başı 400 dolar tutmuştu.
Sonucun hâlâ felaket olabileceğinin farkındalardı ve sonunu bilmedikleri bu yolculuk için ödedikleri ücret de gittikçe artıyordu:
“Başarıp başaramayacağımızı bilmiyoruz. Ormanlık alanda takılıp kalabiliriz. Kaçakçının söylediği gibi sadece dört, beş saat yürüyüp sınıra ulaşabiliriz de…”
Yola çıkmadan önce gönderdiği son videoda İdris, “Bizim için dua edin” diyordu.
Belarus’un kuzeybatıdaki telsiz ve korumasız Litvanya sınırını, Ağustos ayı sonunda 4 bin göçmen geçmişti.
Bazıları yolculuğa devam edip Batı Avrupa’ya ulaşmış olsa da birçoğu bu ülkede yakalandı. Şimdi hepsi göçmen gözaltı merkezlerinde tutuluyor ve yetkililerin gelecekleriyle ilgili bir karar vermesini bekliyor. Bunların arasında çok az sayıda kişiye iltica hakkı verilse de; aralarında hiçbir Iraklı ya da Suriyeli yok.
Litvanya’nın batısındaki Kybartai’de 670’ten fazla göçmen, sonradan cezaevine çevrilen bir yere kapatıldı. Yetkililerin, burayı olabildiğince yaşanabilecek bir hale getirmeye çalıştıklarını söylüyor. Buradan önce göçmenler, çadırkentte gözaltında tutuluyordu. Şimdi hiç olmazsa soğuk da olsa duvarları var.
Burayı ziyaret ettiğimizde ise yüksek duvarlar, kesici teller ve izleme kuleleriyle çevrili bu alanın çok acımasız bir hava yarattığını gördük. İçeriden zaman zaman “Özgürlüğümü istiyorum” diye bağıranlar oldu.
Burada kalanların çoğu bekar erkekler, 20’den fazla farklı Çoğu Iraklı ve Suriyeli, ancak aralarında Yemen, Sierra Lione ve hatta Sri Lanka’dan gelenler bile var.
Irak’tan gelmiş olan Abbas, şartların çok kötü olduğunu ve kendilerine “hayvanlara davranıldığı gibi davrandıklarını” söylüyor.
“Belarus’un AB ile olan sınırlarını açması bizim suçumuz mu?” diye soruyor.
Yolculuğun sonunda Belarus sınır güvenliği tarafından çok kısa bir süre gözaltında tutulmuş. Hatıra fotoğrafı aldıktan sonra da sınıra doğru gitmeleri için serbest bırakmışlar:
“Bizimle selfie’ler çekildiler. Sonra da bize kapıyı gösterdiler.”
Kendisine gösterilen kötü muamele ve 11 bin dolar harcadığı yolculuğun sonunda böyle bir hapishanede küçük düşürülmesi; Abbas’ın geri dönmeyi düşünmesine yol açtı:
“Ama Irak’ta yaşamayacağım. Türkiye’de yaşayacağım. Tabii ne olacağını hiç bilemiyorum, hiç param kalmadı.”
Belarus ve AB arasındaki jeopolitik çekişmenin birer piyonu olduklarının farkında olsalar da; Lukaşenko’ya kendilerine böyle bir fırsat verdiği için müteşekkirler.
Bir başka Iraklı göçmen olan Azzal, bu minnettarlığı şu sözlerle anlatıyor:
“Buradan çıktığımda, koluma dövmeyle onun adını yazdıracağım.”
Litvanya’ya göçmen akını, ülkenin AB’nin sınır kontrol kuruluşu Frontex’le işbirliği yaparak sınır güvenliğini artırması sonrası azaldı. Ancak sınır güvenliği bize, sınır boyunca hâlâ çok az korunan, bazen ormanlık alandaki bir boşluktan başka bir engelin bulunmadığı bölgeleri gösteriyor.
Bu noktalardan birinde, Belarus sınır güvenlik elemanları ve askerler sınırın karşı tarafında dolanırken telefonlarıyla görüntümüzü aldı; ancak göz temasından kaçındı.
Litvanya Devlet Sınır Güvenlik Hizmetleri’nden Vytautas Kuodis, “Eskiden yasa dışı göçmenlerle ilgili gerçekten çok iyi bir iletişimimiz vardı” diyor.
Ancak bu işbirliği yazın sona erdi. Litvanya’dan yapılan çağrılar yanıtsız kaldı.
Her gün onlarca göçmen hâlâ Litvanya sınırından geçmeye çalışsa da, Belarus’tan gelen göçmenlerin rotası büyük oranda Polonya’ya kaydı.
İdris ve arkadaşlarının Polonya sınırını geçmek için ikinci çabası da başarısızlıkla sonuçlandı.
Cep telefonunun kamerasından gizlice çektiği görüntülerde, yol kenarında gergin konuşmaların yapıldığı; insanların Rusça, İngilizce ve Arapça konuştuğu anlaşılıyor. Yol üzerinde bir kez daha Belarus polisiyle karşılaştıklarında polis bu kez pasaportlarını alıp şoföre göçmenleri Minsk’e geri götürmesini söylüyor.
Tümü Sputnik Hotel’e geri dönüyor, burada şoför, polisten pasaportları geri alabileceğini söyleyerek ekstra para talep ediyor. Pasaportlarını yeniden almayı beklerken İdris ve arkadaşları, otelin birçok kaçakçı için bağlantı yeri olduğunu, burada kalacak yer, rota gibi ayarlamaların yapıldığı geniş bir ağın olduğunu fark ediyor.
Bu arada otele gittikçe daha fazla göçmen gelmeye başlıyor: Yemenliler, Iraklılar, Suriyelilerin sayısı artıyor.
Sputnik Hotel’in dışından bir video gönderen İdris, “Sayılar her geçen gün arttı” diyor.
Bu bekleyiş sırasında grubun vizelerinin süresi doluyor ve otel, tümünü odalarından çıkarıp bir daire kiralamalarını tavsiye ediyor.
Nihayet, Minsk’e ulaştıktan 11 gün sonra, Polonya’ya ulaşmak için üçüncü kez girişimde bulunuyorlar. Ülkenin uzak güneybatı sınırındaki Brest’e giderek gece yarısı sınıra ulaşıyorlar. Bu noktada, Belarus askerleri devreye giriyor.
Sınıra ulaştıkları sırada gelen askerler, gruba beklemesini söylüyor. Birkaç dakika sonra zırhlı bir araç geliyor ve tümü araca biniyor; Araçta sıkışık şekilde oturan yaklaşık 50 göçmen daha olduğunu görüyorlar.
Araç kısa bir süre gittikten sonra askerler, sessizce beklemelerini söylüyor. İdris, “Polonya sınırının açık olduğundan emin olmak istediler” diyor.
Asker grubun yanında 200 metre kadar yürüdükten sonra, Polonya’nın ne tarafta olduğunu gruba gösterdi. İdris, “Sanırım dikenli telleri bizim için keserek geçmemize yardım etti” diyor.
Ardından grup daha küçük gruplara ayrıldı ve GPS yardımıyla birkaç kilometre ilerideki, Polonya’da kendilerine yardımcı olacak kaçakçıya ulaşmak için ormanın içine dağıldı.
Sonraki iki gün boyunca İdris’in gönderdiği videolarda tümü artık tüm enerjilerini ve sabırlarını kaybetmiş gibi duruyor. Bu videolar, dağılmış ve mahvolmuş şekilde 20 kilometreye yakın yürüdükleri sırada çekildi.
Orman tehlikelerle dolu olduğu için çok hızlı yürümek zorundalar. Ancak o kadar bitkinler ki, bir noktada İdris dengesini kaybedip bir çukura düştü ve çok kıymetli vakitlerinden bir miktar kaybettiler.
Nihayet, 9 Ekim’de Milejczyce kasabası yakınlarındaki buluşma noktasına vardılar. Burada onları bir araç bekliyordu. Şafak vakti Almanya’ya ulaşmışlardı. Orada grup dağıldı; Cemil ve Roşin Frankfurt’a giderken Zozan Danimarka’ya, nişanlısıyla bir araya gelmek üzere yola çıktı.
İdris ise Hollanda’ya doğru yolculuğuna devam etti. Duyduğuna göre Hollanda, iltica başvurusu kabul edilenlerin yurt dışındaki ailelerinin de ülkeye kabul edildiğini duymuş. Bu sebeple planı; ülkeye ulaşır ulaşmaz yetkililere ulaşıp iltica başvurusu yapmak. Böylece eşi ve ikiz kızları Kobani’den çıkıp yanına gelebilir.
Ancak bu zaman alacak.
“Avrupa’daki mültecilerin durumlarını araştırdım. Hollanda’da bu iş bir ya da iki yıl alacak.”
Lukaşenko ülkesinin sınırlarını açtığından beri kaç göçmen Minsk üzerinden Avrupa’ya ulaştı, bunu bilmek zor.
Ancak Belarus, iddiaları reddediyor. Sınırlardaki durum için AB ülkelerini ve Batılı politikacıları suçluyor.
Şu an en az 10 bin göçmen Baltık ülkelerinde, Polonya ve Almanya’da gözaltı merkezlerinde tutuluyor. Çoğu için bu durum, çok acı veren çileli bir duruma dönüştü. Çünkü yolculuk, çok masraflı bir zaman ve para kaybına; bazıları için de can kaybına yol açmış durumda.
Son göçmen akınından etkilenen ülkeler, daha sıkı kontrol çağrıları yapıyor.
Ancak şimdiye kadar Lukaşenko’nun geri adım attığına dair bir işaret yok.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***