Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, ülkesindeki Anayasa Mahkemesi’nin “ulusal yasaların Avrupa Birliği yasalarından üstün olduğuna” yönelik kararına Brüksel’den gelen eleştirilere karşılık, “Tehdit dilini reddediyoruz. AB siyasetçilerinin Polonya’ya şantaj yapmasına izin vermeyeceğim.” sözleriyle yanıt verdi.
Polonya Başbakanı Morawiecki, Avrupa Parlamentosu Genel Kuruluna katılarak, “Polonya’daki hukukun üstünlüğü krizi ve AB hukukunun üstünlüğü” başlıklı oturumda konuşma yaptı.
Morawiecki, kendisinden önce konuşan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Polonya Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşılık AB’nin seçenekleri arasında AB fonlarını kullandırmayarak finansal cezalandırma ile üye ülkenin haklarının askıya alınmasını öngören AB anlaşmasındaki 7’inci maddeyi saymasına tepki gösterdi.
“Tehdit dilini reddediyorum. AB siyasetçilerinin Polonya’ya şantaj yapmasına izin vermeyeceğim. Şantaj, bir üye ülkeye yönelik politikalarda yöntem olmamalıdır.” diyen Morawiecki, ülkesinin Avrupa’nın özgürlüğü için savaştığını, 1920’de Paris ve Berlin’i Sovyet saldırılarına karşı koruduklarını, 1939’da Nazi Almanyası’na karşı savaştıklarını, 1981’de totaliter komünist sisteme karşı Polonya’daki hareketin umut olduğunu söyledi.
Polonya’nın AB’ye katılırken “eli boş gelmediğini” dile getiren Morawiecki, AB’nin doğu sınırlarını Litvanya ve Letonya ile birlikte Polonya’nın koruduğunu, ülkesinin AB’ye ekonomik kazanımlar getirdiğini, Polonya halkının çoğunluğunun AB üyeliğine destek verdiğini belirtti.
Polonya’ya yönelik hukukun üstünlüğü eleştirilerine yanıt veren Morawiecki, AB’nin tarihteki en başarılı uluslararası birliktelik olduğunu ancak “bir devlet” olmadığını, AB içindeki devletlerin egemenlik haklarının bulunduğunu dile getirdi.
Morawiecki, AB yasalarının “bazı alanlarda” ulusal yasalardan üstün olduğunu belirterek, “Polonya Anayasa Mahkemesi’nin son kararının bir yanlış anlaşılma nesnesi haline geldiğini görüyorum.” dedi.
Morawiecki, “Polonya’nın en üst yasası anayasadır. Anayasamız, her türlü kanunun üstünde gelir ve ilke Polonya hükümeti tarafından korunmaktadır. Polonya Anayasa Mahkemesi hiçbir zaman AB anlaşmalarının şartlarının Polonya yasalarıyla uzlaşmaz olduğuna yönelik bir karar vermemiştir. Tam tersine Polonya AB anlaşmalarına uymaktadır.” şeklinde konuştu.
Benzer kararların Almanya, Fransa, Danimarka, İtalya, İspanya gibi başka AB ülkelerinde de verildiğini savunan Morawiecki, “Polonya’nın AB’den ayrılması, Polexit gibi yalanların yayılmaması gerekir.” diye konuştu. Morawiecki, şunları söyledi:
“Üye ülkelerden talimat almaya veya bir şeylerin dikte edilmesini asla kabul etmeyiz. Aramızda benzerlikler ve farklılıklar var. İş birliği yapacaksak bu tür farklılıkların olduğunu kabul etmemiz gerekir. Sırf yasal sistemlerimiz farklı diye AB çökecek değildir. Onlarca yıldır bu şekilde devam ediyoruz. Belki gelecekte hukuk sistemlerimizi uyumlu hale getiririz ama bunun olması için egemen devletlerin egemen kararları gereklidir.”
AB’nin Polonya’ya karşı seçenekleri
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise Morawiecki’den önce yaptığı konuşmada, Polonya’da hukukun üstünlüğü konusunda bir süredir endişeli olduklarını, Anayasa Mahkemesi’nin son kararının bunu dana da kötüleştirdiğini söyledi.
AB Komisyonunun Polonya Anayasa Mahkemesi’nin kararını şu anda değerlendirmekte olduğunu kaydeden von der Leyen, “Bu karar AB’nin temellerinin sorgulanmasına neden olmuştur. Bu karar, AB’nin yasal düzeninin birliğine doğrudan bir sınamadır.” dedi.
Von der Leyen, ilk kez bir üye ülke mahkemesinin AB anlaşmalarının ulusal anayasayla uyumlu olmadığına yönelik karar verdiğini belirterek, AB Komisyonunun değerlendirmesi sonucunda birkaç seçenekleri bulunduğunu söyledi.
Von der Leyen, bu seçenekleri, AB’nin Polonya hakkında hukuk süreci başlatma, fonları kullandırtmama ve üye ülkenin haklarının askıya alınmasını öngören AB anlaşmalarının 7’inci maddesiyle ilgili süreci başlatmak olduğunu söyledi.
“Ortak değerlerimizin tehlikeye atılmasına izin vermeyeceğiz.” diyen Ursula von der Leyen, şunları dile getirdi:
“Kendimizi böyle durumda bulmaktan derin üzüntü duyuyorum. Her zaman diyaloğu savundum ve savunacağım. Bu çözülmesi gereken ve çözülebilecek bir durumdur. Biz birlik içindeki Avrupa’da güçlü bir Polonya istiyoruz.”
Varşova-Brüksel gerilimi
Varşova ile Brüksel arasında bir süredir devam eden hukukun üstünlüğü tartışmalarının ardından Polonya Anayasa Mahkemesi’nin 7 Ekim’deki kararıyla yeni bir gerginlik ortaya çıkmıştı. Mahkeme, ülkenin ulusal yasalarının bazı AB yasalarından önce geldiğine yönelik karar açıkladı.
Mahkemenin kararında, “Avrupa Adalet Divanı’nın Polonya adalet sistemine müdahale çabaları hukukun üstünlüğü ilkesini, Polonya anayasasının üstünlüğü ilkesini ve ayrıca Avrupa entegrasyonu sürecinde egemenliğin korunması ilkesini ihlal etmektedir.” ifadesi yer aldı.
Polonya’nın hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konulardaki uygulamaları son yıllarda AB içinde eleştiriliyor.
AB Komisyonunun “Hukukun Üstünlüğü 2021” raporunda, Polonya’da yargı bağımsızlığının tehdit altında olduğu ve bunun endişe verici olduğu ifade edilmişti.
Avrupa Adalet Divanı da Polonya Yüksek Mahkemesinde yargıçlara karşı kurulan disiplin kurulunu ve atanma yöntemini eleştiriyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***