ENSAR NUR | CENEVRE TR724
Cenevre’de düzenlenen ve AKP hükümetinin yargılandığı Turkey Tribunal’ın ikinci gününde öğleden önce Kaçırılmalar ve öğleden sonra Medya Özgürlüğü konuları ele alınacak, tanıklar dinlenecek.
Kaçırılmalar hakkındaki oturum Mustafa Özben, Gökhan Güneş’in avukatı Sezin Uçar ve Mesut and Meral Kaçmaz çiftinin tanıklıklarıyla devam edecek. Medya Özgürlüğü oturumunda ise gazeteciler Cevheri Güven ve Meltem Oktay yaşadıklarını mahkemeye anlatacak.
2.OTURUM: KAÇIRILMALAR
Kaçırılmalar ile ilgili olarak Belçikalı hukukçu Johan Heymans hazırladığı raporu dün öğleden sonra mahkemeye sunmuştu. Heymans’ın hazırladığı rapor, bir yanda Türkiye içindeki kaçırılmaları, diğer yanda Türk vatandaşlarının yurt dışından kaçırılmaları arasında ayrım yapıyor. İlki ile ilgili olarak, Türkiye hükümeti sürekli olarak kaçırılmalara dahlini reddediyor, ikincisi ile ilgili olarak ise bu kaçırmaları gerçekleştirdiğini açıkça kabul ediyor.
1. TANIK AVUKAT VE AKADEMİSYEN MUSTAFA ÖZBEN: TECAVÜZ VE AİLEMLE TEHDİT EDİP, İFTİRACI OLMAMI İSTEDİLER
Kaçırılmalarla ilgili olarak tanık kürsüsüne gelen hukukçu akademisyen Mustafa Özben 92 gün boyunca yaşadıklarını anlattı.
9 Mayıs 2017’de kızını okula bırakıp, para çektikten sonra bir grup tarafından etrafı sarılan Özben, dövülerek koyu renk bir transportera bindirildi. Kafasına çuval geçirildi, ayaklarına ve ellerine siyah plastik kelepçe bağlandı. Hakaretlere uğradı, darp edildi. Eşine “yarım saate geleceğim” dedi, 92 gün sürdü.
Konuşmasının başında 1993 yılından beri Gülen hareketi içerisinde olduğunu belirten Özben, darbe sonrasında hedef olabileceğini düşünerek, iz bırakmadan saklanarak yaşadığını ifade etti.
Mustafa Özben araca bindirildikten sonra yaşadıklarını şöyle anlattı: “Kendi aralarında nereye götüreceğiz diye konuşuyorlardı, 34’e mi 06’ya mi seklinde kodlarla konuşuyorlardı. Tahminime göre yaklaşık yarım saat sonra bir yere vardık. Kıyafetlerimi çıkartıp başka bir kıyafet giydirdiler. Ellerime demir kelepçe taktılar. Hangar gibi bir yere sokuldum ve yaklaşık 3 metrekarelik bir hücreye atıldım. Hücrede sedye tarzında bir yatak ve bağlamak için demir şeyler vardı. Ses izolasyonu vardı. Hücrede bir kamera, bir ses sitemi ve bir projektör vardı. Uğultu yapan bir havalandırma vardı ve 92 gün boyunca buna da maruz kaldım. Bu da bir nevi işkenceydi benim için. Kapı çalındığında yapmam gereken şey diz çöküp başımı öne eğmekti sorguya giderken.”
“Bana ‘Mustafa burası ne var ne yok bir yer, burada devlet biziz. Eğer bize yardım edersen, hakkındaki suçlamaları düşürürüz, para veririz, yeni bir kimlik veririz. Ama eğer bize yardımcı olmazsan, biz insan anatomisini çok iyi biliyoruz, bize burada yalvarırsın beni öldürün diye’ dediler.”
Teşhis etmesi için kendisine gösterilen resimlerden kendisini kaçıran kişilerin devlet görevlisi olduğunu anladığını söyleyen Özben, bu fotoğrafların bazen kamera kayıtlarından, bazen araç içerisinden, bazen de pasaport kontrol noktalarından çekilmiş görüntüler olduğunu belirtti.
Yaşadığı süreçte çok az yiyecek verildi, çoğu zaman aç ve susuz bırakıldı. 92 günlük alıkonulma sırasında 20 kilo kaybetti.
Sorgu odasında gördüğü ve yaşadığı korkunç şeyleri de anlatan Özben, “Elektroşok yaptılar, kaba dayak attılar. Hassas olduğum her şeyi söylediler, eşim ve çocuklar ile tehdit ettiler. Tam 24 saat bir kulaklık takıp sürekli marşlar, müzikler dinlettiler, insanı çıldırtan bir ses verdiler” dedi. Cinsel olarak ve ailesiyle tehdit edildiğini aktaran Özben, kendisini sorgulayan kişilerin ‘çocuklarını da eşini de buraya getireceğiz, camin arkasından izlettireceğiz’ demişler.
Süreç boyunca ailesi için çok kaygılandığını aktaran akademisyen, kendisini kaçıran kişilerin esinin aktif olarak attığı adımlardan çok rahatsız olduklarını söyledi. Kendisine ‘eşin hiç rahat durmuyor’ denildiğini, uluslararası alanda kaçırılmasının duyurulmasının endişe oluşturduğunu ve eşinin tehdit edildiğini söyledi. Kendisini serbest bırakmadan önce işkence yaralarının geçmesini beklediklerini söyledi.
GELİŞMELER TAKİP EDİLİYOR…
AKP hükümetinin yargılandığı Turkey Tribunal Cenevre’de başladı | 1. OTURUM-İŞKENCE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***