Merkez Bankası, 2006’daki kararını neden değiştirdi? TÜFE yerine niye çekirdek enflasyon tercih edildi? Bu adım, döviz kurlarını nasıl etkileyecek? Piyasalar hangi hamleden korkuyor? Erdal Sağlam’ın analizi.
Merkez Bankası’nın şimdiye kadar faiz kararları için baz aldığı tüketici fiyat artışı yerine, bunun alt kalemlerinden olan çekirdek enflasyona odaklanacağını açıklaması, piyasalarda “erken faiz indirimi için hazırlık yapılıyor” şeklinde yorumlandı. Piyasalardan tepki gören bu söylem değişikliği nedeniyle bir süredir düşük seyreden döviz kurlarında, bir günde yüzde 1.44 oranında artış yaşandı, tahvil faizleri yükseldi.
Geçtiğimiz Mart ayında Merkez Bankası Başkanı değiştikten sonra yeni yönetimin piyasalara verdiği tek güven unsuru, “Enflasyon üzerinde reel faiz vermeye devam edeceğiz” sözüydü. Bu sözün tekrarlanması, piyasalar açısından bir tür çıpa görevi gördü. Turizm dövizi girişlerinin etkisiyle birlikte, son aylarda kurların istikrar kazanmasında bu çıpanın büyük etkisi vardı.
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Çarşamba günü Türk-Alman Ticaret Odası toplantısında “Bundan sonra çekirdek enflasyona odaklanacağız” diyerek, piyasalar açısından elde kalan tek çıpayı da bir anlamda çöpe atmış oldu. Piyasaların yeniden dalgalı bir döneme gireceği beklentisini artırdı.
Beklenmesine rağmen tedirgin eden adım
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Faizi indirin” baskısı nedeniyle, Merkez Bankası’nın tutumu çok daha yakından takip edilir oldu. Çünkü piyasalar biliyordu ki; Cumhurbaşkanı’nın ısrarı nedeniyle erken bir faiz indirimine gidilirse; hem kurlarda artış olacak, hem de yılın sonunda düşmeye başlaması beklenen enflasyon oranları yeniden artışa geçecekti.
Geçen hafta Ağustos ayı enflasyon oranlarıyla birlikte yıllık enflasyonun yüzde 19,25’e çıkıp, yüzde 19’luk politika faizinin üzerine çıkması; piyasaların dikkatini Merkez Bankası’na çevirmesine yol açmıştı. Manşet oran yüzde 19,25’e çıkarken, Ağustos’ta çekirdek enflasyon oranının yüzde 17,2’den yüzde 16,8’e düşmesi üzerine, piyasalar TÜFE yerine çekirdek enflasyonun baz alınacağını konuşmaya başlamışlardı. Başkan Kavcıoğlu’nun böyle bir açıklama yapması, beklemelerine rağmen, piyasalarda tedirginliğe yol açtı.
Merkez Bankası’nın 15 yıl sonraki U dönüşü
İktisatçıların hemen hepsi, Kavcıoğlu’nun çekirdek enflasyona odaklanılacağına ilişkin açıklamasını, “Cumhurbaşkanı’nın faiz isteğini yerine getirmek için Merkez Bankası şimdiden hazırlık yapıyor” diye yorumladılar. Bazıları değişikliği açıkça “para politikasında gevşeme” olarak yorumlarken, bazıları Merkez Bankası’nın artık piyasaları inandıracak hiçbir sözü kalmadığını söylediler.
Enflasyondaki artışın devam ettiğini, TÜFE yerine çekirdek enflasyona odaklanılmasının yanlış olduğunu belirten iktisatçılar, vergi nedeniyle çekirdek enflasyonu düşük gösteren otomobil fiyatlarındaki indirimlerin geçici olduğunu belirtiyorlar. Çekirdek enflasyonun kapsamı dışında kalan gıda fiyatlarındaki Ağustos ayı artışının geçici olduğunu kaydeden iktisatçılar; bu nedenle manşet enflasyon yerine çekirdek enflasyonun baz alınmasının yanlış olduğuna dikkat çekiyorlar. Kavcıoğlu’nun bu konuda “Gelişmiş ülkeler çekirdek enflasyonu baz alıyor” sözlerinin doğru olmadığı kaydedildi. Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Özatay ve Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, yaptıkları ilk açıklamalarda, “2006 yılında çekirdek enflasyondan manşet enflasyona dönülmesinin nedeninin, tüm gelişmiş ülkelerin daha sağlıklı olan bu yolu tercih etmeleri” olduğunu açıkladılar.
23 Eylül’deki PPK toplantısından ne çıkabilir?
Peki, 23 Eylül’deki Para Politikası Kurulu toplantısında, artık çekirdek enflasyon gerekçe gösterilerek bir faiz indirimi yapılabilir mi? İktisatçılar yapılmaması gerektiği konusunda hemfikirler ama yine de “Yapılmaz” diye kesin bir tahminde bulunamıyorlar. İktisatçıların tahminlerine göre, baz etkisi nedeniyle, ancak Ekim’den sonra yıllık enflasyon oranları azalmaya başlayabilir. Kasım ayı enflasyonuyla birlikte yüzde 18’ler civarına inmesi beklenen enflasyon açıklaması sonrası, yani Aralık ayında bir faiz indirimini makul görüyorlar. Aralık’tan önce yapılacak her faiz indiriminin “erken faiz indirimi” olarak görüleceği ve piyasaların bu karara tepki vereceği konuşuluyor.
Konuştuğumuz bir bankacı, erken faiz indiriminin hem kurları hem enflasyonu artıracağını belirterek, piyasaların politika faizinin üzerine çıkan enflasyona rağmen “Faizler artırılsın” talebinde bulunmadığını hatırlattı ve “Enflasyon düşmeden faiz indirimi için zemin hazırlanıyorsa, bu çok büyük bir hata olur” dedi. Dolar kurunun 8.50-8.60 TL bandına yeniden çıkmasının fiyatlarda yeniden artışı tetikleyeceğini kaydeden bankacı, “Merkez Bankası’nın iletişim politikasının çok kötü olduğunun” da altını çizdi. Aynı bankacı, “Merkez Bankası Başkanı bu artışı geçici olarak gördüğünü söylemekle yetinseydi, piyasalar önümüzdeki birkaç ayı daha sakin geçirirdi” dedi.
“Kurları düşürecek tedbirler” bir işe yarar mı?
Aynı bankacıya, Merkez Bankası Başkanı’nın aynı toplantıda ettiği “TL’nin güçlenmesi için tüm tedbirleri alacağız” sözünün ne anlama geldiğini, ne tür tedbirler alınabileceğini de sordum. TL’nin güçlenmesi için alınabilecek tek etkili tedbirin faiz oranlarının artırılması olacağını hatırlatan aynı bankacı, bunun da yapılamayacağını söyledi. Merkez Bankası’nın “Kurları düşürecek tedbir alacağız” anlamına gelecek bir açıklama yapmasının hata olduğunu kaydeden bankacı, tüketici kredilerinde yeni sınırlama kararı alınabileceğini ama yıl sonuna kadar bunun da fiyatlarda etkili olamayacağını söyledi.
Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı’nın baskısı nedeniyle bu tür yanlış kararlar almasıydı, belki de TL’nin güçlenmesi sağlanabilirdi. Korkulan olur da erken bir faiz indirimi gelirse, piyasaların karışması kaçınılmaz gözüküyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – ERDAL SAĞLAM
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***