Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın 25 Aralık dosyasına ilişkin itirafları gündemdeki yerini koruyor. Bayraktar, dosyada yer alan kendisiyle ilgili bütün delillerin A’dan Z’ye doğru olduğunu açıklamıştı. Türkiye şimdi 17/25 Aralık dosyalarının yeniden açılıp açılmayacağını konuşuyor.
İhraç Hakim Ramazan Faruk Güzel’e göre, söz konusu soruşturma dosyaları Reza Zarrab’ın ABD’deki yargılama sırasındaki itiraflarının ardından zaten açılmak zorundaydı. Ancak açılmadı. “Kanun bunun gerektiriyordu ancak açılmadı.” diyen Güzel, görevlerini yapmayan savcıların ‘görevi ihmal suçu’ işlediğini söylüyor.
Ramazan Faruk Güzel’in TR724’e yaptığı açıklama şöyle:
“ABD’deki davaların varlığı bile Türkiye’de bu dosyaların tekrar açılmasını icap ettirirdi. Zira ortada 2016 tarihli Cezai Korularda Uluslararası Adli İşbirliği Kanunu var…. Reza Zarab’ın 22 Mart 2016’da yakalanmasından tam bir ay sonra 23 Nisan 2016’da kabul edilip 5 Mayıs 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu’nun 7/ç m.’de, “Adlî yardımlaşma talebi kapsamında ilgili devletin iç hukukuna uygun olarak yerine getirdiği işlemler, Türk hukuku bakımından da geçerli sayılır” denilmektedir.
SORUŞTURMALARIN YENİDEN AÇILMASI KANUNİ BİR ZORUNLULUK
“Yani, Zarrab’ın konu olduğu davada öne sürülen kanıtlar mahkemede geçerli sayılmasıyla birlikte ABD’deki mahkemedeki tüm kanıtlar Türk mahkemeleri için de geçerlidir artık. Böylece yolsuzluk soruşturmasının Türkiye’de tekrar açılması hukuki olarak mümkündür ve zorunludur da!…
E ne olacak? 2013 ve 2014’ün başında üstü kapatılan 17-25 Aralık soruşturmalarının tekrar açılması ve Mecliste bir komisyon kurulması gerekir. Ana muhalefet CHP, bu konuda bir söz vermişti ama hala ortada bir gelişme yok. Yeri geldiğinde bu tür soruşturmaların etinden sütünden faydalanan muhalefet, iş icraata geldiğinde, o soruşturmaları yapmış kamu çalışanlarına sıra geldiğinde hep arazi!”
ERDOĞAN BAYRAKTAR İLE YENİ DÖNEMEÇ
Peki Erdoğan Bayraktar’ın açıklamaları sonrası süreç nasıl işleyecek. Ramazan Faruk Güzel, bu konuda ise şunları söylüyor:
“Şimdi burada dosyanın zanlılarından birisi çıkıp, ‘takipsizlik’ verilip kapatılmış olan soruşturmayla ilgili açık açık itiraf ediyor: “O dosyadakilerin hepsi doğruydu” diyor. Tamam; muhalefet, meclis vs görevini yapamıyor. Yargı niye yapmıyor halen? 17/25 Aralık dosyaları kovuşturma aşamasına gelmeden, savcılar eliyde ‘takipsizlik’ verilerek kapatıldı.
Bu karardan sonra CMK m.172’a göre: Kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
SAVCILAR DERHAL HAREKETE GEÇMELİ
“Erdoğan Bayraktar’ın itirafları ise yeni delildir. Zira kendisi o soruşturmanın zanlılarından birisi idi. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar/KYOK verildikten sonra yeni delil ortaya çıkarsa; aynı fiilden dolayı kamu davası açılması gündeme gelmelidir. Ki, iddianame düzenlenebilmesi için ‘yeterli şüphe’ gerekir. Nitekim o maddenin gerekçesinde; ‘daha önce hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen kişilere ilişkin tekrar soruşturma başlatılabilmesi, elde edilen yeni delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak derecede önemli olması kriterine bağlanmaktadır’ denilmektedir.”
İKRAR VE İTİRAF VAR
“Kanunen yeni delil, hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilmelidir. Burada ise sosyal medyada ve ulusal bir yayında açık ikrar ve itiraf vardır, hiçbir zorlama olmadan yapılmış…
Yeni delil dosyaya; kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce girmişse, kanun yararına bozma yoluna, dosyaya önceden girmeyip yeni girmişse kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın bozulması yönünde hareket edilir. Bunun usulü de bellidir: CMK m.172/2 ve m.173 gereğince sulh ceza hakimliğine başvuruya gidilmelidir. (Ki, Bayraktar’ın açıklamalarından sonda da bu yol izlenmelidir.)
Bir delilin; ‘yeni delil’ sıfatı taşıyıp taşımadığına dair takdir yetkisi, cumhuriyet savcısına aittir ve de CMK m.172/2’de geçtiği şekliyle, kamu davası açılabilmesi için sulh ceza hakimliğinden izin alınması gerekmektedir.”
ADALET DUYGUSU ZEDELENDİ
“Bu konuyla ilgili onlarca örnek Yargıtay kararı var. Ceza Yargılaması Hukuku açısından ‘ne bis in idem’ olarak bilinen ‘bir suçtan iki defa yargılama yapılamaz’ ilkesi var, evet… Bu da vatandaşların aynı konuda tekrar tekrar mağdur edilmesini önlemek için tesis edilmiştir. Öte yandan hakkaniyetin ve adaletin yerine getirilmesi için de sonradan ortaya çıkan somut veriler ve yeni deliller çıkması halinde, bu hali öğrenen cumhuriyet savcısının ivedilikle soruşturma başlatması gerekmektedir. Bu, hukuk ve adalet adına gereklidir. Yoksa insanların vicdanındaki adalet duygusu zedelenir. Bu görevi yerine getirmeyen savcılar ise görevi ihmal, hatta suistimal suçunu işlemektedirler.
Ülkede adaletin ipi 17/25 Aralık 2013’te kopmuştu. Şimdilerde buna tekrar bir ilmek atma adına bir fırsat doğmuştur… Ama vazifesini yapmaya çalışmış 5 bin kadar yargı mensubunun başına gelenlerden sonra buna cesaret edecek birileri kalmış mıdır? O cesareti göstermişlere ne muhalefetin ne de halkın sahip çıkmadığını bütün yargı teşkilatı gördü! Zaten iktidarın aparatı olmuş ideolojik yargı mensupları konunun hiç muhatabı değil.”
DELİLLER HER TARAFA SAÇILMIŞ VAZİYETTE
“Havuz medyası şimdi ellerini ovuşturarak, “Geçmiş olsun, bütün deliller ve tapeler imha edilmişti. Neye göre yeniden dava açacaksınız?” diyor. Asıl size yeni delil.
Ayrıca zamanında, o soruşturmaları yürüten polislere ve savcılara ‘hükümete darbe’ filan diyerek karşı davalar açtığınızda, o sanıkların avukatlarının hepsine o delillerin birer suretini vermiştiniz, mahkeme kanalı ile…
Yani yeter ki hukuki süreç işletilmek istensin… Deliller, o avukatlardan Amerika’daki mahkemelere kadar her yere saçılmış vaziyette.
Yeter ki savcılar işini savmasın/ işini yapmak istesin!”
Hakim Ramazan Faruk Güzel, konuyu kişisel YouTube kanalında da değerlendirdi…
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***