HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN
İzmir merkezli 41 il ve KKTC’de yapılan operasyon gözleri yine askeri öğrencilere çevirdi. Zir önceki gün yapılan operasyonda gözaltına alınması istenen 214 şüpheliden 145’i, 15 Temmuz sonrası ilişiği kesilen askeri okul öğrencilerden oluşuyordu. Haklarında gözaltı kararı çıkarılan askeri öğrenciler 2016 yılında 13-14-15 yaşlarındaydı. Rejimin yargısı, çocuklar hakkında tutuklama kararı verilebilmek için 18 yaşını doldurmalarını bekledi.
Konuyu yakından takip eden İnsan Hakları Savunucusu Avukat Gökhan Güneş, “Bu soruşturmaları yapanlara tekrar hatırlatıyoruz; örgütlü, sistematik ve yaygın şekilde “insanlığa karşı suç” işliyorsunuz, bu eylemleriniz nedeniyle en ağır şekilde cezalandırılacaksınız!” ifadelerini kullandı.
KHK’lı ağır ceza hakimi Saim Nergiz ise “Bu çocuklar yönünden yürütülen soruşturmalar çok açık bir şekilde hukuka aykırıdır. Özgürlüklerinden yoksun bırakılan her bir çocuk yönünden ‘insanlığa karşı suç’ fiili işlenmektedir.” dedi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde önceki gün farklı noktalarda yine eş zamanlı operasyonlar vardı. 44’ü muvazzaf 69 asker ile 145’i 15 Temmuz sonrası ilişikleri kesilen askeri okul öğrencisi toplam 214 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildi. Şüphelilerden 137’si yapılan çalışma sonucu yakalandı. Gözaltı kararı verilen isimlerden biri de 15 Temmuz gecesi öldürülen general Semih Terzi’nin oğlu olduğu açıklandı. Söz konusu isimler ‘ankesörlü’ telefonla aranmakla suçlanıyor…
TUTUKLAMAK İÇİN 18 YAŞINI DOLDURMALARI BEKLENDİ
Haklarında gözaltı kararı çıkarılan askeri öğrenciler, ‘suç’ tarihi olarak kabul edilen 15 Temmuz 2016’da 13-14-15 yaşlarındaydı. AKP rejiminin çocukları tutuklayabilmek için 18 yaşını doldurmaları beklediği anlaşılıyor.
Hukukçulara göre rejim ‘insanlığa karşı suç’ işliyor.
Zira ortada bir ‘terör örgütü’ olduğuna ve bu çocukların o örgüte mensup olduklarına dair somut bir tek delil bile yok.
İkinci olarak bu konuyla ilgili verilen bir Yargıtay kararında, yargı mensupları, öğretmenler, polisler için ‘sanığın eğitim düzeyi ve konumu itibariyle bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda olduğu’ ifadesi kullanılıyor.
Yani Yargıtay, yaşını başını almış, eğitimini tamamlamış yargı mensupları, polisler, öğretmenler için uyguladığı kriteri, 15 Temmuz’da 13-14-15 yaşında olan çocuklar için de uyguluyor. Rejimin mahkemeleri, kendi kararlarındaki kabule bile uymuyor.
TERÖR ÖRGÜTÜ OLDUĞUNU BİLEBİLECEK DURUMDA OLDUĞU” denmek suretiyle Yargı mensupları, emniyet mensupları, öğretmenler ve dahi onlarca meslek mensubu için kabul ettikleri bu gerekçeyi 2016 tarihinde 14/17 yaş grubunda olanlar için de ileri sürmekteler, bir başka ifadeyle kendi
— Saim Nergiz (@NergizSaim) September 7, 2021
SAİM NERGİZ: BUNLAR DAHA ÇOCUK!
Sınır Aşan Hukukçular Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi KHK’lı ağır ceza hakimi Saim Nergiz de bu noktaya dikkat çekiyor. TR724’e konuşan Nergiz, şunları söylüyor: “Askeri okul öğrencileriyle ilgili olmak üzere ilk derece mahkemelerinin ve Yargıtay’ın isnad olunan suçlar bakımından ‘KABULÜ’ dikkate alınarak yapılan değerlendirme; Öncelikle, çocukların askeri lisede oldukları kabul edileceğine göre 14-17 yaşlarındaki çocuklardan söz ediyoruz. 5237 Sayılı TCK’nın 6/1-b maddesi uyarınca bunlar çocuk. Mahkeme denen ancak mahkeme olduğunu iddia edenlerin verdikleri kararda yani kendi kabulleriyle ‘SANIĞIN EĞİTİM DÜZEYİ VE KONUMU İTİBARİYLE BU OLUŞUMUN BİR SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ OLDUĞUNU BİLEBİLECEK DURUMDA OLDUĞU’ denmek suretiyle yargı–emniyet mensupları, öğretmenler ve dahi onlarca meslek mensubu için kabul ettikleri bu gerekçeyi 2016 tarihinde 14/17 yaş grubunda olanlar için de ileri sürmekteler. Bir başka ifadeyle kendi içtihatlarına dahi uymamaktalar.”
15 TEMMUZ SONRASINDA FİİL TEMADİ ETMİŞ Mİ?
“İddia olunan suçlama bakımından suç tarihini 15 Temmuz 2016 ve sonrası kabul ediyorlar. Peki ellerinde 15 Temmuz tarihinden sonra bugüne kadar fiilin temadi ettiğine dair delil var mı; elbette yok. Yani esas olarak 15 Temmuz 2016 öncesini esas alıyorlar. Hal böyle olunca çocuk oldukları sabit olan şüphelileri örgüt üyeliğinden sorumlu tutuyorlar. Sonuç olarak, bu çocuklar yönünden yürütülen soruşturmalar çok açık bir şekilde hukuka aykırıdır. Özgürlüklerinden yoksun bırakılan her bir çocuk yönünden ‘insanlığa karşı suç’ fiili işlenmektedir, delili de yine kendi mahkeme kararlarıdır.”
GÖKHAN GÜNEŞ: BU SORUŞTURMALARI YAPANLAR YARGILANACAK!
Konuyu yakından takip eden isimlerden biri de İnsan Hakları Savunucusu ve avukat Gökhan Güneş. Konuya ilişkin bugüne kadar çok sayıda yazı kaleme aldı. Son gözaltı kararlarından sonra da sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı: Haklarında tutuklama kararı verilebilmek için 18 yaşını doldurmaları beklenen, ancak suç tarihinde! kusur yetenekleri dahi bulunmayan askeri öğrencilerle ilgili başlatılan soruşturmalar hukuksuzdur. Bu soruşturmaları yapanlara tekrar hatırlatıyoruz; örgütlü, sistematik ve yaygın şekilde “insanlığa karşı suç” işliyorsunuz, bu eylemleriniz nedeniyle en ağır şekilde cezalandırılacaksınız!”
18 YAŞINI DOLDURMASI BEKLENEN ÇOCUKLAR ÜLKESİ!
1. Haklarında tutuklama kararı verilebilmek için 18 yaşını doldurmaları beklenen, ancak suç tarihinde! kusur yetenekleri dahi bulunmayan askeri öğrencilerle ilgili başlatılan soruşturmaların neden hukuka aykırı olduğunu https://t.co/1NwKVbemxp
— Dr. Gökhan Güneş (@GkhanGnes8) September 8, 2021
GÖZALTI VE TUTUKLAMALARIN HUKUKLA İLGİSİ YOK
Dr. Gökhan Güneş’, örgüt üyeliği suçunun, hırsızlık veya hakaret suçu gibi olmadığını hatırlatıyor. “Zira bu suç tehlike suçudur ve failin, öncelikle örgütün amaç suçu olan cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni değiştirmek veya hükümeti devirmek suçlarını algılayabilmesi gerekir.” diyen Güneş, şuları söylüyor:
“Bu nedenle, cevabı verilmesi gereken soru; henüz 13-14-15 yaşında olan bir çocuğun bunları algılayıp algılayamayacağıdır. Mevcut durum itibariyle, 18 yaşından küçük çocukların bunları algılama yeteneğinin tam olduğunu daha soruşturmanın başında kabul edip haklarında tutuklama kararı verilmesi hukukla açıklanamaz.”
ÖNEMLİ OLAN ÇOCUKLARIN SUÇUN BİLİNCİNDE OLUP OLMADIĞIDIR
“Kısaca, mevcut durum açısından önemli olan; çocuğun gerçekleştirdiği eylem tarihinde işlediği suçun bilincinde olup olmamasıdır. Kusur yeteneği, bir yargılama sonucunda bilimsel bir inceleme neticesinde tespit edilecek bir husustur. Bu çocukların ‘suç’ tarihinde ‘kusur’ yeteneğinin olduğuna, yaptıkları eylemin sonuçlarının farkında olduklarına bir hakim ve bir savcı karar veremez. (Soruşturma ve yargılama sürecinde) Çocukların ‘kusur’ yetenekleriyle ilgili bilimsel bir değerlendirme yapılmadığı gibi suçun manevi unsurunu bilip bilmedikleri de araştırılmamıştır.”
DELİLLER HUKUKA AYKIRI
Gökhan Güneş’in dikkat çektiği konulardan biri de delillerin hukuka aykırı olması. Bu konuda da şunları söylüyor: “Somut olay açısından, kusur yeteneği ve manevi unsur yanında bir diğer acı ve vahim durum, çocukların tutuklanmalarına gerekçe yapılan görüşme kayıtlarının yönetmelikte belirlenen süreden daha fazla saklanarak hukuka aykırı hale gelmiş olmasıdır. Yani, bu çocuklar hukuka aykırı bir delille tutuklanmışlardır. Zira konunun düzenlendiği yönetmeliğin ilgili maddesi gereğince; haberleşmeye ilişkin kayıtlar, haberleşmenin gerçekleşmesinden itibaren en geç 1 yıl saklanabilir ve bu süreden daha fazla saklanan kayıtlar delil olarak kullanılamaz. Tutuklamaya gerekçe yapılan HTS kayıtları da imha edilmeleri gereken süreden daha fazla saklanarak hukuka aykırı hale gelmiştir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***