Usta sanatçı Ferhan Şensoy bir süredir tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. 70 yaşındaki usta sanatçının ölüm haberini, kurucusu olduğu Ortaoyuncular, Twitter hesabından duyurdu.
Açıklamada, “Tiyatromuzun kurucusu, ustamız Ferhan Şensoy’u, dün gece, bir süredir tedavi gördüğü hastanede, yapılan tüm müdahalelere rağmen kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içerisindeyiz. Tüm sevenlerinin başı sağ olsun” denildi. Usta tiyatrocunun kızı Derya Şensoy da Twitter hesabından Ortaoyuncular’ın vefat haberini paylaşarak “Çok ama çok üzgünüm. Seni çok seviyorum babacım” diye yazdı.
Usta sanatçının vefatı, sosyal medyanın en çok konuşulan konusu olarak 1. sıraya oturdu.
FERHAN ŞENSOY’UN HASTALIĞI NEYDİ?
Derya Şensoy babası Ferhan Şensoy’un hastalığı ile ilgili geçtiğimiz temmuz ayında Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Babam Ferhan Şensoy, geçen ay damarlarıyla ilgili geçirdiği bir operasyon sonrası bugün yara yerinde oluşan bir komplikasyon yaşadı. Şu anda sağlık durumu iyi. Geçmiş olsun dilekleriniz için teşekkür ederiz” ifadelerini kullanmıştı.
SANATA YÖNELİK BASKILARA KARŞI DİK DURUŞ
Sanata ve sanatçılara yönelik baskılara karşı dik duruşuyla bilinen usta oyuncu Ferhan Şensoy, mart ayında Cumhuriyet gazetesine verdiği bir demeçte “Ülkenin koronavirusten sonra en büyük derdinin ülkeyi yönetenler olduğunu” söylemişti. Şensoy, “Türkiye’nin koronavirüs dışında en büyük derdi nedir?” sorusuna “Ayıptır söylemesi, ülkeyi yönetenler!” diye cevap vermişti.
Şensoy, iktidarın sanata yönelik baskılarına ilişkin şunları dile getirmişti:
“Geçmişte de tiyatro ve genel anlamda sanat birçok baskıyla, sansürle karşılaştı. Yine de işlerin hiçbir dönem bu kadar pespayeleştiğini görmedim. Metin Akpınar’ı gözaltına almak nedir? Müjdat Gezen’i sorgulamak nedir? Bu çaresizliktir, korkudur! Ayıptan da öte ayıptır!
Korkmamaları için somut bir sebep yok. Sanatçı muhalif olur. Bunu daha önce de söylemiştim; benim dünya görüşümde yandaş sanatçı diye bir kavram olamaz. Ferhangi Şeyler’de sataşmadığım lider yok. Oto-sansür sevmem, sahnede dilimin kemiği yoktur. Yıllarca Özal’a demediğimi bırakmadım. Demirel’e, Deniz Baykal’a… Birçoğu gelip oyun izlediler, gülerek ayrıldılar. Erdal İnönü gizli gizli bilet alıp izlerdi, 500 koruması falan yoktu. İnsanın gelişmişlik düzeyini gösteren önemli unsurlardan biri de kendisiyle ilgili şakalara, eleştirilere karşı tavrıdır. Biz, bugün aşağılık kompleksiyle boğuşan siyasilerle uğraşıyoruz. Muhalefetin her türlüsünden korkuyorlar, muhalif izleyicimiz de buna dahil.”
FERHAN ŞENSOY KİMDİR?
26 Şubat 1951’de Samsun’un Çarşamba ilçesinde doğan Ferhan Şensoy, tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu, roman, deneme, günlük, televizyon dizisi ve film senaryoları yazarıdır. Şair ve Ortaoyuncular tiyatro topluluğunun da kurucusu olan usta isim, Türk tiyatrosunda kendine özgü bir yer edindi. Tek kişilik oyunu Ferhangi Şeyler, 1987 yılından beri aralıksız devam eden en tanınmış oyunu olan Şensoy, Kel Hasan Efendi’den günümüze gelen Ortaoyuncuları Kavuğu’nu Münir Özkul’dan devralmış ve Rasim Öztekin’e devretmişti. Galatasaray Lisesi’nde de bir süre okuyan Şensoy, 1970 yılında Çarşamba Lisesi’nden mezun oldu.
1971 yılında Grup Oyuncuları çatısında ilk profesyonel oyunculuk deneyimini yaşayan Şensoy, 1972-1975 yılları arasında Fransa ve Kanada’da tiyatro eğitimine ve çalışmalarına Jerome Savary, Andre-Louis Perinetti gibi isimlerle devam ederken Montreal’de Ce Fou De Gogol adlı oyunuyla 1975’te En İyi Yabancı Yazar ödülünü aldı. Yine Montreal’de Theatre De Quatre – Sous’da da, yönetmenliğini yaptığı, Harem Qui Rit isimli müzikalde oynadı. Aynı yıl Türkiye’ye döndü. Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu’nda oyunculuk yapan Şensoy, yine 1976 senesi içinde, TRT’ye ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda çeşitli skeçler yazdı. Stardust Gece Kulübü’nde, yazdığı Dedikodu Şov isimli bir kabare gösterisini Adile Naşit, Perran Kutman, Pakize Suda, Sevda Karaca ve İstanbul Gelişim Orkestrası’yla sahneleyen Şensoy, aynı kulüpte, Arda Uskan’ın yazıp, Fuat Güner’in müziklerini yaptığı Kukla ve Kuklacı Kabare gösterilerinde rol aldı. 1978’de, ilk kitabı Kazancı Yokuşu’nun yayınlanmasının ardından, yönetmenliğini Temel Gürsu’nun yaptığı Kızını Dövmeyen Dizini Döver ile ilk kez bir film çalışması yapan Şensoy, aynı yıl Mete İnselel ile Anyamanya Kumpanya Tiyatrosu’nu kurdu ve kendi eseri olan, İdi Amin Avantadan Lavanta oyununda rol aldı ve yönetmenlik yaptı. Onlarca ödül alan sanatçı aynı zamanda çok sayıda kitap kaleme aldı. İki kızı olan usta oyuncu, televizyon dizileri ve sinema filmlerinde de yer aldı.
‘ŞAHLARI DA VURURLAR’I YENİDEN OYNAMAK İSTERİM’
Usta oyuncu Ferhan Şensoy, en son Haziran ayında Ortaoyuncular ekibinin ve oyuncularının tiyatro ve özel hayatı üzerine merak edilen sorularını yanıtlamıştı. Şensoy, “Bu kadar meşhur olmasaydım şunu daha rahat yapardım dediğiniz bir şey var mı?” sorusuna şu yanıtı vermişti: “Ortaoyuncular 1980 yılında ‘Şahları da Vururlar’ ile başladı, 5 yıl oynadık. Meşhur olmanın sıkıntılarını yazıyorum zaten kitaplarımda. Eskiden herkes cebinde fotoğraf makinesi taşımıyordu, imzalı resim istiyorlardı. Şimdi herkesin elinde bir cep telefonu, ‘selfie çekebilir miyiz?’ manyaklığı. Ben de Sait Faik gibi ismi bilinen cismi bilinmeyen bir yazar olmak isterdim.”
Dijital ortamda bir projesi olup olmadığı sorulan Şensoy, “Benim bu dijital şeylerle alakam yok. ‘Şahları da Vururlar’ı yeniden oynamak istiyorum, içimde ukde kaldı” dedi.
Babası Yusuf Cemil Şensoy’un tiyatrocu olmasını istemediğini de anlatan Ferhan Şensoy, o günleri şu sözlerle anlatmıştı: “Babam tiyatrocu olmamı istemiyordu. Sürüneceğimi düşünüyordu. ‘Şahları da Vururlar’ın 3’üncü yılında izlemeye geldi annemle. Heyecandan ölmek üzereydi. Ben sahneye çıkınca babam suratıma hiç gülmedi. Ben yokken kahkahalar atıyor, ben çıkınca sus pus. Yıllar sonra bir akrabamıza ‘Ferhan çok büyük işler başardı, hiç tahmin edemediğim yerlere geldi, onunla gurur duyuyorum.’ demiş. Babam benimle gurur duyduğunu bana hiç söylemedi.”
“Yazma ritüelleriniz neler” sorusunu ise usta oyuncu, “Yazma ritüelim yok. Geceleri yazarım, sessizlikte yazarım. Kalabalık bir aileyken yazmak için odama çekilirdim, bazen otele giderdim. Sonra çocuklarım büyüdü, onlar da anlayışla karşıladılar bu durumu. Yazmak benim için yalnız bir serüven. Kavuk büyük bir sorumluluktu, Rasim’e (Öztekin) devrettim, o da Şevket’e devretti. Bu sorumluktan kurtulmak bana huzur oldu. Bundan sonra tek derdim dosyalarımı kitap eylemek ve ortaoyuncuların devamı” diye yanıt vermişti.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***