YORUM | ALPER ENDER FIRAT
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “KHK ile görevden alınan, işine son verilen, ekmeği elinden alınan herkesi göreve iade edeceğini söylüyor ve ekliyor: “Yeter ki teröre bulaşmasın.”
İşin doğrusu bu açıklama KHK’lılar için bir umut vaat ediyor mu, etmiyor mu kimse anlamadı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncelikle terörden ne anladığını açıklaması ve terör kapsamına kimlerin girmediğine açıklık getirmesi gerekir. Çünkü şimdiki AKP iktidarı da işsiz bıraktığı insanların çok büyük bölümünü terör nedeniyle devletten uzaklaştırdığını iddia ediyor.
AKP somut hiçbir delil olmamasına rağmen, 15 Temmuz’u falanlar yapmıştır, onlar yaptıysa onlarla selamlaşmış herkes, hatta okul binalarının üzerine konan kuşlar bile teröristtir diyerek yüzbinlerce insanı sorgusuz sualsiz işten attı. İşten atmakla kalmayıp hapsetti, hapsetti, zulmetti ve etmeye de devam ediyor. Bu konu herkesin malumu…
AKP hükümetinin KHK’lılarla ilgili yaptığı uygulamalara hiç ses etmeden yıllarca oturup izleyen ve sessiz bir destek veren CHP liderinin sözleri, bu yüzden hiç kimsede bir heyecana sebep olmadı.
Hemen herkes Kılıçdaroğlu’nun öncelikle terörden ne anladığını açıklamasını istedi. “Sayın Kılıçdaroğlu,” dediler “Sizce kimler terörist, kimler teröre bulaşmış bunu net bir şekilde ortaya koymanız gerekir.”
İşin doğrusu bu konuda, Kılıçdaroğlu’ndan çağdaş dünyanın hukuk normlarını dillendirmesini, evrensel hukukta terör nasıl tanımlanıyorsa o sözlerle terörü tanımlamasını beklemiyorum. Çünkü perşembenin gelişi çarşambadan anlaşılıyor.
Her şeyden önce CHP’nin, KHK konusunda beş senedir AKP’ye omuz veren bir tavır içinde olduğunu bir kere daha hatırlamakta fayda var. Ülkedeki bütün hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı üç maymunu oynamaya devam ettiği gibi bugüne kadar da sanki Türkiye’de böyle bir sorun yokmuş gibi davrandı.
Ancak daha da önemlisi CHP’nin anlayış olarak fişlemelere, dışlamalara, kategorize etmeye, ayrıştırmaya yaklaşımı, AKP’nin bugünkü politikalarından daha farklı değil. Nitekim 29 Haziran 2017 tarihinde Habertürk televizyonunda açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, vakti zamanında devletin insanlar hakkında tek tek dosyalar hazırladığını anlatmış AKP’yi bu dosyaların gereğini yapmamakla, o isimleri devletten atmamakla suçlamıştı.
Yani AKP bir yönüyle CHP’nin içinde kalmış bir arzusunu gerçekleştiriyor.
Oysa CHP’nin önünde çok tarihi bir fırsat vardı. Mahalle siyasetinden, dogmatik takıntılarından kurtulup, evrensel hukuk normlarını savunan, herkes için demokrasi isteyen ve toplumu kategorilere ayırmayan bir siyasetin bayraktarlığını yapabilirdi. İnsanları aidiyetlerinden dolayı dışlamayan, kriminale bulaşmayan herkesi kucaklayan herkese demokrasi isteyen, özgürlükçü bir parti olmak fırsatı vardı önünde.
Ama kimlik siyasetini ısrarla ve kararlılıkla bırakmadı, bırakamadı. Mazluma sürekli kimlik sordu. Kendi mahallesinin dışına olanları umursamadı, mahalleden çıkabilme cesaretini göstermedi.
Yıllar sonra ağızlarına KHK’yı aldıklarında da bu yüzden kimsede heyecana sebep olmadı; beklenti CHP’nin terörden ne anladığını açıklamasıydı.
Bugün hala, kendi mahallesinden başka kimsenin hukukuna sahip çıkmayınca kendi çıkarlarına göre hareket ettiklerini zannediyorlar. Hala kendi bindikleri dalı kestiklerinin, yani siyaset kurumunu bitirdiklerinin farkında değiller. Oysa mazluma her sorulan kimlik siyasete inancı biraz daha yok ediyor. Kendisinden başka kimsenin adalet ihtiyacına kulak kabartmayınca temelden kaybettiklerini, adaletsizlik canavarının eninde sonunda kendilerine de musallat olacağını idrak edemiyorlar.
Her neyse biz Kılıçdaroğlu’ndan bir açıklama daha yapmasını ve terörden ne anladığını açıklamasını bekliyoruz.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***