HABER ANALİZ | YÜKSEL DURGUT
Taliban, Pazar günü Afganistan’ın başkenti Kabil’i yeniden ele geçirdi. ABD’nin Afganistan’da başlattığı “teröre karşı savaşı” yirmi yıl sonra Afgan hükümetinin çöküşü ile sona ermiş oldu.
Başkent Kabil ülkenin geçmişinde hiç bu kadar çabuk el değiştirmemişti. Taliban’ın Kabil’i en son ele geçirdiğinde büyük can kayıpları yaşanmıştı. Bu çatışmaların ve direncin en büyük nedeni şu anda farklı ülkelerde kendi sürgünlerini yaşayan savaş lordlarıydı. Abdul Raşit Dostum, Gülbettin Hikmetyar, Ahmed Şah Mesud gibi savaş lordları Taliban’ın bir önceki ilerleyişini büyük ölçüde durdurmuşlardı. ABD ve NATO’nun Afgan güvenlik güçleri oluşturmak için harcadığı milyarlarca dolara rağmen, Taliban Afganistan’ın neredeyse tamamını ele geçirdi. Afgan Ordusu ülkenin kuzeyinden güneyine Taliban’a karşı bir direnişte bulunamadığı gibi safları terk ederek ellerindeki cephanelikleri de Taliban’a teslim etti.
Pazar günü boyunca Kabil’in semaları, çoğu Amerikalı ve yerli müttefikleri tahliye bölgelerine taşıyan helikopterlerle doluydu. Askeri helikopterler büyükelçilik yerleşkeleri ile havaalanı arasında mekik dokudular. Bu ayrılışın ardından Afganistan cezaevlerinde bulunan IŞİD üyelerinin de olduğu binlerce mahkum serbest bırakıldı. Cezaevlerinin boşaltılması halkın içinde de büyük bir panik yarattı ve halk ülkeyi terk etmenin yollarını aramaya başladı. Paniğe kapılmış kalabalıkların ve Kabil’deki Taliban savaşçılarının kaotik görüntüleri, hükümetin çöküşünü ve Amerika’nın geri çekildiğini gösteren bir tabloyu netleştirmiş oldu. Kabil’in düşmesi ve bu kadar hızlı ve sessiz bir şekilde Taliban’ın eline geçmesi ABD’li yetkilileri bile hayrete düşürdü.
İSLAM EMİRLİĞİ KURULUYOR
Taliban savaşçıları Pazar günü Afgan başkentine ilerleyişini sürdürdü ve merkezi hükümetin koşulsuz teslim olmasını istedi. Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani, Taliban’ın Kabil’e doğru ilerleyeceğini haberleri üzerine ülkeden kaçtı.
Taliban’ın kısa süre içinde Kabil’deki başkanlık sarayından “Afganistan İslam Emirliğini” ilan etmesi bekleniyor.
Taliban müzakerecilerinin yetki devrini görüşmek üzere Pazar günü zaten Kabil’de oldukları ifade ediliyordu. Bu söylentiler Taliban’ın Katar’daki görüşmelerde kapalı kapılar ardında başka anlaşmalar da yaptığı yorumlarını beraberinde getirdi. Bu yüzden başkent çok sessiz bir şekilde el değiştirmiş oldu.
BEKLENMEDİK İŞGAL
Yıllarca ABD ve Afgan güçleri ülkedeki kilit tedarik zincirlerini ve büyük şehirleri kontrol etmeye odaklanarak Taliban’ı Afganistan’ın engebeli iç bölgelerine girmeye zorladı. Taliban, ülkenin dağlık kırsal alanlarında gücünü korudu ve bu bölgeleri ABD kuvvetleri çekilmeye başladığında toprakları ele geçirmek için saldırı üsleri olarak kullandı.
Taliban stratejik sınır geçişlerinin kontrolünü elinde tutarken, ülke dışındaki güçlerini canlı tutmak için silah ve diğer önemli malları kaçırmalarına izin verdi. Mayıs ayında Afganistan genelinde kapsamlı bir askeri saldırı başlattı. Taliban güçleri Ağustos ayında ülkenin eyaletlerindeki büyük şehirlerini ele geçirmeye başladığında, panik ve moral çöküş Afgan ordusunda da hissediliyordu ve bu gelişme Taliban’ın ilerlemesine yardımcı oldu.
Afgan hükümetinin ülke üzerindeki kontrolü son haftalarda baş döndürücü bir hıza ulaştı. On gün önce Taliban ülkenin hiçbir eyaletinin başkentini kontrol edememişti. Şimdi, bu şehirlere ve ülke topraklarının tamamına hükmediyor.
TRUMP’IN TALİBAN ANLAŞMASI UYGULANDI
ABD birliklerini Afganistan’dan çekme kararı, eski Başkan Donald Trump’ın Şubat 2020’de Taliban ile yaptığı anlaşmanın bir parçasıydı. Bu anlaşmaya göre ABD, tüm güçlerini geri çekmeyi kabul etti. Karşılığında Taliban, El Kaide ile bağlarını koparma ve Amerikan güçlerine yönelik saldırılarına son verme sözü verdi. Trump yönetimi, ABD güçlerini geri çekmeye başladı ve görevden ayrıldığında Afganistan’da yaklaşık 2,500 ABD askeri kalmıştı.
Başkan Joe Biden göreve geldiğinde, ABD’nin savaşa katılımını sona erdirme planlarıyla devam etmeye karar verdi, ancak ABD birliklerinin geri çekilmesini erteledi. Biden başlangıçta, 11 Eylül’ün 20. yıldönümü olan 11 Eylül’e kadar tüm ABD güçlerini ülkeden çekeceğini söyledi. Daha sonra, Amerika’nın en uzun savaşını sona erdirmenin zamanının geldiğini savunarak çekilme tarihini 31 Ağustos’a çekti. Biden, bu kararını Afganistan’ın “kazanılamaz bir savaş” ve “askeri çözümü olmayan bir çatışma” olduğu sonucuna vardıktan sonra aldığını ifade edecekti.
ABD birliklerinin çoğu Temmuz ayında ülkeyi terk ederken, Afgan ordusu Taliban’a karşı hava saldırılarını sürdürdü.
ABD NEDEN AFGANİSTAN’DAYDI?
ABD’nin, New York’taki Dünya Ticaret Merkezlerine ve Washington’un hemen dışındaki Pentagon’a yönelik 11 Eylül terör saldırılarının ardından Başkan George W. Bush yönetimi Ekim 2001’den bu yana Afganistan’da askerlerini konuşlandırıyordu. ABD, ülkesindeki saldırıyı planlayan ve Taliban’dan destek alan El Kaide militanlarının peşine düşmüştü.
ABD ve Rusya’nın Afganistan’da Soğuk Savaş’a kadar uzanan uzun ve karışık bir geçmişi var. Sovyetler Birliği, 1979’da ülkedeki komünistler öncülüğündeki bir hükümeti desteklemek için Afganistan’ı işgal etti ve sonunda müdahale etmeye karar veren Amerika ile burun buruna geldi. Reagan yönetimi sırasında ABD, mücahitlere yani diğer bir isimle “direniş savaşçılarına” uçaksavar füzeleri ve benzeri yardımlar göndererek ülkedeki dengeleri değiştirmiş oldu.
Amerika’nın dahliyle, Afgan çıkarması Sovyetler Birliği için bir bataklığa dönüştü, Moskova’ya milyarlarca dolara mal oldu ve Kızıl Ordu’nun itibarına büyük bir darbe vurulmuş oldu. Rusya 1980’lerin sonlarında Afganistan’daki güçlerini geri çekti. Savaşta 15 binden fazla Sovyet askeri öldü. Son birkaç yıldır Rusya, Taliban’ı desteklemeye başladı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***