BirGün gazetesi yazarı Erk Acarer, “Külliye’de, BAE ile ‘Peker rüşveti’ konuşuldu” başlıklı yazısında, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta Saray’da BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoun Bin Zayed el Nahyan’ı kabul ettiğini ve görüşmeye Varlık Fonu Başkanvekili ve Yatırım Ofisi Başkanının da çağrıldığını belirtti.
Acarer yazısında iddia edilen pazarlığa dair şu satırları kaleme aldı:
“Toplantı sonrası iki ülke arasında buzların eriyeceği sinyali verilirken, BAE Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, buluşmayı “tarihi” olarak nitelendirdi. Reuters Haber Ajansı da görüşmeyi, ‘Libya’daki çatışma, Körfez içi anlaşmazlıklar ve Doğu Akdeniz sularında rekabette tansiyonu düşürmeye yönelik bir hamle’ olarak ele aldı.
Nahyan’ın kabulü sonrası, Erdoğan, Çankaya’da AKP ve Saray’a yakın TV kanallarının ortak yayınında, ‘gazetecilerin’ sorularını yanıtladı. BAE ile görüşmeye de değinen Cumhurbaşkanı, “İnanıyorum ki çok kısa zamanda Birleşik Arap Emirlikleri ülkemizde ciddi yatırımlara girecek” ifadelerini kullandı.
Reuters’in yanı sıra, Türkiye’deki hiçbir medya kuruluşu da, “Erdoğan’ın, BAE’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ile yatırım konularını konuşması tuhaf değil mi?” diye sormadı. Külliye’de konuşulup, yandaş medyada açıklaması yapılan toplantının esas konusu Sedat Peker’di.
AKP’ye yönelik ifşaları ve Saray’a uzanan şaibeler nedeni ile BAE’de olan Peker konusunda pazarlık yapıldı. Kapsamı ‘Peker karşılığında, yatırım fırsatı ve Türkiye’de toprak peşkeşiydi. Görüşmeye Varlık Fonu Başkanvekili ve Yatırım Ofisi Başkanı’nın davet edilmesinin anlamı da buydu.
BAE’de de yansımaları oldu! Peker, Twitter üzerinden yaptığı son açıklamaları ve sonrasında paylaştığı mesaj videosu ile konuya dikkat çekti. Suikast riskinin yanı sıra, Türkiye’nin ülkeye baskısı nedeniyle de bir süredir video yayınlayamadığı biliniyor. Ayrıca Twitter’da paylaşım yapmaması konusunda da ciddi olarak uyarılıyor.
2 Mayıs’ta video çekmeye başlamış ve dünyanın herhangi bir yerinde bir değil on hükümet düşürecek ifşaları, belgeler ile ‘inkar edilemeyen bir biçimde’ ortaya koymuştu. Siyasette, içişleri bakanlığında ve yargıda tahribat yaratan bu bilgilerin somut bir karşılığı olmamış gibi görünse de temel sarsıldı, taşlar yerinden oynadı.
Üstelik kilit noktadaki bazı figüranlar, aracılar, devleti kişisel çıkarlara uygun olarak dizayn etmesi görmezden gelinen ya da desteklenen kişiler ‘şimdilik’ oyun dışına itildi. Mehmet Ağar ortalarda görünmüyor, Korkut Eken hakkında soruşturma açıldı, Alaattin Çakıcı Kıbrıs’ta.
Kamuoyu, EKBA Holding patronu Cihan Ekşioğlu’nu, CHP’li Ali Mahir Başarır’ın ‘Türkiye’nin yeni Susurluk’u dediği Paramount Otel ile tanımıştı. İçişleri Bakanlığı, yargı ve Savunma Başkanlığı ile iş tutan yazılım, silah, mermi satışı ile FETÖ Borsası’ndan servet elde eden Ekşioğlu gözden çıkarıldı, saklandığını zannediyor!
Ankara’yı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yakın akrabası ile birlikte Narko-Tefe imparatorluğuna çeviren, Ayhan Bora Kaplan, 15 Temmuz Gecesi, emniyetin dağıtttığı silahları saklayan ekibin başındaydı. Hakkındaki kalın dosyalara rağmen her nasılsa yurtdışına kaçmayı başardı. Almanya’da ve istihbarat tarafından izleniyor!
Tüm bunlar 2 Mayıs tarihinde başlayan etkinin sonucu olsa da, CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı muhalefet bloğu, ortalığa saçılan pisliği iyi değerlendiremedi ve eleştirildi. Onlarca dosya varken, “10 bin dolar verilen vekil kimdi?” gibi sorular takıntı haline getirildi, iş sulandırıldı.
Kamuoyu ‘muhalefet konusundaki’ tepkileri ve eleştirilerinde hiç de haksız sayılmaz. Türkiye’nin şu anda durduğu yeri, Peker’e yakın kaynaklardan aldığımız, kritik bir ifade ile açıklayalım: “Eğer biraz daha geç kalınmış olsaydı ve ben devreye girmeseydim, Türkiye geri dönülmez bir noktaya gelecekti.”
Şu soruların muhatabı da Saray ve AKP iktidarı olabillir: Madem Peker’in anlattıkları önemsizdi, madem gerçek dışı ifadelerdi, o zaman neden BAE ile peşkeşe dayalı bir takas pazarlığına giriştiniz? Niye BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı ile konusu sorumluluk alanı olmadığı halde ‘Türkiye’ye yatırım’ konusunu görüştünüz?”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***