CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de 300 bin Afgan göçmen açıklamasını hatırlatarak, “Hani kuş uçsa görüyorduk. İtiraf ettiği için çok memnunuz” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yaşanan orman yangınlarının ardından köylülere TOKİ ve AFAD tarafından evlerin yapımı ve onarımı için belge imzalatıldığını belirterek, “Buradan bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum, ister TOKİ ister AFAD, vatandaşı herhangi bir şekilde borçlandırdığında, yanan veya yıkılan binasını yeniden yaptığında, biz 11 büyükşehir belediyesi olarak, vatandaşa yüklenen bu borcun tamamını belediye başkanlarımız karşılayacak. Hiçbir vatandaşımız elini cebine atmayacak. Ama bunu hükümet yaparsa mutlu oluruz, yapmazlarsa bunu tamamını biz yapacağız” dedi.
Kılıçdaroğlu, orman yangınlarının yaşandığı Muğla’da alevlerden etkilenen köyleri ziyaret ederek yurttaşların sorunlarını dinledi. Kılıçdaroğlu incelemelerinin ardından Muğla Büyükşehir Belediyesi Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi’nde açıklamalar yaptı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önce çıkan başlıklar şöyle:
Büyük bir orman yangını felaketi bu bölgede kendisini göstermişti. Türkiye’nin bir anlamda ciğerleri yanıyordu. Acı, sadece bu bölgede yaşayanların acısı değil. Acı bütün Türkiye’nin ortak acısı konumuna geldi. Türkiye ayağa kalktı yangını söndürmek için. Ellerinden gelen bütün çabaları da vatandaşlarımız gösterdiler. Orman yangınını söndürmesi dolasıyla çaba harcayan başta itfaiyeciler olmak üzere, sıradan vatandaşlar, askerlerimiz, polislerimiz, güvenlik görevlilerimiz hepsine yürekten teşekkür ederiz. Büyük bir felaketi sonlandırdık. İnşallah benzer bir felaketi yaşamamış oluruz.
Yangından sonra bugün yangını, acıyı yaşayan orman köylülerimizi ziyaret etti, konuştuk, dertleştik. Bizden beklentileri nedir, kendilerine bunu sorduk. Öncelikle şunu ifade edeyim, gittiğimiz yerlerdeki bütün muhtarlarımız ve köylülerimiz belediye başkanlarımızın yapmış olduğu katkılardan dolayı son derece mutlular. Çünkü onlar, belediye başkanlarımız, gerçekten ellerinden gelen bütün çabayı gösterdiler. Neredeyse günün 24 saati, yangının söndürülmesi için mücadele ettiler. Vatandaşlarımızın belediye başkanlarımıza karşı teşekkürü beni son derece memnun etti.
Güzel Muğla’mızın 13 ilçesi var. 11 ilçede orman yangınından ötürü yaşanan sıkıntılar var. 19 büyükşehir belediye başkanı katkı verdi. Orman yangınlarının söndürülmesi için katkı veren toplam belediye sayısı da 85. Dolasıyla biz yangının söndürülmesine katkı veren 85 belediye başkanımıza da yürekten teşekkür ederiz. Bu 85 belediye başkanının tümü CHP’den değil, her partiden belediye başkanımız var. Herkes gücünün yettiği ölçüde orman yangınlarının söndürülmesi için elinden gelen çabayı gösterdi.
Bir dayanışma kültürü sergilendi. Bu dayanışma kültürü, aslında bizim hasletimizde olan bir kültür. Geçmiş kavgaları unuturuz ve var olan bir acıyı sonlandırmak için de elimizden gelen çabayı gösteririz. Bu bağlamda 85 belediye başkanının kalbinin Muğla’da atması hepimizi son derece mutlu etmiştir. Dayanışma kültürünün bundan sonra da devam edeceğini düşünüyoruz. Nitekim sel felaketinde de bütün belediye başkanlarımız oradaydı. Ben de bölgeye gittim, vatandaşlarla konuştum, acıları paylaştık. Sonuçta yaraların bir an önce sarılmasını arzu ederiz.
“THK’nın yeniden ayağa kalkması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz”
Burada kritik nokta Türk Hava Kurumu’nun (THK) durumu. THK maalesef kendi tüzüğünde olmasına karşın görevini yerine getirmesi sağlanmadı. Sağlamadı diyorum. Bu irade, beyaz THK’nın görevini yapmamasından kaynaklanmıyor. THK’nın işlevsiz hale getirilmesinden kaynaklanıyor. Dolasıyla THK’nın yeniden Orman Genel Müdürlüğü’yle iş birliği yaparak ve kendi yangın söndürme filolarının belli yerlerde hazır bulundurarak çıkacak yangına süratle müdahale edebilmesinin altyapısının oluşturulmasını istiyoruz. Şu anda bir kayyum heyeti tarafından yönetiliyor. Davalar açılmış vaziyette, genel kurul talebi var. Umarız mahkeme bir an önce genel kurulun yapılması yönünde karar verir. Genel kurul yapılır ve THK yeniden ayağa kalkar. THK’nın yeniden ayağa kalması için biz elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Yargı sürecinin sonlanmasını bekliyoruz.
Belediye başkanlarımız, şunu taahhüt ediyorlar, muhtarlarımıza da köylerimiz de ettiler. Telef olan tüm hayvanları karşılanacak. Yem ihtiyaçları vardı, yem ihtiyaçları bugün dahil olmak üzere süratle karşılanıyor. Beyaz eşya ihtiyaçlar varsa bunlar tespit ediliyor, bunlar da karşılanacak. Küçük, büyük baş hayvan, arı kovanları karşılanacak Zeytin fidanı talebi var, keçiboynuzu fidanı talebi var. Bu taleplerin tamamı belediye başkanlarımız tarafından karşılanacak. Herkese verilecek bunlar. Eğer seraları zarar görenler varsa o ihtiyaçlar da büyük ölçüde halledilecek.
TOKİ ve AFAD da kendi üzerine düşen görevi verilen talimatlar doğrultusunda yerine getirmeye çalışıyor. Ama bu görevi yaparken vatandaşlara belli bir belge imzalatıyorlar. Bunu da gayet doğal karşılıyoruz. Dolayısıyla belli bir bedel ödüyorlar, bunu da sevinçle karşılıyoruz. Ama daha sonra yapılacak olan konutlar dolayısıyla vatandaşların belli bir miktar borçlandırılacağı yönünde bilgimiz de var. Buradan bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum, ister TOKİ ister AFAD; vatandaşı herhangi bir şekilde borçlandırdığında, yanan veya yıkılan binasını yeniden yaptığında, biz 11 büyükşehir belediyesi olarak, belediye başkanlarımız vatandaşa yüklenen bu borcun tamamını belediye başkanlarımız karşılayacak. Hiçbir vatandaşımız elini cebine atmayacak. Ama bunu hükümet yaparsa mutlu oluruz, yapmazlarsa bunu tamamını biz yapacağız. Bu kadar büyük acılar yaşamış, bu ülkenin kalkınmasına hizmet vermiş, orman yangınının söndürülmesi için elinden gelen çabayı göstermiş ve bir şehit vermiş ilde vatandaşın elini cebine atmasını istemiyoruz.
Burada hayati bir konu var, derelerin ıslahı. Yangın oldu, ağaçlar yandı. Şiddetli bir yağmurda ciddi sel felaketiyle karşılaşabiliriz. Orada dallar, ağaçlar, küller var. O derelerin ıslah edilmesi lazım ve bunun Devlet Su İşleri tarafından süratle yerine getirilmesi lazım. Bu ülkeyi seven, bırakın bir partinin genel başkanı olmayı, sıradan bir vatandaş olarak, derelerin ıslahına bir an önce el atılması gerekiyor. Bunu muhtarlar da bizden istediler. Bunu mutlaka duyurun dediler.
Afganistan’da hepimizi düşündüren ve kaygılandıran gelişmeler oluyor. En son patlayan bombalar, pek çok insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. Dünyada terörden en büyük acıyı görev, yaşayan ve hisseden bir ülkeyiz. Dolasıyla bizim askerlerimizin Afganistan’dan Türkiye’ye dönmeleri konusunda alınan kararı, evlatlarımızın aileleriyle beraber biz de büyük bir sevinçle karşıladık. Hiçbir evladımızın burnu kanamasın. Ayağına, tırnağına taş bile değsin istemeyiz. Bir an önce askerlerimizin evlerine, Türkiye’deki kışlalarına dönmelerini arzu ederiz.
“Erdoğan’ın itirafı beni memnun etti”
Biz Afganistan’dan Türkiye’nin çekilmesini uluslararası, NATO’nun bir sözleşmesi olmadan, Birleşmiş Milletler’in bir kararı olmadan orada durmasını doğru bulmuyorduk ve bunu defalarca ifade ettik. Türkiye’ye gelen Afganlar var. Bunların da kendi ülkelerine dönmesi konusunda hükümetin karar almasını bekliyoruz. Bu konuda ciddi bir atılan adımın olmadığını da biliyoruz. Resmi rakamları Sayın Erdoğan açıkladı. İyi de bu insanlar nasıl geldi? Gayri resmi rakamları da açıkladı. Acı olan ne biliyor musunuz? Acı olanı, sınırlarımızın yol geçen hanına döndüğünü bizzat Erdoğan’ın açıklaması. Gayri resmi şu kadar insan geldi. Ne demek ya. Hani kuş uçsa görüyorduk. İtiraz ettiği için çok memnunum. Gayri resmi rakamları, şu kadardır demek de doğru değil.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***