Ne alev alev yanan ülke ne de ekonominin betona kafa üstü çakılırcasına düşüşü unutturuyor. Ne kanserli kadınlar, ne bombalı saldırıda yüzde 98 engelli hale gelmiş gaziler, ne de yeni doğmuş bebekler kurtuluyor giyotinden. Sığınılacak adalet de harekete geçirilecek vicdan da kalmadı. ‘FETÖ’ operasyonları hız kesmeden devam ediyor. Neden?
En önemli sebeplerden biri mağdurların kanını emen büyüklü küçüklü borsalar. En yağlı kemikleri kocabaşlar, kırıntılar ve küçük parçalar ise enikler arasında pay edilmiş durumda. Tutan işi anında yayan kafa, her köşebaşına simit sarayı açar gibi mahalle arası borsalar kurmuş durumda. Borsanın işlem hacmi oluşturması için korkunun sürmesi ve yeni dosyaların açılması gerekiyor. Sermaye koymaya, yatırım yapmaya ihtiyaç duymayan borsada, varını yoğunu tiranlara ve onların kapı kullarına kaptıran onbinler var.
İkinci ama belki daha önemli bir gerekçe bürokrasinin tepesinde Demokles’in Kılıcı işlevi. Her türlü suç ve kanunsuz işe zorlamanın yolu bu şantaj. Hoş suça gönüllü olanlar çoğunlukta ama bir müddet sonra astarı yüzünden pahalı olmaya ve suça bulaşmış bürokratlar geleceklerini düşünmeye başlıyor. Tutuklanmak bir ihbar mektubuna ya da Bylock listesine eklenecek bir satıra bakıyor. Bir arkadaşımın eşine, hakkındaki bütün araştırmalar Bankasya vs boşa çıkmasına rağmen ceza verdiler. Sadece bir ihbar mektubu var.
‘FETÖ’ ucubesinin ısrarla canlı tutulmasının üçüncü gerekçesi siyasi baskıya yaraması. AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefeti baskılama aracı olarak hâlâ işe yarıyor. O kadarki Ömer Faruk Gergerlioğlu gibi bir milletvekiline bile sahip çıkamadılar. Seçimde, yakınlarıyla birlikte sonuca etki edebilecek önemli bir kalabalık oluşturan KHK’lılara dahi yaklaşamıyorlar. Bahane damga yememek, sanki kaçtıkları başlarına gelmiyor, sanki bu ucubenin geçerli olduğu durum varmış gibi.
İdeolojik takıntılıların iflah olmaz ve eksilmez düşmanlığı bu düzeneğin enerji kaynaklarındandır. Çocukların ölümüne oh olsun diyecek kadar gözlerini kör etmiş bir kinle saldırıyorlar. Hergün biraz daha fazla kan ve acı görmekten mutlu oluyorlar. En küçük bir vicdan kırıntısını, görüldüğü yerde yok edilmesi gereken bir ur olarak kabul ediyorlar. Bırakın beraati tutuksuz yargılama kararlarına karşı kampanyalar düzenleyip intikam alıyorlar.
Kifayetsiz rakipler de kıyımın en büyük payandalarından. Gözde okulları yüksek notlarla bitirip iyi derecede dil bilmeleri en büyük suçları. FETÖMETRE denen soykırım aparatında en yüksek puanlar, akademik derece ve yurtdışı görevi yüzünden veriliyor. Ahmet Nesin’in YouTube kanalında konuşan Hacer Çaylak binbaşının dediği gibi, yürüyen beyinlerle malların mücadelesini izliyoruz. Elbette rekabet gücü olmayanlar çirkefleşiyor, çamura yatıyor. KHK’larla temizledikleri devletin ne kadar paçozlaştığı her krizde biraz daha netleşiyor.
Etkin Pişmanlık denilen ve toplumsal fay hatlarında 8 şiddetinde depreme yol açan uygulama, cadı avının tetikçilerinden biri. Normalde silahlı terör örgütlerini çözmek için çıkarılan kanun istismar ediliyor. Kendini kurtarmak için çay içtiği, maklube yediği, sohbete katıldığı insanların listesi çıkarttırılıyor. Savcılar at pazarlığı yapar gibi ‘bu kurtarmaz’ deyip daha fazlasını istiyor. Yüzlerce kişinin ismini veren EP’lerden söz ediliyor. Hafızalar zorlanıp 20-30 yıl önceki tanışmışlıklar kayda geçiriliyor. Sonunda da ‘bunlar örgütü çökertmek için işe yarar bilgiler değil’ diye önemli bir kısmı etkin pişmanlık kapsamına alınmıyor. Çok tanınmış bir avukat mahkemede ‘ben şu kadar avukatın tutuklanmasını sağladım. Nasıl bana bu cezayı verirsiniz?’ diye isyan etmişti.
Erdoğan Rejimi’nin yaşaması, en kârlı borsada işlem hacmi oluşması ve halkın üzerindeki baskının devam etmesi için listelere ihtiyaç duyuyorlar. Onu çoğunlukla EP’lerden temin ediyorlar. Bu kısır döngünün kırılması siyaset ve bürokraside cesur çıkışlara ihtiyaç var. Onları cesaretlendirebilmek için de namuslu aydınların inisiyatif alması şart. Bu çark ve cadı avı sadece belli bir kesimi, bir cemaati hedef alıyor sananlar yanıldıklarını anlamış olmalı. FETÖ, Erdoğan için sihirli bir değnek; dokunduğunu ‘terörist’ olarak yargılıyor ve o sayede önündeki engelleri bertaraf ediyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***