HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, bazı mahpusların şartlı tahliye kararlarının cezaevi idarelerince keyfi olarak kısıtlandığını söyledi. Gergerlioğlu, “Cezaevi idare ve gözlem kurulları bu yapısı ile mahkeme gibi olmuştur” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, cezaevinlerinde denetimli serbestlik hakkı kazanan ancak İdare ve Gözlem Kurulları kararları ile bazı mahpuslara denetimli serbestliklerin verilmemesini eleştirdi, kurulların mahkemelerin görevini üstlendiğini söyledi.
Türkiye cezaevlerinde keyfi uygulamaların artarak devam ettiğini kaydeden Gergerlioğlu, “İnfaz mevzuatında yapılan son değişiklikler, ne yazık ki kamuoyunda oluşan kaygıları doğrulamış, cezaevlerinde hak ihlalleri olağanüstü boyutlara varmıştır. Mahpusların; işledikleri suçun kapsamı, bulundukları koğuşlar, açlık grevine katılım sağlamış olmaları hatta cezaevi görevlileri ile olan ilişkileri iyi hal koşullarını oluşturmadığına dayanak tutularak tahliyeleri ertelenmektedir. Kuşkusuz bu durum ceza içinde cezaya dönüşmekte ve tahliye umudu taşıyan mahpusların hürriyetinin gaspına neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘KEYFİ UYGULAMA’
Son zamanlarda çok sayıda hükümlünün, haklarında herhangi bir disiplin işlemi uygulanmasa dahi, keyfi ve subjektif gerekçelerle, “iyi hal” koşullarını taşımadığı gerekçesiyle tahliye edilmediğini vurgulayan Gergerlioğlu, şöyle devam etti: “İdare ve Gözlem Kurulları (İGK); hükümlülerin siyasi görüşünü dahi bahane ederek olumsuz raporlar düzenlemişlerdir. 1 Ocak 2021’den itibaren uygulamaya başlanan düzenlemeye göre hükümlüler, iyi hal tespitinde 6 ayda bir İdare ve Gözlem Kurulu’nca değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Her ne kadar Adalet Bakanlığı bu uygulamanın amacını; hükümlülerin, toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme riski ile mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında İGK tarafından iyi hâlin belirlenmesine esas olmak üzere en geç 6 ayda bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekliliği olarak ifade etmiş olsa da uygulamanın hak ihlallerini artırdığı aşikardır.”
‘KESİNLİKLE BİR HAK İHLALİDİR’
Gergerlioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Eski uygulamaya göre, üç hücre cezası alıp koşullu salıverilme hakkı elinden alınmayan Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki her hükümlü cezasının dörtte üçünü tamamladığında, koşullu olarak salıverilmekte iken yeni uygulama ile kişinin siyasi görüşü yahut daha evvel greve katılmış olması, hatta cezaevi görevlileri ile sorun yaşıyor olması infazının yanmasına neden olabilmektedir. Yani gelişen yeni durum, kaldırılması önerilen ve insan haklarına aykırılık teşkil eden eski uygulamanın dahi gerisindedir.
Tüm bu nedenlerle son dönemlerde cezaevlerindeki koşullu salıverilme şartları oluşmuş hükümlülerin İGK’nun keyfi raporlarına binaen iyi halli sayılmadığı ve koşullu salıverme hakkından faydalandırılmaması kesinlikle bir hak ihlalidir.”
‘KURULLARIN YAPISI DEĞİŞTİ’
“Daha önce cezaevi idaresi, psikologlar ve kurum çalışanları tarafından oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulu, hükümlüler hakkında yapılan başvuruları değerlendirerek, onları açık ceza infaz kurumuna gönderme, cezanın kalan kısmının denetimli serbestlik tedbirleriyle infazı ya da koşullu salıverilme kararlarını alıyordu.
Yapılan değişiklikle İdare ve Gözlem Kurulu’na Cumhuriyet Başsavcısı veya onun belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık etmeye başladı.
Yani şartlı tahliyeye başvuran hükümlünün ‘iyi hali’ konusunda kararı artık Cumhuriyet Savcılarının başkanlık ettiği kurullar veriyor.
Ayrıca, İdare ve Gözlem Kurulu’na Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından belirlenen birer uzman kişi de dahil edildi.”
‘CEZAEVİ KURULLARI BU YAPISI İLE MAHKEME GİBİ OLMUŞTUR’
“Hemen vurgulanmalıdır ki; kanun değişikliğinden önce, örgütlü suçlarda dörtte üçlük infaz oranı uygulanmakta idi. Oysa yeni değişiklikle iyi hali değerlendirecek İdare ve Gözlem Kurul’larına konuda eskisinden çok daha geniş bir takdir yetkisi tanındığı görülmektedir. Bilindiği üzere daha önce hükümlü, infaz oranlarını doldurmuş, disiplin cezaları infaz edilip kaldırılmışsa iyi halli değerlendiriliyordu. Bu yönetmelik ile Kurullara o kadar geniş bir takdir yetkisi verilmiş ki mahkeme kararı olmaksızın, İGK adeta tek belirleyici merci haline getirilmiştir. Kurul, mahpusu değerlendirip hem iyi halli olmadığına hem de bu nedene koşullu salıverilmeye uygun olmadığına karar vermektedir. Yeni yönetmelik maalesef İdare ve Gözlem Kurullarının mahkeme gibi hareket etmesine imkân ve fırsat sağlıyor.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***