Eski Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’dan beri tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nden Türkiye siyasetine ve muhalefetin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Medyascope’tan Ferit Aslan’ın sorularını yanıtlayan Demirtaş, HDP’nin Erdoğan ile masaya oturup oturmayacağı ile ilgili soruyu, “HDP’nin Erdoğan ile masaya oturup oturmayacağının cevabını eş genel başkanlarımız verdiler zaten. Bir yandan, biz binlerce HDP’li hapisteyiz ve hapishanede oturacak bir masa yoktur. Demokratik siyasette olan kişiler açısından masa hapishanede olamaz. Masa, ancak özgür koşullarda olabilir. Hapishaneler bizim açımızdan ancak direnme alanları olabilir, pazarlık malzemesi olamaz” diye yanıtladı.
ÇÖZÜM SÜRECİ KONUSU: ENGELLEYEN Mİ VAR?
“Erdoğan, 2005’teki yerde olduğunu ve süreci kendilerinin bozmadığını, HDP’nin gizli ajandasının çözüm sürecini bozduğunu söyledi. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?” şeklindeki soruya Demirtaş, “Çözüm sürecinin tarafları AKP ile PKK’dir. HDP sadece yardımcı olmuştur, kolaylaştırıcı olmuştur. Süreci başlatan HDP değil ki bitirme gücü ve yetkisi HDP’de olsun. “Dolmabahçe’deki açıklamayı doğru bulmuyorum” veya “Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık” diyen HDP midir? Elbette hayır. Bütün bunlar Erdoğan’ın sözleridir. “HDP çözüm sürecini bozdu” diyenler açıkça yalan söylüyor veya gerçeği çarpıtıyorlar. AKP çözüm sürecini bu kadar önemsiyor ve sahipleniyorsa yetki halen onlarda, güç onlarda. Buyursunlar, yeni bir süreç başlatsınlar. Bir engelleyen mi var?” diye yanıtladı.
Demirtaş, “Silahların susmasını, çatışmanın ve ölümlerin durmasını sağlayacak ciddi ve samimi her girişimi desteklemek, barış için katkı sunmak bizler açısından ahlaki ve ilkesel bir tutumdur. Yeter ki çatışma zemini ortadan kalksın, sorunlarımızı demokratik zeminde konuşarak çözme fırsatı bulalım. Bir yandan çözüm sürecine sahip çıkmak diğer yandan parti kapatma davası, tutuklamalar, baskılar ve İmralı’daki tecridi sürdürmek AKP açısından çelişkidir” ifadelerini kullandı.
“TUTUKLAYARAK SORUN ÇÖZÜLMEZ”
HDP ve demokratik siyasetin, ‘şiddetin panzehiri’ olduğunu dile getiren Demirtaş, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Kürt’ün de Türk’ün de 85 milyonun da ortak devleti yapmak zorundayız. Umarım önümüzdeki seçim demokrasiye kapıyı aralar ve hep birlikte barış içinde, huzur içinde yaşamayı başarırız. Bizim derdimiz üzüm yemektir. Türkiye toplumuna kazandırmaktır, yani hep birlikte kazanmaktır. Kavga ederek, hakaret ederek, tutuklayarak, dışlayarak hiçbir sorun çözülmez. Tek yol diyalogdur. Bizler de ilkelerimiz doğrultusunda, herkesle diyalog kapısını her zaman açık tutmaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
“KÜRTLER HİÇBİR PARTİNİN TAPULU MALI DEĞİLDİR”
Demirtaş, ‘seçimin kaderini HDP ve ağırlıklı olarak Kürtler belirleyeceğini’ savunarak, “Bu bir gerçeklik ve çok şükür ki HDP ve Kürtler demokrasiden yanadır. İşte bu durum Türkiye için, cumhuriyetin demokratikleşmesi için bir şanstır. Kürtler, HDP dahil hiçbir partinin -tabiri caizse- tapulu malı değildir. Kürtler’i kazanmak isteyen her parti kendi siyasi programını sunar, ikna ederse de kazanır. Fakat unutulmasın ki Kürtler çok politiktir. Dahası, Türkiye seçmeninin çoğu çok bilinçli” dedi.
“AKP’Yİ ELEŞTİRMEK BATAKLIĞA TAŞ ATMAK GİBİ”
“Bugün artık AKP’yi eleştirmek üzerine siyaset yapmak bataklığa taş atmak gibidir” diyen Demirtaş, eleştirinin iktidarın umurunda olmadığını söyledi. Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bence bataklığı kurutacak ciddi, kararlı ve kesintisiz bir siyasi hamle sürecine girilmeli. Kapsamlı sistem eleştirileriyle birlikte somut çözüm projeleri ortaya konulmalı. O zaman halk da bundan heyecan duyar, halkın umudu yeşerir ve ayağa kalkar. Erken seçim ancak toplumsal talebin iyice görünür hale gelmesiyle mümkün olabilir. Yoksa AKP’ye kalsa seçimi 2073’te yapmak isterler.”
MUHALEFETE MARCAO ÖRNEĞİ
Muhalefetin ‘yapması gerekenler’ konusunda ilginç bir örnek veren Demirtaş, “Muhalefetin, Marcao’nun takım arkadaşı Kerem’e yaptığını yapmaması gerekir” dedi. Demirtaş, Türkiye’de muhalefetin duruma ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:
“Çalışıyorlar, koşturuyorlar, ter döküyorlar, çabalıyorlar ama ortaya takım oyunu koyamıyorlar ve en önemlisi, gol atamıyorlar. Önce takım olmaları, sonra da bir golcü bulup onu yavaş yavaş öne çıkarmaları, ona bol bol pas vermeleri ve elbette gol atmaları gerekiyor. Bir de muhalefetin kendi arasında, Marcao’nun takım arkadaşı Kerem’e yaptığı türden fauller yapmaması gerekir. Benim taktik önerilerim bunlar 🙂 Umarım dikkate alırlar çünkü maçın bitmesine az kaldı. Hücre arkadaşım Abdullah Zeydan ile birlikte, Edirne Cezaevi’nden herkese en sıcak selamlarımızı gönderiyor, özgür günlerde buluşmayı diliyoruz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***