HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN
Türkiye’de tam anlamıyla bir akıl tutulması yaşanıyor. İktidarın nefret söylemiyle ‘düşmanlaştırdığı’ Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik akıl almaz bir ikiyüzlülük var. Söz konusu sosyal ve siyasi ‘münafıklığın’ son örneği suç örgütü lideri Sedat Peker’in 15 Temmuz öncesinde ve sonrasında kayıtsız Kalaşnikoflar dağıtıldığına dair ifşaatlarında da gün yüzüne çıktı.
Sedat Peker’in iddiaları vahim olmanın çok ötesinde, korkunç! 15 Temmuz’u ilk kez gündemine alan Peker’in paylaşımlarına göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz öncesinde ve sonrasında kim olduğu belli olmayan sivillere yüzlerce ‘kayıtsız’ Kalaşnikof dağıttı. 15 Temmuz gecesinde de söz konusu silahların dağıtıldığı daha önce yazılıp çizilmişti. Ancak ilk kez bu kadar açık bir şekilde hem de dağıtımı yapan otomobilin marka ve rengi ile birlikte, gün ve saat verilerek skandal deşifre edildi. Bu arada aradan saatler geçmesine rağmen iktidar kanadından bu rezaletle ilgili tek kelime yalanlama yapılmadı.
İddialar dehşete düşürecek cinsten. Bir ülkenin içişleri bakanı, illegal bir silahlı örgütü kurup yönetmekle suçlanıyor. İktidarın sessiz kalması normal ancak muhalefet de bu konuda dişe dokunur hiç bir açıklama yapmıyor, tepki göstermiyor.
CEMAAT HAKLI ÇIKARSA NE OLUR?
Muhalefetin hali acınası; peki sözde muhalif medya ne durumda? Onların derdi daha büyük! Muhalif medyanın en büyük korkusu da tıpkı muhalefet gibi Cemaat’in haklı çıkma ihtimali! Hizmet Hareketi’nin haklı çıkma ihtimali sözde muhalif basının uykularını kaçırıyor. Zira amaçları sadece AKP’yi bitirmek değil; onunla birlikte Hizmet Hareketi’ni de yok etmek… Bunu da defosu bol olan AKP’yi kullanarak yapıyorlar…
Halk TV’de dün gece yayınlanan ‘Açıkça’ programında kullanılan ifadeler ‘bu kadar da olmaz’ dedirten cinsten. Bugüne kadar söylediği her şey doğru çıkan suç örgütü lideri Sedat Peker, 15 Temmuz sonrasında da kayıtsız silahların bizzat Süleyman Soylu tarafından dağıtıldığını söylüyor ancak programa katılan gazetecilerin endişesi; Cemaat’in haklı çıkacak olması! Sözcü yazarı Aytunç Erkin, “Ya Fethullahçıların haklılığı ortaya çıkarsa…” diyor. Skandal ifadeler…
Gazeteci isen..
Bunun kime nasıl yarayacağı meselen olmamalı.
Böyle bir kaygın varsa..
Mesleğini birilerinin eline vermişsin demektir! pic.twitter.com/mgDSPusgPc— TARIK TOROS (@TarikToros) July 8, 2021
DERTLERİ GERÇEKLER DEĞİL
Söz de muhalif basının gerçeği ortaya çıkarmak gibi bir kaygısı yok; hiç de olmadı. Olsaydı şayet 17/25 Aralık’ta hükümete darbe yapıldığına dair tezin yalan olduğunu haykırmaları, yüzlerce polisin neden yıllardır tutuklu olduğunu sorgulamaları gerekirdi. Zira bizzat CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, söz konusu ‘sıfırlama’ tapesinin gerçek olduğunu söyledi.
Dahası Reza Zarrab’ın ABD’de yargılandığı davada avukatları rüşvet ve yolsuzluk çarkını itiraf etti. Ancak tıpkı rejim gibi muhalefet de ‘yanılmışız’ diyemedi, Cemaat’e vurmaya devam etti. O kadar ifşaata ve itirafa rağmen muhalif basın, 17/25 Aralık soruşturmasına imza atarak devletin namusunu kurtaran polislerle ilgili olumlu tek kelime edemiyor! Muhalefet de aynı şekilde sessiz…
DENİZ BAYKAL’A KUMPAS DEŞİFRE OLDU
En son Deniz Baykal’a kaset kumpasında aynı rezillik yaşandı. Baykal’a kumpası bizzat Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politika Kurulu Korkmaz Karaca’nın kurduğu deşifre oldu. Karaca, daha önce CHP’de siyaset yapıyordu. Kumpas iddialarını yalanlayamadı bile. Ancak hala Türkiye’de yayın yapan televizyon programlarında ‘F.tö neden Baykal’ı hedef aldı’ soruları soruluyor. Deniz Baykal’a yönelik kaset kumpasıyla ilgili programlarda Korkmaz Karaca’nın adı bile geçmiyor!
Ar damarları çatlamış…
Erdoğan yarın çıksa ve “Cemaat’i bitirmek için 15 Temmuz’u biz planladık” dese; ‘Yaşaaa, helal olsun sana’ diyecek, içerisinde muhaliflerin de olduğu milyonlar var.