Corona virüsü salgını önlemleri dolayısıyla 2020 yılı ekim ayından bu yana fiilen yapılamayan İzmir Barosu genel kurulu, 9 ayın ardından toplandı. Avukatlık Kanunu kapsamında ekim ayında yapılması gereken baro genel kurulları, çıkartılan genelgeler, İlçe ve İl Seçim Kurulları kararlarıyla salgın gerekçesiyle birçok kez ertelenmişti. 24 baro, seçimli olağan genel kurulunu geçtiğimiz aylarda ilçe seçim kurullarının onayıyla yaparken, en fazla üye sayısına sahip İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya başta olmak üzere 57 baronun genel kuruluna izin verilmemişti. İçişleri Bakanlığı tarafından 15 Haziran’dan itibaren diğer baroların da seçimlerini yapmasına izin verilmesi üzerine, en fazla üyenin bulunduğu barolar arasında seçimlerini gerçekleştiren ilk büyükşehir İzmir oldu.
11 bine yakın üyeye sahip İzmir Barosu Genel Kurulu’nda Çağdaş Avukatlar Grubu ile Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu yarıştı. Baro Başkanlığını Çağdaş Avukatlar Grubu’nun başkan adayı ve mevcut başkan Özkan Yücel kazandı. İzmir Barosu’na üye avukatlar, Baro Başkanı’nın yanı sıra yönetim, denetleme ve disiplin kurullarının üyeleri ile Türkiye Barolar Birliği (TBB) Genel Kurulu’na katılacak delegeleri de seçti.
“Baro seçimlerinin ertelenmesi demokrasiyi askıya almanın provasıdır”
Şimdiye dek beş kez başvurmalarına rağmen genel kurulun toplanamadığına dikkat çeken Yücel, “Bu ısrarını sürdüren tek baroyuz. Bugüne kadar demokrasiye sahip çıkmak konusundaki ısrarımız, kendi genel kurulumuza sahip çıkmak anlamında da sürdü. Bu ısrar bugün sonucunu verdi. Olağanı ekimdeydi, hukuksuzluk tavan yaptığı için şimdi yapabiliyoruz. Kanunların yerine, kanunlarda yer alan amir hükümlerin yerine hıfzıssıhha kurulu kararlarını, bakanlık genelgelerini koyduğunuzda yaşanan tablo bu oluyor. Bugünkü koşullarda artık yönetenlerin hukukla, kanunla, demokrasiyle ve hukuk devletiyle bir ilgilerinin kalmadığı aşikar. O lebalep kongrelerden sonra bugün bizim yaptığımız seçimde neredeyse insanlar birbirine değmiyor. Ama pandemiyi bahane etmek suretiyle baroların genel kurullarını ötelediler” dedi.
Baro seçimlerinin salgın gerekçesiyle ertelenmesinde Avukatlık Kanunu’nun hükümlerinin askıya alındığını kaydeden Yücel, “Bundan evvel çok söyledim; aslında baroların genel kurullarının ötelenmesi demokrasiyi askıya almanın provasıdır. Çünkü genel seçimler de bir kanun hükmünün uygulamasıdır. Bugün baroların seçimine ilişkin Avukatlık Kanunu’ndaki amir hükümleri uygulamayan iktidar, yarın öbür gün genel seçimlere ilişkin hükümleri de pandemi ya da başka gerekçelerle ötelemeye kalkabilir. Bu, demokrasiye karşı bir saldırıdır. Bu, demokrasinin rafa kalkmasıdır” diye konuştu.
“Seçimlerin ertelenmesi normlar hiyerarşisine aykırı”
İzmir Barosu başkanlığı için yarışan diğer aday olan Mustafa Çetin de baro seçimlerinin ertelenmesine karşı dava açtıklarını hatırlattı. VOA Türkçe’ye açıklamada bulunan Çetin, “Genelgeyle ertelendi. Bizce haksız ve hukuksuz olarak ertelendi. Biz bu haksızlığa, hukuksuzluğa karşı hukuk içerisinde mücadelemizi sürdürdük ve genelgenin iptali için idare mahkemesine dava açtık. Herhalde Türkiye’de şahıs olarak tek davayı ben açtım. Barolar açmıştı. Açmış olduğum davada da yürütme durdurma kararı çıkarıldı. Ancak idarenin itirazıyla istinaf mahkemesi, yürütme durdurma kararını kaldırdı. Ve bugüne kadar 9 ay ertelenmiş oldu. Tabii ki yasayla belirtilmiş olan bir hususun genelgeyle ertelenmesi normlar hiyerarşisine aykırı. Ayrıca siyasi partiler ve sendikaların bu dönemde genel kurullarını yapmış olması da anayasanın eşitlik kurallarına aykırı. Mahkeme de bizim gerekçemizi haklı bularak yürütme durdurma vermişti” ifadelerini kullandı. İzmirli avukatların baro seçimine sahip çıktığını söyleyen Çetin, seçimlerin demokrasi şöleni havasında çok olumlu geçtiğini belirtti.
“İzmir’de ikinci baro ihtimali neredeyse sıfır”
Baroların seçimlerini gerçekleştiremediği süreçte, hukukçuların çok tartıştığı ‘çoklu baro yasası’ da hayata geçti. En az 5 bin avukatın kayıtlı olduğu ilde 2 bin avukatın imzasıyla yapılacak başvuru sonucunda yeni bir baro kurulabilmesinin önünü açan yasa, 2020 yılı temmuz ayında yürürlüğe girmişti. İstanbul’da 2 bin 55 üyeyle 2’nci baro kurulmuş, Ankara’da ise 2’nci baronun kurulması için toplanan imza yeterli sayıya ulaşamamıştı.
İzmir Barosu’nun iki başkan adayı da çoklu baro yasasına karşıt görüşte. İzmir’de 2’nci baro kurulmasına yönelik çalışmanın olmadığını söyleyen Çetin, “Çoklu baro gündeme gelir gelmez, biz Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu olarak çoklu baroya karşı olduğumuzu açıkladık. Çoklu baronun avukatları böleceğini, avukatları bölmesiyle yargıyı da böleceğini düşünüyoruz. Çoklu baroların tamamen siyasetin arka bahçesi haline geleceğini düşünüyorum. Barolar, hukuk kurumları. Ancak hukukun siyasetini yapmalı, hukukun siyasetinde öncü olmalı. Siyaseti siyasetçiler yapsınlar. Yakın zamanda İzmir’de ikinci bir baronun kurulma şansının olmadığını düşünüyorum” dedi.
Gelinen noktada ‘çoklu baro yasası’nın kadük kaldığını söyleyen Yücel de “O zaman da söyledik, çoklu baro süreci, siyasi iktidarın kendi ihtiyacından kaynaklanan bir süreçtir. Söyledikleri gibi halkın ya da avukatların ya da baroların tercihi ya da talebi değildir; siyasi iktidar kendisine bağlı barolar yaratmaya çalışıyor, demiştik. Çünkü hakimleri bağladılar. Cumhuriyet savcılıkları hakeza; çoğu kez talimatla hareket ediyorlar. Tabii ki aralarında gerçek anlamda iradeleriyle karar veren, bu baskıya karşı çıkan onurlu insanlar olduğu gerçeğini hiçbir zaman yadsımıyorum, onlar var. Ama yargının çoğu için bunu söylemek mümkün. Ele geçiremedikleri bir tek ayak vardı yargı içerisinde. O da barolardı. Bunu yapmaya çalıştılar. İzmir’de ikinci baro ihtimali neredeyse sıfır. Bir iki denemeye kalkanlar oldu. Aldıkları reaksiyonla geri çekildiler. Siyaseti barolardan uzaklaştırmak istediklerini söyleyerek bu işi yapmışlardı. Ama İstanbul’da açılan baro için avukatlar, hukukçular değil, siyasi parti temsilcileri, il başkanları, ilçe başkanları oradaydı. Siyasetin nasıl baroların içine girdiğini çok açık gösteren bir tabloydu bu” sözlerini kullandı.
“Türkiye Barolar Birliği’nin başında küçük tek adam rejimi var”
Yücel, Metin Feyzioğlu’nun başkanlığını yaptığı Türkiye Barolar Birliği’nin yönetim anlayışının da siyasi iktidarla kol kola olduğunu kaydetti. İzmir Barosu genel kurulunda seçilecek TBB Genel Kurulu delegeleriyle tek hedeflerinin bu anlayışı değiştirmek olduğunu söyleyen Yücel, “Şu anda Barolar Birliği’nin başında bir küçük tek adam rejimi var. Yani Metin Feyzioğlu ve onun yönetim anlayışı, Türkiye’nin başındaki tek adam rejiminin Barolar Birliği’ne yansımasıdır. Metin Feyzioğlu’nun ve onun Barolar Birliği’ne egemen kıldığı anlayışı değiştirmek konusunda kesinlikle kararlıyız. Çünkü bu anlayış, Türkiye’nin, hukuk devletinin, demokrasinin önünde bir engel durumda. Siyasi iktidarla kol kola yürüyen, her söylediklerine alkış tutan ama hukuka aykırılıkları görmezden gelen bir Barolar Birliği yönetimini kabul etmek mümkün değil. Bunu bir hukukçu olarak kabul etmek mümkün değil. Daha da ileri gidiyorum, bir yurttaş olarak kabul etmek de mümkün değil. Bunu tüm barolarımızla, delegasyonlarla, arkadaşlarımızla konuşup çözümü konusunda ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.
Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu’nun başkan adayı Çetin de TTB’nin siyasetle anılarak avukatların sorunlarına çözüm üretmekten uzak olduğu görüşünde. Çetin, “Tüm barolar seçimlerini yaptıktan sonra Barolar Birliği seçimlerinin tarihi de belli olacak. O zaman tabii ki kimlerin aday olacağı da ortaya çıkacak. O süreç çok önemli. Baroların nasıl siyasi partilerin arka bahçesi olmaması gerektiğini düşünüyorsak Barolar Birliği’nin de siyasi partilerin arka bahçesi olmaması gerektiğini, hatta diğer sivil toplum örgütlerinin de hiçbir siyasi partinin arka bahçe olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Maalesef bu süreçte Barolar Birliği biraz siyasetle anılır oldu ve meslektaşlardan uzak, meslektaşların sorunuyla ilgili çözüm üretmekte zorlandı. Herkes tarafından da eleştirildi. Yeni dönemde yeni seçilen barolar, delegelerle adaylar, aday adayları kimler olacak, onu tekrar değerlendireceğiz tabii ki” diye konuştu.