İstanbul’da, 26 Haziran Cumartesi günü düzenlenen LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ın gözaltına alınması ve polisin Kılıç’ı yere yatırıp boynuna dizini bastırması, İstanbul, Ankara ve İzmir’de gazeteciler tarafından protesto edildi. İstanbul’daki protestoya katılarak yaşadığı şiddeti anlatan Kılıç, “Boynuma basan polis hala görevde, hangimiz kendisini güvende hissediyor?” dedi.
Farklı basın kurumlarında çalışan meslektaşlarının kendisini aradığını ancak yaşadıklarını haberleştirmediğini kaydeden Kılıç, “Bir insanın nefesinin kesilmesi kadar kötü bir şey yok. Maalesef bir gazeteci olarak buna şahitlik ettim. Görüntü o kadar ağırmış ki insanlar bu kadar reaksiyon verdi. Kısa bir mesaj veriyorum; dünden beri Anadolu Ajansı’ndan, çeşitli televizyonlardan arkadaşlarım arıyor çünkü birbirimizi tanıyoruz ama bazı televizyonlar bu haberi görmediler. Buna çok üzüldüm, bu mesleki bir sorun. Bugün bir doktor hunharca dövüldüğünde bütün doktorlar sahip çıkıyor ama bir gazeteciye sahip çıkılmaması… Böyle bir davaya yürekten sahip çıkanlara teşekkür ederim” diye konuştu. Açıklamanın ardından gazeteciler İstanbul’da Valiliğin demir korkuluklarına fotoğraf makinelerini astı.
“Gazeteciye şiddet uygulayan kamu görevlileri suç işliyor”
15 basın meslek kuruluşunun imza attığı ortak basın açıklaması da üç ilde eş zamanlı okundu. “Basının nefesini kesemezsiniz” başlığıyla yapılan açıklamada, “Gazeteciye şiddet uygulayan kamu görevlileri suç işliyor, bu gidişe hep birlikte dur demeliyiz. Türkiye’de haklarını aramak için sokağa çıkan yurttaşları takip edip haberleştirmek gazetecinin kamusal görevidir. Meslektaşlarımız son günlerde tüm toplum adına bu görevlerini yürütürken ağır şiddetle karşı karşıya kalmaya başladı. Yaşananlar çok tehlikeli bir boyuta ulaştı. Taksim’de yapılmak istenen protesto eylemini izlemeye çalışan çok sayıda gazeteci darp edildi, gözaltına alınmak istendi, görüntü almaları engellendi, makinelerindeki görüntüler silinmek istendi” ifadeleri kullanıldı.
Gazetecilerin görevlerini yaparken ölümle karşı karşıya kaldığına yer verilen açıklamada, “Bunun son örneği Taksim’deki protestoları takip eden AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ın uğradığı şiddettir. Haksız ve hukuksuz şekilde Kılıç’ın görev yapmasını engelleyen polis, yere yatırdığı meslektaşımızın boynuna diziyle bastırarak ölümle sonuçlanabilecek bir şiddet sergiledi” dendi.
“Nefessiz bıraktıkları yalnız meslektaşımız değil, halkın gerçekleri öğrenme hakkıdır”
ABD’de polis tarafından George Floyd’un boğazına çökülerek öldürülmesi olayı hatırlatılarak, “Ülkemizdeki güvenlik güçlerinin bunu örnek alırcasına şiddet uygulaması hepimizi derinden endişelendirmektedir. Emniyet güçleri bu hareketleri ile halkın gerçekleri öğrenme hakkını engellemektedir, nefessiz bıraktıkları yalnız meslektaşımız değil, halkın bu hakkıdır. Gösterileri izleyen gazetecilerin görüntü almasını engellemeye yönelik İçişleri Bakanlığı genelgesi hukuka ayrılıktan davalıktır. Tüm basın meslek örgütleri bu genelgeye tepkilerini gösterdi, Danıştay’da dava açıldı” sözlerine yer verildi.
Basına yönelik şiddetin kınandığı açıklamada, “Bu şiddet uygulamasının amacı basını bezdirmek ve görevini yapmaktan uzak tutmak ise, bu amaca ulaşmanın mümkün olmadığını bir kez daha gür bir sesle haykırıyoruz. Gazetecilere şiddet uygulanmasını kanıksamayacağız, asla kabul etmeyeceğiz. Ellerinizi gazetecilerin üzerinden çekin. Bu ablukayı dayanışma ile kıracağız” denildi.
İzmir’de ortak açıklamayı Hasan Tahsin Anıtı önünde İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi okudu. “Özgür basın susturulmaz”, “şiddete hayır” sloganlarının atıldığı eylemin ardından gazeteciler fotoğraf makineleri, not defterleri ve kalemlerini bırakarak polis şiddetini protesto etti.
Ankara’da valilik önünde açıklamaya izin verilmedi
Ankara, İzmir ve İstanbul’da valilikler önünde açıklama yapılması için çağrıda bulunulmasına karşın Ankara Valiliği’nin önünde basın açıklamasına izin verilmedi. Meslek örgütleri temsilcilerince yapılan itirazlara rağmen polis, Valilik önünde açıklamaya kesinlikle izin verilmeyeceğini vurguladı. Bunun üzerine meslek örgütleri, 1979’da öldürülen gazeteci Abdi İpekçi Parkı’ndaki Eller Heykeli’nin önünde açıklama yapılmasına karar verdi. Emniyetin çok sayıda polis memuruyla geniş güvenlik önlemleri aldığı görüldü. Bu sırada basın mensupları, yetkililere anayasal hakkın engellenmemesi gerektiği uyarısında bulundu. Ardından ortak basın açıklamasını TGS Ankara Şube Başkanı Esra Koçak Mayda okudu. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Ankara Valiliği’nin tutumunu kınadıklarını ve anayasal hak olan basın açıklaması, gösteri hakkını kullanmaya devam edeceklerini söyledi.
Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı da “Ankara Valiliği’nin tutumu, sahibinin sesi durumu. ‘Konuşturma, dinleme, kesinlikle yasakla’ tutumu. Biz burada gazeteciler barışçıl şekilde hakkımızı talep etmeye geldik. Ama maalesef burada polisin ödün vermeyen anlayışsız tutumuyla karşılaştık ve bunu kınıyoruz. Yine de bugün meslek örgütleri olarak biraraya gelerek barışçıl şekilde açıklamamızı yaptık. Basın mensuplarına yönelik şiddete son verilmesini istiyoruz” dedi.
Ortak açıklamaya, Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, DİSK Basın-İş, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Samsun Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Haber Kameramanları Derneği ve Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği imza attı.